Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.
hiç uyumayan insanlarız biz. gülümsemesi bile saniyelerle sınırlı. keyfi bile çocukluğunda bırakmış insanlarız. bir kaç an toplayıp kafamızda hayatı yaşamaya sebep buluyoruz. bir günlük ömrü olan nedenlerimiz var. değer dediğimiz ne varsa saatler sonunda yaşamını yitiriyor. 
ben senin ruhunu hissediyorum çocuk. sen beni hissediyor musun? sen benim gülümsememi hissettiğin kadar, gülmediğimi de görebiliyor musun? aslında üzüldüğüm zamanlar var ve bunların bende kaldığını görebiliyor musun çocuk? sustuğum zaman fark ediyor musun? neden sustuğumu anlıyor musun?  gittiğim zamanlar oluyor artık, zaman zaman burada değilim. sen biliyor musun? çok istiyorum gitmek.. çok istiyorum bu bana yüklediğin mutlu olma zorunluluğundan kaçmak, uzaklaşmak. unutmak bütün bu olmaya çalıştığım insanı. öldürmek bu hisleri. bu korkuyu. sen biliyor musun artık ben mutsuzsam gidiyorum.  yanında değilim. kötüysem yanında değilim çocuk.  karanlığını paylaştım. orda durdum. dinledim. asla unutmayacağım cümleler kazındı şimdi hayatıma. sen ise benim karanlığımdan kaçtın. cümleleri bile yoktu benim karanlığımın. seni yerle yeksan edecek cümleleri yoktu.  sen benim iyi halimi sevdin. ama ben yalnızca o değilim bilmiyorsun çocuk.  sen benim yarımı seviyorsun. mu

anlamsızlığın peşinde bir hayat.

-ne anlamı var?  evet anlamı yok demek istiyorsun biliyorum. sen de biliyorsun anlamı olmadığını.  azınlığız biz. ruhun arzularından yoksun, sadece bedenlerine yakışan bedenler isteyenlerden farklıyız. maddiyatla var oluşlarını ispatlayanlardan değiliz. hiç dinlenmeyen, hiç uyumayan ruhlarımız var. bütün bu uyuşturuculara, tahriklere rağmen aralarına karışmadığımız kuklalardan değiliz.  araya kopya kağıdı konup yazılmış binlerce hayatı izliyoruz dışardan. nasıl kapatıyorlar gözlerini, aldanmaya ne kadar tepkisizler, sorgulama yetilerini kaybetmişler, seçenekleri yalnızca önlerine çıkanlardan ibaret sanıyorlar, ellerine tutuşturulanı kabul ediyorlar, istekleri hep başkasına ait, bu isteklere koşuyorlar. hiç durmadan basamakları atlıyorlar. bir sonraki yapılacak her zaman biliniyor. toplumdan dışlanmamak bunu gerektiriyor. farklı olmamak bunu gerektiriyor. her zaman destekleniyorlar. her zaman yaptıklarını takdir edecek birileri var etraflarında. çünkü onlar da aynı seçeneksizlikte

yazıyorum kafamda.

kafamda geçiyor yazılar, yazmasam bile oradalar. yazılıyorlar. sanki her an gidebilirmişim gibi bir korku doluyor içime sonra, sanki yeterince anlatamamışım ve anlaşılmamışım dolayısı ile varlığımı tamamlayamamışım gibi. sanki her gün daha fazla susuyormuşum gibi. çabalarım hep anlaşılmak yönündeydi. hayatıma anlam katabildiğim tüm zamanlarım anlaşılmak ve düşüncelerimi paylaşabilmiş olmak üzerine. ne yazıktır ki bu zamanların sonu çabuk gelmiştir. ne garip ki anlaşıldığımı sandığım anlar çoktur. ne kadar yazık, hep anlamaktan korkmuşlardır. anlamaktan kaçmışlardır. ve neticesinde anlamaya yönelik ilgilerini kaybetmişlerdir, birer birer tüm sevdiklerim. oysa ki ben hep onları anlamak istedim. çünkü insan var olduğunu en çok o anlarda hisseder. birileri seni tercüme ettiği zaman bilirsin ki anlam vardır. yoksa ne yazık ki boğulursun koca düşünlerin altında. sitemler büyür. sonra konuşursun kendinle, kendine konuşursun. söylersin hep. bu yalnızlıkla barışık olmalısın. paylaşmak