İsmimizi, statümüzü, yaşımızı, ırkımızı tanışmanın ilk 10 dakikası içerisinde sormadığımız zaman, sormasak bile öğrenmek hevesini arkamızda bıraktığımız zaman gerçekten özgür insanlar olabileceğimiz gerçeği baya acı bir gerçek. Bilinmediği zaman ön yargıdan kurtuluyoruz bu bir gerçek. Ufacık bilgiler, kişiliğimizin bilmemkaç milyonda biri kadar ufacık. Fakat çok değerli. Çok garibiz biz insanlar.. Tutup karşındakine, karşındakinin görüşüne saygı duymaktan bahsediyoruz. Bir ufak bilgi ile sarsılacak saygımız ise yokmuş gibi davranıyoruz. Söyleyemediğimiz ve sadece söylemediğimiz için doğru olduğumuzu sandığımız hislerle, ön yargılarla doluyuz, taşıyoruz. Öyle olmadığımıza inandırmaya çalışmamız, öyle olmadığımıza inanmamız, o kadar net özgürlük kavramının ya da saygı çerçevesinin olacağına inanmamız da bir o kadar.. Garip.
VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ ÖLÜM: "İnsan büyük bir boşluktan, ciddi bir hastalıktan, yeni doğmuş gibi, derisini dökmüş bir şekilde, daha duyarlı ve kötücül neşe için daha duyarlı bir damak zevkiyle, bütün iyi şeyler için daha duyarlı bir dille, daha büyük bir keyifle, tehlikeli bir masumiyetle, daha çocuksu bir şekilde, ama daha önce hiç olmadığı kadar kurnaz bir şekilde çıkar. " Nietzche "Ölümün sunduğu karanlık arka plan, hayatın yumuşak renklerini bütün saflığıyla öne çıkarır." Santaya Sorumluluğun üstlenilmesi kişinin nihai kurtarıcıya olan inancından vazgeçmesiyle de sonuçlanmaktadır. ANLAMSIZLIK: "Şu anda yaptığım ve yarın yapacağım şeyden ne yarar gelecek? Benim bütün hayatımdan ne yarar gelecek? Başka şekilde ifade edecek olursam - Neden yaşamalıyım? Neden bir şey yapmalıyım. Yine başka bir ifade ile: Beni bekleyen kaçınılmaz ölümle tahrip olmayacak herhangi bir anlam var mı hayatta? Tolstoy Nevroz: Anlamını bulamamış olan ruhun acı çekme...
Yorumlar
Yorum Gönder