Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Fikirlerim; dengesi hassas. 3

Kimse kimsenin olmayacak zaten. Kimse kimsenin değilse bile, kimse kimseye ait olmayacak ve asla bunu talep etmeyecekse bile, kimse kimseye "sonsuza dek" yalanını söylemeyecekse bile... Çok mühim bir soru vardır bazı anlarda sorulması gereken. 

Bu hayatı, bu yaşanan güzel anları koruyan. 

O an gelir ve o soru sorulmaz ise bütün denge alt üst olacak ve kurulan düzen bir anda yıkılıp sessizliğe boğacaktır insanı.

Bir tane sorulmamış soru olur ve her şey bir daha yüzeye çıkamayacak kadar derine gömülür. 


İşte bu soru gülümseyen bir insana sorulur, 

Konuşabilen ve paylaşabilen bir insana sorulur, 
Cevap vermeyen bir insana sorulur.
Bu soru susan insana sorulur.

Kimse, kimsenin olmayacak. Fakat bir insan günün orta yerinde susuyorsa. Ona "Neden sustun?" diye sormak gerekir. 


Bu sorunun olmadığı bir hayatta yaşayan kişinin birden fazla hayatı görebilmesi, ona dokunabilmesi, onunla konuşabilmesi ya da herhangi bir şeyi öldürmeden paylaşabilmesi mümkün olamaz. 


Benim yaşadığım hayat sorumlulukları en aza indirgenmiş, gereksiz yük biriktirme ve birbirine yükleme kısmı azaltılmış. "nabıyorsun, iyi, sen nabıyorsun" gibi gereksiz muhabbetler çıkartılarak yalnızca gülünecek hale getirilmiş. 


Hiç yoktan var edilen, kimsenin kimseye zarar vermediği, kimsenin kimseye bağımlı olmadığı, kimsenin kimseden bir şey istemediği ve böylece yıllar geçirilmiş saf, temiz paylaşımdan oluşan hayatlar.


Bu hayatların yıkılması sorulmayacak tek bir soruya bağlı olabilir mi?


Dengesi hassas, varlığı muhteşem olduğundan dolayı... olabilir. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ--- Irvin D. Yalom

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ ÖLÜM: "İnsan büyük bir boşluktan, ciddi bir hastalıktan, yeni doğmuş gibi, derisini dökmüş bir şekilde, daha duyarlı ve kötücül neşe için daha duyarlı bir damak zevkiyle, bütün iyi şeyler için daha duyarlı bir dille, daha büyük bir keyifle, tehlikeli bir masumiyetle, daha çocuksu bir şekilde, ama daha önce hiç olmadığı kadar kurnaz bir şekilde çıkar. " Nietzche "Ölümün sunduğu karanlık arka plan, hayatın yumuşak renklerini bütün saflığıyla öne çıkarır." Santaya Sorumluluğun üstlenilmesi kişinin nihai kurtarıcıya olan inancından vazgeçmesiyle de sonuçlanmaktadır. ANLAMSIZLIK: "Şu anda yaptığım ve yarın yapacağım şeyden ne yarar gelecek? Benim bütün hayatımdan ne yarar gelecek? Başka şekilde ifade edecek olursam - Neden yaşamalıyım? Neden bir şey yapmalıyım. Yine başka bir ifade ile: Beni bekleyen kaçınılmaz ölümle tahrip olmayacak herhangi bir anlam var mı hayatta? Tolstoy Nevroz: Anlamını bulamamış olan ruhun acı çekme...

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o...
başka sebepler var. başka sebeplerim var biliyorum. ilk akla gelen sebep değil bu katlanışlarım. ve kaçışlarım. ve farkındayım herkes farkında bütün dünya ve o da farkında. olmayacak. olmuyor da zaten.