Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Yağmur ve müthiş kokusu?!

Belki de mesela paralel evren vardır? Belki de ben şuan elimin altında tombul tüylü bir kedi yarın sabah hangi kediyi alsam diye düşünüyorumdur. Belki de benim paralel evrende bir versiyonum vardır, biraz sonra hangi felaketin yarattığı psikolojiye gireceğini düşünmeden uyuyabilen.. 

Belki mesela bir dünya olabilir güzel olan, ki bence yaşadığımız dünya ancak bir kabus olabilecek halde, o derece çökmüş bir ırkla savaşmakta. İnsan ırkı tarafından deşilmekte ve yok edilmekte. Mesela ben dünya olsam ve elimde olsa sallayarak atardım hepsini. Yer kürenin çökmesini ve insanların sonunun gelmesini sağlardım. Çünkü biz yok olmalıyız.

Bir yanlışlık olmalı! Diyorum her bir yeni insanla olan münasebetimde. Bir yanlışlık olmalı. Beyin diyorlar, önemli diyorlar, hayvanlar şöyle böyle çünki nedir? Biz düşünüyoruz diyorlar. Bakıyorum da, düşünmek güzel bir şey mi? Düşünmek yararlı mı? Yarar mı daha çok yoksa zarar mı? Zarar o kadar büyük ki bazen uyandığın zaman şaşırıyorsun hala dünya ve insanlık burada diye. 

O kadar düşünmemeliyim ki bazen yalnızca yaşamımı devam ettirebilmek için. O kadar görmemeliyim ve hissetmemeliyim. 

Duymamalısın. Konuşulanları. 

Hissetmemelisin, etrafında uçuşan çöp duyguları.

Görmemelisin, insan dedikleri varlığın yapabildiklerini.

Hiç düşünmemelisin, nereden geldiğimizi, nelere sebep olduğumuzu, açtığımız çukurları, içinde yatanları, yıkılan, talan edilen güzel ne varsa, yok saymalısın bu boktan varlığımızın yüceltilmesini. 

Varlığımızın sadece var olmaya çalışmaktansa yok edişini. 

Geleceği mi? Siktiretmelisin.

Sen yalnızca bir salisesin. 
Sen yalnızca bir an'sın.
Sen hiçbir şeysin. Ve ayrıca her şeysin. 

Sen hiç olmamalıydın ve oldun. Sıçtın, batırdın, gideceksin. Gerisini boş vermelisin.

Belki de paralel evrende insan güzel bir şeydi. Belki hiç zarar vermedi. Belki bir kaç yüzyıl yaşadı ve yok oldu. Belki insan düşündü ve düşünerek yok olmaya karar verdi.

Belki paralel evrende var oldun. Ve yalnızca kedileri besleyerek mutlu olman kimseyi rahatsız etmedi. Onların belirlediği bir amaca hizmet etmedin, kimseyi üzmedin, kimsenin yaşam alanını çalmadın, kimsenin havasını kirletmedin, kimsenin gezegenini elinden almadın ve öldün.

Ve vicdan azabı diye bir şey tanımadan. Ve kendinden ve ırkından nefret etmeden. Ve düşünerek, sadece iyi olanı, öldün. Gömüldün, toprağa karıştın, kimse adını bilmedi. Önemi yoktu, olmadı.

Bak sana insan yaptım. Paralel evrende içine sıçmadan yaşadı gitti. Kedileri vardı. Hala var. Sadece insan yok o evrende. Mis gibi de kokuyor, kokusuna yandığım. 

Şimdi burda yağmur yağıyor ve asit kokuyor. Yağmur kokusu vardı, güzeldi diye anlatırlardı, oradan aklıma geldi de.. Bence anlattıkları koku bu değildi. Çünkü bu koku huzur vermiyor, beynimi skiyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ--- Irvin D. Yalom

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ ÖLÜM: "İnsan büyük bir boşluktan, ciddi bir hastalıktan, yeni doğmuş gibi, derisini dökmüş bir şekilde, daha duyarlı ve kötücül neşe için daha duyarlı bir damak zevkiyle, bütün iyi şeyler için daha duyarlı bir dille, daha büyük bir keyifle, tehlikeli bir masumiyetle, daha çocuksu bir şekilde, ama daha önce hiç olmadığı kadar kurnaz bir şekilde çıkar. " Nietzche "Ölümün sunduğu karanlık arka plan, hayatın yumuşak renklerini bütün saflığıyla öne çıkarır." Santaya Sorumluluğun üstlenilmesi kişinin nihai kurtarıcıya olan inancından vazgeçmesiyle de sonuçlanmaktadır. ANLAMSIZLIK: "Şu anda yaptığım ve yarın yapacağım şeyden ne yarar gelecek? Benim bütün hayatımdan ne yarar gelecek? Başka şekilde ifade edecek olursam - Neden yaşamalıyım? Neden bir şey yapmalıyım. Yine başka bir ifade ile: Beni bekleyen kaçınılmaz ölümle tahrip olmayacak herhangi bir anlam var mı hayatta? Tolstoy Nevroz: Anlamını bulamamış olan ruhun acı çekme...

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o...
başka sebepler var. başka sebeplerim var biliyorum. ilk akla gelen sebep değil bu katlanışlarım. ve kaçışlarım. ve farkındayım herkes farkında bütün dünya ve o da farkında. olmayacak. olmuyor da zaten.