Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

hey taro.

hayattaki çoğu şeyin neden, nasıl ve ne kadar önemsiz olduğunu çok fazla anlattığımı düşünüyorum. bu her zaman umursamazlık ve melankoli karışık bir durum yaratıyor gibi görünse de pek öyle değil, şöyle ki;

umursadığım çok az şey var. birincisi ve en önemlisi akıl sağlığım ve huzurum. bunun hakkında konuşmak istiyorum. 

bunları (akıl sağlığı ve huzur) en fazla (evet fazla) umursadığımdan dolayı da bir hayli stabil ve dengeli olan ruh halimin bozulmasına sebep olacak şeylerden usain bolt gibi kaçmaktayım. kaçamadığım durumlar tabii ki gerçekleşiyor zira peygamber değilim. hissedebiliyorum bir şeyler. boktan bir durum yaşandığı anda ilk yaptığım nasıl eski sabit (mutlu değil) halime dönebilirim oluyor. bunun çıkış yolunu arayıp buluyorum bir kaç fire vererek kısa sürede eski halime dönebiliyorum. 

çoğu insana göre aşırı sıkıcı bir hayat yaşıyorum. çoğu insana göre "zamanı kaçırıyorum" çoğu insana göre yapılması gereken hiçbir şeyi yapmıyorum. zira ben çoğunluğun (bulunduğum ortamdaki çoğunluk tabi) merak ettiklerini merak etmiyorum. ve açıkçası sikimde bile değil ne düşündükleri. 

ruh halimin kalitesini toplumsal baskı ve tabular gibi benliğimin istekleri olmayan durumlardan sıyrılarak yaşamaya çalıştığımdan koruyabiliyorum. 


sanki her durum için yazılı olmayan kurallar var. kim yazdı kimse bilmiyor fakat herkes buna uyuyor. hayatlar bile copy paste amk. gidilen yerler, giyilen kıyafetler, söylenen laflar, paylaşılan fotoğraflar, tatiller, düğünler, enteller, donuk bakışlı hippiler, ya da saat-direksiyon-yol paylaşımları... herşey aşırı aynı. bunların seçildiğini ve istendiğini düşünmüyorum. bunlar hep başkaları yapıyor diye yapma zorunluluğu hissederek -ve yapılmadığında eksiklik hissettiren- yapılan, yakın çevremiz tarafından dayatılarak yapılan şeyler, yaşanan hayatlar. 

ben elimden geldiği kadar seçmeye çalışıyorum. istemeye çalışıyorum. farklı olmak gibi bir derdim de yok. aynılaşabildiğim huzurlu anlarım da var. demek ki huzurluyum ve yapabiliyorum. o da sikimde değil. önemli olan sikinde olmaması. zorunluluğu hissetmeden yapmak. 

tek istediğim seçme şansımın biraz olsun elimde kalması. dayatılan ve çok önceden bizim yerimize seçilen durumları tekrar değerlendirebilmek. ve kendi isteğimi bulabilmek. bunu yapmak çok kolay benim için. bakıyorum içimden geliyor mu? gelmiyorsa tamam işte zaten sikmişim çoğunluğu. doğruyu yanlışı, olması gerekenleri çok önceden seçmişsiniz kimse bana sormadı ki. ben soruyorum. bana. 

yani kısaca ben baya iyiyim. peşinden koşturduğum gereksiz yapılması gerekenler listem yok. yaşanması gerektiğine inandığım bir hayat planım yok. benim hayatımla ilgili başkaları tarafından olması gerektiği düşünülen herşeyden çoktan sıyrıldım. kendi hayatımla ilgileniyorum güzelce ve kendisiyle seviyeli bir ilişkim var. yormadan, daralmadan, tartışmadan nefret ve aşk arasındaki ince bir çizgiden düşmeden yaşamaya çalışıyorum. ve yine söylemem gerektiğini düşünüyorum baya iyiyim. 

melankoliye gelirsek. 15 yaşımdan beri varolan bir durum. yüksek farkındalığı ve aşırı zekası olan insanlarda olurmuşahdskahfal 

şaka.

bu bir karakter bence. çok da bildiğimden değil de... melankoli güzel be. ne diyim. dram sevmem. çok da ağlamam. fakat melankoli hoş. var. ve gitmesin. insanların olmadığı zamanlarda ortaya çıkan, müzik keşfetmeme, ilham gelmesine, yazmama, çizmeme, içmeme sebep olan bir yalnızlık durumu, hali. nasıl sevmiyim...

ve

evet çok fazla şey umrumda değil. yapmak istemediğim "neredeyse" hiçbir şeyi yapmıyorum. bazı durumlar için aslında yapmak istemediğim halde "yapmak zorundaymış" gibi hissettiğim zamanlar oluyor. o zamanlar biraz zorlanıyorum 13 saniye falan beynim ve pankreasım dalaşıyor. sonra ben yapmıyorum. yaptığım ve sonrasında içinde bulunduğum durumdan dolayı ruhsal acı hissettiğim durum, yapmadığım ve yapmadığım için ruhsal acı hissettiğim durumdan (ki bu neredeyse yok) çok çok daha fazla. ve ben bu istatistiği çok ciddiye alıyorum. yapmadığımda ne kaybedeceğimi de asla bilmediğimden dolayı sabit bir şekilde olduğum yerde kalmayı çoğunlukla tercih ediyorum. "of ama çogönemli şeler kaçırıyorsun" diyenler sktirsin gitsin rica edicem. 

benim gibi olan çok insan var. bütün arkadaşlarım mesela. bütün sevdiklerim, anlaştıklarım, hayatımı paylaştıklarım. benim gibi aynı. tek çabaları huzur, tek umursadıkları akıl sağlıkları. onları baya çok umursuyorum. çünkü çok azlar. çünkü asla anlatmak zorunda kalmıyorsun neleri neden yapmadığını. neleri neden yapmayacağını. bu çok değerli. herkesin yok farkındayım. sevilmek, sevmek hadkjakaf 

böyle olmak ister miydim? 

çok net, istemezdim. böyle olmamak isterdim bu da değiştirebileceğim bir şey değil. hani en baştan hiç böyle olmasaydım bence daha güzel olabilirdi her şey. nedense öyle inanıyorum. bu ayrı bir yazının konusu olabilir. muhtemelen 89 defa yazmış da olabilirim bunu, ya da bunları, hepsini. ne biliyim. o da umrumda değil. dönüp okumuyorum pek ne yazdım diye. hafızam da çok kötü, çoğu yazımda da sarhoştum yani bilebilmem mümkün değil.





neyse. bay. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

gaslightingin türkçesi adam sikmektir.

manipülatif insanlar hakkında konuşacağım. tamamen klinik vakalara olan ilgimden yazılmış bir yazıdır. hiç yaşamadım zira manipülasyonu 50 km öteden anlayıp kaçıyorum.  şimdi çok önemli bir bilgi vericem bunu yazın bir yere; manipüle edilmeye çalıştığımı nasıl anlıyorum, şöyle: normalde doğru olduğunu bildiğin ve her zaman yaptığım herhangi bir şey var (33 sene içerisinde herhangi bir zamandayız), görüştüğüm ve görüşmemde sorun olmayan herhangi biri var, gittiğim ve gitmekte sorun görmediğim herhangi bir yer var, bir müzik var dinlediğim, bir giysi var giydiğim, bir inanç var inandığım herhangi bir şey olabilir ve: birisi bana gelip diyor ki  "yapma bunu, çünkü ben istemiyorum"  "çünkü ben üzülüyorum" "çünkü bana göre yanlış ve bu sebepten yapmamalısın" "sadece beni üzdüğü için bu yanlıştır" vb. welcome to the manipülasyonun anası world.  akıl sağlığınızın yerinde olduğuna güveniyorsanız. ne yapıyorduysanız o insandan önce lütfen yapmaya devam ed

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o insan kişisi iyi bir anne ya da k

the only horrible thing in the world is gerçekten ennui.

boredom is a sign of satisfied ignorance, blunted apprehension, crass sympathies, dull understanding, feeble powers of attention, and irreclaimable weakness of character. james bridie boredom is certainly not an evil to be taken lightly: it will ultimately etch lines of true despair onto a face. It makes beings with as little love for each other as humans nonetheless seek each other with such intensity, and in this way becomes the source of sociability.” schopenhauer the only horrible thing in the world is ennui, Dorian. That is the one sin for which there is no forgiveness. oscar wilde - the picture of dorian gray. hepinize katılıyorum, tüm kötülüklerin anası alkol değil can sıkıntısıdır. ben.