Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Like Al Gerçek Olsun.

Ön kamera niye var? Demiştim. Net hatırlıyorum.

Hali hazırda büyük bir kesim çeşitli ruhsal rahatsızlıklarla boğuşuyor.

Uzun süredir gördüğüm terapistlerle olan seanslarımızda bir konu defalarca gündeme geliyor.
“Korkutan düşüncelerden kaçmak.”
Kaçmak demek o düşünceyi beynimizden atmak için gösterilen müthiş çaba.

Bence çoğu ruhsal bozuklukta (düşünce farklı olabilir) bu düşünceden kaçma, onu yalanlama, onu düşünürken kendini teskin etme ve en önemlisi o düşünceyi yalanlamaya çalışma ya da başkalarından yardım isteme var. Yani o düşünceye cevap verip onu bi bok sanma var.

Bu da şöyle: “Çirkin olduğumu düşünüyorum.” değil de hatta “Ben çirkinim.” Diyorsun. Aklından öyle bir düşünce geçti ama sen onunla konuşmaya karar verdin. Onu ciddiye aldın bir duygu hissettin ve gitsin istiyorsun. Ne yaparsın?
“Güzel miyim?” diye sorarsın. Ya da “Çok güzelsin.” cevaplarının daha fazla olduğu ortamlarda bulunmayı tercih edersin.

Buna, aklımızdan geçen ve gelip gidecek olan düşünceye cevap vermek deniyor.

Aslında şöyle… Cevap vermezsen onun sadece geçip gitmesine izin verirsin. Onun bir düşünce olduğunu anlarsın… ve bunu düzenli bir şekilde aylarca belki yıllarca yaparsan, ruhsal rahatsızlıklarının seni rahatsız etmesi günbegün azalıyor.

Şimdi çoğu insan nahoş düşüncelere cevap olarak verdiği “nahoş duygu”dan otomatikman kaçmaya çalışıyor.

En kolay yollar kolay ulaşılan hazlar; aşırılı alkol, uyuşturucu, tıkınma - özellikle karbonhidrat şeker-, seks vb.

Yani o düşüncenin ortaya çıkmasına sebep olan duygusal boşluğun üzeri öyle bir kapatılıyor ki uzun vadede bu bir refleks olduğundan boşluğun varlığı bile algılanmıyor. Doğal olarak çözüm de aranmıyor.

Bu kanıksanmış kısa vadede işe yarayan yanlış tedavi yollarını seçerek insanlar hayatını sürdürüyor.

Bu durumda da en kolay hazlardan birine dönüşmüş olan yeni bir şey hayatımıza giriyor.

Alkol, uyuşturucu, seks, tıkınma benzeri ve belki en kötüsü çünkü görüntüde en az zararlı olanı. 


“Like alma. Görülme. İzlenme sayıları.”

Bu çok kolay ulaşılabilir haz alma şekliyle birlikte bence insanlar bir daha asla geri dönmemek üzere asıl benliklerini arkada bırakıyor.
Kendi yarattıkları benliklerin, vücutlarının ve sahip olduklarını düşündüklerini sergileyerek algoritmaların kurbanı oluyorlar.

Çünkü kolay haz, kendine bir şey ispatlamana gerek yok. Gerçek olmasına hiç gerek yok. Sen sadece başkalarına göster, mış gibi yap, Likeları al, sabah kalk bir daha yap... 

“Like al. Gerçek olsun.”
“Güzelsin, zenginsin, mutlusun.”
“Her şeye yetişiyorsun. Evin tertemiz. Sağlıklı besleniyorsun. Cildin parlıyor.”
“Spor yapıyorsun, kıyafetlerin çok fazla, ayakkabıların son model.”


Kötü duygular ve düşünceler toksik hale gelene kadar çok uzaktalar. Geldiklerinde de işte Britney Spears misali.. 


Çoğu şey aslında kolay ulaşılabilir duygusal boşluğa yedirmelik hazlarla ilgili. Hızlı, yüksek. Bence böyle.. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o...

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ--- Irvin D. Yalom

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ ÖLÜM: "İnsan büyük bir boşluktan, ciddi bir hastalıktan, yeni doğmuş gibi, derisini dökmüş bir şekilde, daha duyarlı ve kötücül neşe için daha duyarlı bir damak zevkiyle, bütün iyi şeyler için daha duyarlı bir dille, daha büyük bir keyifle, tehlikeli bir masumiyetle, daha çocuksu bir şekilde, ama daha önce hiç olmadığı kadar kurnaz bir şekilde çıkar. " Nietzche "Ölümün sunduğu karanlık arka plan, hayatın yumuşak renklerini bütün saflığıyla öne çıkarır." Santaya Sorumluluğun üstlenilmesi kişinin nihai kurtarıcıya olan inancından vazgeçmesiyle de sonuçlanmaktadır. ANLAMSIZLIK: "Şu anda yaptığım ve yarın yapacağım şeyden ne yarar gelecek? Benim bütün hayatımdan ne yarar gelecek? Başka şekilde ifade edecek olursam - Neden yaşamalıyım? Neden bir şey yapmalıyım. Yine başka bir ifade ile: Beni bekleyen kaçınılmaz ölümle tahrip olmayacak herhangi bir anlam var mı hayatta? Tolstoy Nevroz: Anlamını bulamamış olan ruhun acı çekme...
başka sebepler var. başka sebeplerim var biliyorum. ilk akla gelen sebep değil bu katlanışlarım. ve kaçışlarım. ve farkındayım herkes farkında bütün dünya ve o da farkında. olmayacak. olmuyor da zaten.