Bu sabah yine yüzümde rüyalarımdaki hislerden kalan bir gülümseme ile uyandım. Günün en güzel dakikaları benim gibi kafalar için ilk sigara-idrak aşamasına kadardır. İdrak ederim ben her gün hafızasına yeni kavuşan biri gibi. Bütün yılları, insanlığı, etrafımı çeviren beton hapishaneyi ve kafamdaki canavarı. Sigara ile vururum dibe, çok uzatmam.
Yine vardım olmam gereken yere. Bugünü de "aslında ölmek daha mantıklı lan" düşüncesinden kaçmak için yapmam gerekenlerle geçirmeliyim. Kendime yeterince kahve sigara zararı verirken aynı zamanda bugün neleri asla yapmayacağıma bakarım. Yine neden hiçbir şey yapmadığıma ve kimseyi görmediğime dair haklı sebeplerimi müthiş tecrübelerimle kafaya sabitlerim. Genellikle ben sabahlarımı bütün güne yayarım. Gece olana dek henüz başlamaya yakın bir gün gibi yaşayabilirim. Asla başlamayan, asla yaşanmayan günler geçiren nefes israfı varlığımla barışmaya çalışarak.
Bugün öyle bir gün değildi. İdrak, nefret, boşver devam et kısmında takılmıştım. Neden bugün tekrar denememeliydim yaşamayı ve insanları? Belki bir manik krizdi bu bilemiyordum fakat yalnızca kendimi sokağa atmak ve gülümsememi paylaşmak istiyordum. Var olduğunu sandığım gülümsememi.
Telefon elimde birilerini aramaya ve görüşmek istemeye çalışıyordum. Her gördüğüm insan ismi ile o insanla geçirdiğim saatlerin sonunda hissettiğim aynı anda canlanıyordu beynimde. Hep "ben neden buradayım" sorusunu sorarken kendimi yakaladığım muhabbet ortaları. Bir insan ismi daha ve aynı his. Biri daha.. biri daha.. Ve zaten bitti. Kimse yokmuş aslında. Düşüncelerimde bir gram keyif bulamadım, ayrıntılarda bile, uzaklarda bile.. Kimseden bana keyif kalmamış. Bana hep "gitmeliyim" kalmış.
Paylaşıma girecek birini bulamadığın an.. evet bu hayatta daha yalnız olamazsın.
Evet kimse ile konuşmak dahi istemiyordum. Telefonu bıraktım. Kaldığım yerden kendimi bugünü de yaşamaya ikna etmeye adadım.
Kendimi yaşamın anlamsızlığıyla boğmamak adına soruları susturdum. Facebook'da gezindim, ve kuaföre gittim. Bugünlük insan, small talk, sahte olmadan gülümseme, kibarlıktan susma, normal gibi yapma kotamı doldurdum.
Şimdi uyku vakti. Yani gerçeklerin vakti. Beynimin özgürlüğü, bedenimin yok olması demek. Mevcut olmamak demek. Düşünmemek ve aynı zamanda düşünülmemek demek. Tepki almamak, görülmemek.
Şimdi bir kısa sürelik yok olma diyarında olacağız. Sabah uyanıp ilk sigarayı içene ve tekrar bu bok kokan dünyaya adımımızı basana dek var olan ve yaşanan tüm düşünceleri, insanları, geçmişi reddediyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder