Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

bilemedim

Bu sabah yine yüzümde rüyalarımdaki hislerden kalan bir gülümseme ile uyandım. Günün en güzel dakikaları benim gibi kafalar için ilk sigara-idrak aşamasına kadardır. İdrak ederim ben her gün hafızasına yeni kavuşan biri gibi. Bütün yılları, insanlığı, etrafımı çeviren beton hapishaneyi ve kafamdaki canavarı. Sigara ile vururum dibe, çok uzatmam. 


Yine vardım olmam gereken yere. Bugünü de "aslında ölmek daha mantıklı lan" düşüncesinden kaçmak için yapmam gerekenlerle geçirmeliyim. Kendime yeterince kahve sigara zararı verirken aynı zamanda bugün neleri asla yapmayacağıma bakarım. Yine neden hiçbir şey yapmadığıma ve kimseyi görmediğime dair haklı sebeplerimi müthiş tecrübelerimle kafaya sabitlerim. Genellikle ben sabahlarımı bütün güne yayarım. Gece olana dek henüz başlamaya yakın bir gün gibi yaşayabilirim. Asla başlamayan, asla yaşanmayan günler geçiren nefes israfı varlığımla barışmaya çalışarak. 

Bugün öyle bir gün değildi. İdrak, nefret, boşver devam et kısmında takılmıştım. Neden bugün tekrar denememeliydim yaşamayı ve insanları? Belki bir manik krizdi bu bilemiyordum fakat yalnızca kendimi sokağa atmak ve gülümsememi paylaşmak istiyordum. Var olduğunu sandığım gülümsememi. 

Telefon elimde birilerini aramaya ve görüşmek istemeye çalışıyordum. Her gördüğüm insan ismi ile o insanla geçirdiğim saatlerin sonunda hissettiğim aynı anda canlanıyordu beynimde. Hep "ben neden buradayım" sorusunu sorarken kendimi yakaladığım muhabbet ortaları. Bir insan ismi daha ve aynı his. Biri daha.. biri daha.. Ve zaten bitti. Kimse yokmuş aslında. Düşüncelerimde bir gram keyif bulamadım, ayrıntılarda bile, uzaklarda bile.. Kimseden bana keyif kalmamış. Bana hep "gitmeliyim" kalmış. 

Paylaşıma girecek birini bulamadığın an.. evet bu hayatta daha yalnız olamazsın. 

Evet kimse ile konuşmak dahi istemiyordum. Telefonu bıraktım. Kaldığım yerden kendimi bugünü de yaşamaya ikna etmeye adadım.

Kendimi yaşamın anlamsızlığıyla boğmamak adına soruları susturdum. Facebook'da gezindim, ve kuaföre gittim. Bugünlük insan, small talk, sahte olmadan gülümseme, kibarlıktan susma, normal gibi yapma kotamı doldurdum.

Şimdi uyku vakti. Yani gerçeklerin vakti. Beynimin özgürlüğü, bedenimin yok olması demek. Mevcut olmamak demek. Düşünmemek ve aynı zamanda düşünülmemek demek. Tepki almamak, görülmemek. 

Şimdi bir kısa sürelik yok olma diyarında olacağız. Sabah uyanıp ilk sigarayı içene ve tekrar bu bok kokan dünyaya adımımızı basana dek var olan ve yaşanan tüm düşünceleri, insanları, geçmişi reddediyoruz. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o...

sacmaliyorum sanki..

bir sorun var. ve ben bunu yoksayiyorum. yapmam gerekeni biliyorum cok net ama yapmaktan korkuyorum. ve isin garip tarafi bu bana ilk defa oluyor. ne yapmam gerektigini cok iyi bilip de yapmamak.. tam tersine tam dikine gitmek. zorlamak sanki kendimi mi zorluyorum acaba? dayanma gucumu sinirlarimi. cok mu yanlis yapiyorum diye dusunuyorum surekli. bu kadar fazla dusunuyorsam bir sorun var demektir. ama ben sorunu cozemiyorum. cozemedigim icin belki kaliyorum. cozulmez bir durum var hosuma gitmiyor aslinda. ama sanki gidiyormus gibi ayni yerin etrafinda donup donup duruyorum. bazen bir seyi degil de her seyi kokunden degistirebilecegimi dusunuyorum. sonra bakiyorum bir adim bile atamiyorum. cunku kendi kendime yapabilecegim bir sey degil bu. ben yapabilirim saniyorum. ama tek yapabilecegim susmak, gitmek, bitirmek. ben bunlari becerebiliyorum en iyi yaptigim sey su hayatta bir seye son vermek ve arkama bile bakmadan gitmek. hic olmamis hic yasanmamis gibi davranmak. mukemmelim. ama so...
ignorance is bliss. ignorance is strenght. demişler. ne kadar doğru söylemişler. ama biraz eksik kalmış bence. if you can ignore.. demeyi unutmuşlar. kimisi yapamazmış. bunu düşünememişler. ignore benim için sanırım sadece facebook'da yapılabilecek bir şey. gerçek hayat diye bir şey var. ve zor aslında. yani götünü de yırtsan ignore diye bir sekme açılmıyor beyninde. notification'lar var mesela. dolu böyle.. taşıyor artık. her gün 10 tanesi çıkıyor. seni bilgilendirmek amaçlı. ignore falan edemiyorsun. orda duruyorlar. birikiyorlar. rahatsızlık veriyorlar. olmaması gereken şeyler ama oluyorlar. sen de bunları yiyorsun bir güzel. yutuyorsun. he sindiremiyorsun. sonra da ben tokum diye gezebiliyorsun. çok ilginç. insan çok enteresan bir varlık. editlemeye çalışıyor beyin. hani yokmuş gibi davranayım, bazı özellikleri sileyim ama bazıları kalsın. ignore etme çabasında yoruluyor. error verdi benim ki bir kaç defa. kendimi yeniden başlattım mesela bu geçen zamanda.. geçen sy...