Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Bir anlayış var ettin.

bana biri bugün dedi ki "anladığım şeyler okumak istiyorum" aslında demek istedi ki "anlayabildiğim insanların yazdıklarını okumak istiyorum"  sonra dedi ki "senin yazdıklarını anlıyorum" hassiktir lan dedim içimden. çok şaşırdım. belki ona bu kadar şaşırdığımı gösteremedim. nitekim ben de anlamadım ilk başta o kadar şaşırmış olduğumu. sonra durup düşünürken buldum kendimi. yine flach backler yine tanıdık insanlar. yine sorguladıklarım...  bana birisi demişti ki, en yakınlardan birisi, hayatımın içinden hatta benim anladığım birisi,  "neyse ki kimse anlayamaz yazdıklarını.." " neyse ki " dedi. " kimse anlayamaz " dedi. o gün ben anlaşılmak ile ilgili tüm kaygılarımı yitirdim. oymuş benim sınırım. demek dedim, sen de anlayamadıysan. ben gerçekten anlatmıyorum. ben düşüncelerin ellerimden klavyeye akmasına izin verirken aslında cümle kurmuyorum demek dedim. içimden söyledim, yüzüne söylemedim.  çok durmamıştım üstün

kim lan bu

Bazen bazı kelimeler, müzikler, bir laf, bir koku, bir ses, bir insanı hatırlatır. Eskilerde tanıdığını düşündüğün bir insanı. Çıkartmaya çalışırsın adını, yüzünü kim olduğunu. O kadar uzaksındır artık ama hatıralar uzaklaşsa bile kalır bir yerlerde. O eskiden tanıdığını sandığın insan, eskiden olduğun insandır. O kadar uzaktır sana artık. Ve bir o kadar da tanınmaz halde. Yine de içinde bir ürperme olur. Yine de sana bir şeyler anlatır. Artık büyümek değildir bu hissedilen, yaşlanmaktır. Dönüp arkana baktığın zaman, eskiden olduğun insancığa "kim bu çocuk" diyorsan, bazı şeylerin zamanı geçmiştir. Bazı şeyler eskimeye yüz tutmuş, bazı hisler artık tanınmaz olmuştur. Bazı sen'ler, sen olanlar ise ölmüştür. Ruhu ile karşılaştığın zaman da sana bunları yazdırır.

Biliyor musun.

Amaç?  Diye soruyorlar. Nedir? Biliyor musun? Söyle o zaman. Bence hiç kimsenin bildiği değil. Bence bildiğinizi sandığınız ne varsa yanlış. Bilmiyor olmak daha değerli geliyor bu zamanlarda.  "Bilmiyorum" diyenlere olan saygım büyük.  Çünkü ben tek bir şeyden emin olabildim. Biliyorum dediğim ne varsa hepsi kayboldu.  Çünkü ben biliyorum diyen ne kadar insan varsa yanlışa düştüklerinde bile "bilmiyorum" dememek adına yalana devam ettiklerini gördüm. Ve ben uzaklaştım.  Birilerinin yüzlerine çelişkilerini söylediğinde ne yapıyorlar biliyor musun? Gözünün içine bakarak yalan söylüyorlar. Ve kabul etmiyorlar.  Birinin karşısına geçip de "hiç düşündün mü?" dediğin zaman.  "Tabii ki" diyor. Aslında bunu söylerken bile basitleşiyor. Bir insan her şeyi nasıl düşünebilir ki... Bir ömrünü düşünerek geçirip ölmüş bir insanı kaldırıp sorsan sana "çözdüm ben" diyebilir mi? Peki sen nasıl bu kadar farkındasın ve eminsin "

something vague.

karamsarlığımın, sevimliliğimle çeliştiğini biliyorum. hangisini değiştirebilirim fikrim yok. felsefem; insanlık yok olsun derken, kendimi yok etme çabamı küçümsüyorum. sevemiyor, güvenmiyor, tiksiniyorum. çünkü görüyorum. evrende ne kadar gizli mesaj varsa sanki önce benim kalbimden geçiyor.  önce bende var oluyor sonra hepsini yaşatıyorum. sağlamasını insanlığın boka batmış ruhlarıyla yapıyorum. acımıyorum onlara, gidişlerinde arkalarından bile bakmıyorum.  bazen narsist davranışları eleştirirken aynaya bakıyorum. aynada gördüğümü öldürüyor ve yeni bir ruha yol alıyorum.  bende binlercesi var... hepimizde olduğu gibi.  çelişkilerin içerisinde istenmeyen bir varlık olarak doğduğun zaman, ruhun bir milyon parçaya bölünüyor. ve hepsi başka yollarda kayboluyor. birileri senin var oluşun için ağlamış zamanında.  kabul edilemez fikirlerinle yoruyorsun herkesi.  insan kendini sevebilir mi? bence insan yalnızca kendini sevebilir. başkasını severken de buradan yol alırsın. iş

öf bile değil bu

Sana bile değil bu amacını şaşırmış hisler. Senin hissedişini gördükçe canlanıyorum.  Senin sevebildiğini gördükçe yaşadığımı hissediyorum. Bana ellerimi, ayaklarımı değil ruhumu hissettirdin. Yalnızca var olduğum anların birden bire her şeye bedel olabileceğini aynı anda yok olmanın da önemsizliğini öğrendim senden. İçimde ne kadar çürümüşlük varsa senin zevkten parlayan gözlerini gördükçe yenileniyor. Keyfin tanımını duruşunla yaparken ben izlerim. Yeniden yaratıyorsun içimdekini. Sevgiden öte bir şey. Bambaşka bir huzur bu. Tarifsiz bir bağlılık.  Bana verdiklerinin sende var olduğunu bilmek, görebilmek bir insanın var oluşunun bu kadar güzel olabildiğini...  İnanıyorum yeniden. Yeniden bağışlıyorum kendimi daha önce sevemediklerimi. Küfürlerim, lanet edişlerim senin yanına yakışmıyor. Senin yaşamdan kopmuş ruhunun bağlı olduğu, hissedebildiği ne varsa görüyorum.  Ve ruhunun yaşadığı anlara tanık olduğum zamanlarla kutsanmam bu yüzden.  Nadir bulunan bir ruh var send

Fikirlerim; dengesi hassas. 3

Kimse kimsenin olmayacak zaten. Kimse kimsenin değilse bile, kimse kimseye ait olmayacak ve asla bunu talep etmeyecekse bile, kimse kimseye " sonsuza dek " yalanını söylemeyecekse bile... Çok mühim bir soru vardır bazı anlarda sorulması gereken.  Bu hayatı, bu yaşanan güzel anları koruyan.  O an gelir ve o soru sorulmaz ise bütün denge alt üst olacak ve kurulan düzen bir anda yıkılıp sessizliğe boğacaktır insanı. Bir tane sorulmamış soru olur ve her şey bir daha yüzeye çıkamayacak kadar derine gömülür.  İşte bu soru gülümseyen bir insana sorulur,  Konuşabilen ve paylaşabilen bir insana sorulur,  Cevap vermeyen bir insana sorulur. Bu soru susan insana sorulur. Kimse, kimsenin olmayacak. Fakat bir insan günün orta yerinde susuyorsa. Ona " Neden sustun? " diye sormak gerekir.  Bu sorunun olmadığı bir hayatta yaşayan kişinin birden fazla hayatı görebilmesi, ona dokunabilmesi, onunla konuşabilmesi ya da herhangi bir şeyi öldürmeden paylaşabilmesi mümkün olamaz

Fikirlerim; sabitim. 2

Hayatlar yaşanıyor ve bu hayatlar paralel. İç içe geçmeye olan merakımız ve bitmek bilmez sahip olma arzumuz ile kısacık yaşamı ızdırap haline getirmemiz manasız değil mi?  Hayatlar ayrı ayrı daha görülesi. Daha canlı. Ölmüyor hisler, ölmüyor an'lar, öldürmüyoruz hiç kimseyi.  Kimse, kimsenin olamaz zaten derken bundan bahsediyorum. Olabilirsin aslında fakat bir taraf mutlaka ölür. Ve ancak böyle bitersin. Ancak böyle başka bir ölümlü birlikteliğe yol alırsın. Görüyorum herkes gömüyor kendi cesetlerini ve üstünde dans ediyor başka ceset-olacaklar ile.  Yan yana dururken yaşanan zevklerin iç içe geçildiğinde yaşanamayacağını görüyoruz. Net. Yan yana dururken çekilen acıların iç içe geçildiğinde öldürücü darbeler haline geldiğini de görüyoruz. Ağlıyorlar katılarak. Bunların hepsini ben doğuştan kabul ederek ve sindirerek yaşamış olsaydım bir çok çöp anıya sahip olmamış, adını bile hatırlamadığım berbat hislerle gecelerce uyumamış ve uyanmamış olurdum.  Zaman artı yaşananl

Fikir bu aslında, gerisi var. 1

Kimse, kimsenin olmasın diyorum. Bunu yanlış söylüyorum aslında.  Kimse zaten kimsenin olamaz, demek istiyorum.  Olmaya çabalarken yormayalım birbirimizi diye istiyorum bunu. İsteklerimin gerçekçiliğine karşı gelen bir dolu ses'e cevap olarak söylüyorum bunu... Bunu söylerken bir dolu ses de benden çıkıyor. Hiç susmayan iç sesimle muhabbetlerim esnasında... Kimsenin olmayalım yine de kimsesiz kalmayalım istiyorum.  Yalnızlık zor iş. Yalnız olmak da imkansız. Dağlara kaçasım gelmiyor mu? Evet.  Paylaşmak isteği durdurulamaz bir bağımlılık olsa gerek, ben damarlarımda,hücrelerimde hissederim eksikliğini.  Paylaşabilirsin benimle. Ben hiçbir zaman senin olmayacak da olsam seninle olabilirim mesela. Ben çok güzel birlikte olabilirim. En güzeli de gülebiliyorum. Her şeye gülebilirim. Sen gülmüyorsan bile ben senin gülmeni sağlayabilirim. Yalnızca ortamdaki ağırlığı giderip devam edebilmek adına bile buna çalışabilirim. Ki basittir... Benim için her zaman en basiti keyif alm