Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

var olmanın dayanılmaz gerçekliği

Var olduğum anları toparlamaya çalışırken buldum kendimi. Var olmanın gölgesinde değil gerçek hissiyle karşılaştım mı? Gerçekten hissettim mi kendimi, iç savaşımın durduğu bir an oldu mu? Ben hiç acaba sustum mu. Buldum, o anı yaşıyorum bulduğumdan beri. Bir akşam üstü, bir gece ve ben var oldum. Yaşadığım küçücük mağaradan çıkmamı sağlamış bir zaman dilimi. Evet! Dağları ve tepeleri geçtim bir akşam üstü ve asla olamam dediğim bir motosiklet üzerinde. Bir şarkı açıp sonsuza dek dinledim. Rüzgarı, gökyüzünün mor-mavi rengini, hiç silemeyeceğim bir kokuyu, yüzüme yapışmış şaşkınlığı ve maviyi ve de yeşili hissettim ben. Coşku hissettim ve aynı zamanda müthiş bir dinginlik vardı içimde.  Bir ses duyuyordum yalnızca ve evet bu ses kafamın içerisinden gelmiyordu. Bu ses gerçekten duyuluyordu. Bana anlatıyordu, iletişimde değildik, fakat sesini duyuyordum bir adamın. Sonra yaylılar.. Sonra piyano. Durdurmak istemediğim hislere sahiptim ve hücum ediyorlardı ellerime, ayaklarıma, b

kalp dedik, beyin çıktı.

yıkıma yönelik hareketler fark ediyorum.  belki tamamen deriyi değiştirsek? yeni bir deri için beynim hücrelere haber salsın. daha sağlamından. akıllı deri olsun mesela. hastalıklara karşı daha dirençli olsun, öyle önüne gelen mikropla haşır neşir olmasın.  beynim vücudumun her yerine tek bir emir versin. "değişin lan!" desin.  çünkü burada bir hayat var, yaşanıyor. devam ediyor. görüyorum, duyuyorum. durduramıyorum da. fakat ben içerisinde bulunamıyorum. neden? çünkü yıkıma yönelik hareketlerim var. çünkü bir adımı atarken herkes, o adıma odaklanmışken, o adım için mutlu ya da mutsuzken, ben bütün adımları görebiliyorum. bütün adımları hissedebiliyorum ve hepsini deneyimliyorum. ve işin en harika tarafı ben bunların hepsini aynı anda yapıyorum. ve daha da güzeli ben bunları yaparken hiçbir şey yapmama gerek kalmıyor.  neden?  çünkü yıkıma yönelik hareketlerim var. sonra bakıyorum. her şey bir yıkım.  sonra konuşuyorum, e biz burada ne yapıyoruz. kom

Hellö.

Film çeksem adını "Beynimin Izdırabı" koyabilirim. O kadar acıklı ve rahatsız edici düşüncelerim var. Hepsini duyuyorum, anında hissediyorum. Kimi zaman gülüyorum da, kimi zaman elimde kesici bir alet olmadığını düşünüp rahatlıyorum. Zira bazen bir insanı öldürmek düşüncesi hiç o kadar kural dışı gelmiyor. Hatta bir hayli insanlığa bir iyiliğim dokunacak gibi geliyor. Bir insanın yok olması ne kadar dünyayı değiştirebilirse artık.. Bir insanın yalnızca o anda susması, dünyayı ne kadar güzel bir hale getirirse.. Beynimin Izdırabı. Evet mesela anlatıyor birisi konuşuyor, dudaklarının oynadığını fark ediyorum önce, sonra gözler bana dönük "herhalde bana anlatıyor" diyorum. Ses de var demek ki bu gerçekten benim de içinde olduğum bir an. Evet evet. Kesinlikle benimle konuşuyor.  Peki ne zamandır?  Konu nedir?  Son bir iki kelime yakalıyorum. Klasik olabilecek konuları kafamda hızlıca geçip, anahtar kelimelerle eşleştirme yapıyorum. Kilo, makyaj, evlilik, yaş, burç, alış

Yahu bırak bi.

Küfür edemezsin.. "ayyh sana hiç yakışmıyor" Sanki küfür yakışsın diye edilir mnakoym. Küfür neden edersin? İçinden gelir, rahatlatır, bazı şeyleri söylemek milyor kelime gerektirir. Söylenmez. Küfredersen bile anlaşılmadığı halde ne söylediğin, hissiyatı geçirirsin. En azından, hissiyat geçer.  Küfrü dur ben bir küfredeyim de nasıl yakışıyor görsünler diye eden biri varsa zaten siktirip gidebilir. Yakışsın diye küfredilir mi?  Küfür kötü değildir. Küfretmeyen insanlar var mesela ağzına sıçabilecek laflar eder. Onlardan kaçınız. Susturunuz ve cidden kaçınız.  Sigara içersin içme der. Neden seni düşünüyordur. Mutluluğunu mu? Asla. Tamamen iç organları nı!. Bütün insanlar sana değer verdiğini iç organları na gösterdikleri hassasiyetle belirtir. Hasta olacaksın, yemek ye, üşütme, aman sakın ölme bak yazık olur.. Hasta olursun herkes görür. Bileğinde hastane etiketi fotoğraf çeker bilumum sosyal ortamda paylaşırsın, gelirler. Bu iyiliğini istemektir, mesela hastanın ziy

İç sesim sürekli sövüyor.

Ben senin ne hissettiğini gözümün önünde görebiliyorum. Hissetmek dışına çıkıp bir varlık oluyor karşımda, duruyor, bakıyor, bazen konuşuyor bazen sussa bile baya bir şeyler anlatıyor.. Ben senin konuşmana izin vermiyorum, konuştukça sen, ben içime gömmek istiyorum duyduklarımı. Çünkü her zaman yanlış olanı söylüyorsun. Çünkü sen henüz içinden geçenin sözcük karşılığını bilmiyorsun. Ya da korkmuşsun, ya da daha önce söylememişsin. Söylediklerini duymak istemiyorum.  Hissettiklerini görebiliyorken, söylediklerin hep kayboluyor. Yokluğa karışıyor. Hepsi yalan diye oluyor.  Çünkü herkes, hep birlikte, herkese, birbirine, kendine dahi yalan söylüyor. Ama ben görüyorum.  Eskiden görmemeye programlıydım. Yalanları hayatımızın olması gereken en doğal parçası olarak kabul etmiş devam ediyordum. Her şey doğaldı. Böyleydi iletişim. Böyle bir şeydi insanlık. Ben de öyleydim işte aptal bir yalancı. Yalanlarının görülmediğini sanan bir akılsızdım.  Sonra küçük bir ayrıntıya takıldım. Ulan ben görüy