Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Sen hiç becerebildin mi?

Özlediğin oldu mu hiç? Daha önce hissedebildin mi, boşluğu, içinin çökmesini? İzleyebildin mi? Sadece bir fotoğrafı karşına koyup, izledin mi? Ezberledin mi daha önce birinin dudağının kıvrımını, gözbebeğinin çapını. Kokusunu içine çekebildin mi mesela? Yanında değilken... Sesini dinledin mi? Saatlerce, yatmadan önce, mutlaka. Kesin özledin mi? Daha yanından ayrılmadan başlayan hüznü tattın mı? 

Yok, ben yaşamadım da. Sen diyorum yaşadın mı? 

Saçına dokunacağın anı düşünüp durdun mu mesela... En güzel tenin onda olduğuna inanıp, bunun uzun bir süre muhakemesini yapıp, emin olduktan sonra gülümsedin mi? Gülümsemesini bekledin mi? Gülümsesin diye bekledin mi? O gülüşü slow motionda geçirdin mi kafandan, anılara ekledin mi? Sonsuza dek kaydettin mi? Ah o gülüşe geberdin mi? 

Yok, ben bunları hiç yaşamadım. Sen yaşadıysan bir bak bakalım, bi şey merak ettim de.

Azına sıçtığımın zamanına küfrettin mi? Hem bir türlü tutmayışına, hem istediği zaman yavaş, istediği zaman hızlı geçmesine. Küfretmedin mi? Koşuyor adeta anasını satıyım! Dalga geçiyor zaman, sabah, akşam, öğle. Saatler, dakikalar. Dalga geçiyor. Hatta t**k geçiyorlar. Ah yazamadım kibarlığıma sıçayım. 

Kaçıyorum aslında. Hiç de durmam. Hiç beklemem dan dan kafama vurulmasını. Ben hislerimi, isteklerimi, hayallerimi alıyorum, dilediğimce sindirip, keyfini yaşayıp, güzelce başlayıp, oynayıp, bitirip gidiyorum. Sahne sahne hoşlar güzeller. Fakat bitince hep birlikte kalkıp gidiyorum, o yüzden hüznü var, yaşanması gereken, ayrılık var, ihtiras, aşk, acı vb. Pembe dizi çünkü. Öh. Yok, değil. 

Yok, bunların hepsi senaryo. Ben yokum bile. Gördüklerim var. Ben yokum, bir kaç parça var. Ben olmasam da, varmış gibi yaptığım kısımlar var. Güzellerini yaşarım, gerisini bırakırım mantığı ile siktiredilmiş bir hayat var. Yaşanmamışlar dolu. Falan. Falan. 

Ben yine de soruyorum bazen, kendime. Özledin mi hiç? Özleye özleye uyudun mu? Özlerken için titredi mi, o an'ı düşünüp. Sarılmak istemek nedir hiç duydun mu? Duyabildin mi? Sen hiç Dua özledin mi? Gerçekten. İçten. İsteyerek. İstedin mi? İstedin mi? 

Hiç gerçekten kendin susup, beynin sessizliğinde, yağmur sesi gibi dinledin mi? Hiç, gerçekten, istediğini hissedip, hissettiğini isteyebildin mi? Yer mi? Yemez. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o...

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ--- Irvin D. Yalom

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ ÖLÜM: "İnsan büyük bir boşluktan, ciddi bir hastalıktan, yeni doğmuş gibi, derisini dökmüş bir şekilde, daha duyarlı ve kötücül neşe için daha duyarlı bir damak zevkiyle, bütün iyi şeyler için daha duyarlı bir dille, daha büyük bir keyifle, tehlikeli bir masumiyetle, daha çocuksu bir şekilde, ama daha önce hiç olmadığı kadar kurnaz bir şekilde çıkar. " Nietzche "Ölümün sunduğu karanlık arka plan, hayatın yumuşak renklerini bütün saflığıyla öne çıkarır." Santaya Sorumluluğun üstlenilmesi kişinin nihai kurtarıcıya olan inancından vazgeçmesiyle de sonuçlanmaktadır. ANLAMSIZLIK: "Şu anda yaptığım ve yarın yapacağım şeyden ne yarar gelecek? Benim bütün hayatımdan ne yarar gelecek? Başka şekilde ifade edecek olursam - Neden yaşamalıyım? Neden bir şey yapmalıyım. Yine başka bir ifade ile: Beni bekleyen kaçınılmaz ölümle tahrip olmayacak herhangi bir anlam var mı hayatta? Tolstoy Nevroz: Anlamını bulamamış olan ruhun acı çekme...
başka sebepler var. başka sebeplerim var biliyorum. ilk akla gelen sebep değil bu katlanışlarım. ve kaçışlarım. ve farkındayım herkes farkında bütün dünya ve o da farkında. olmayacak. olmuyor da zaten.