Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Yalan kotası dolmuş.

Gerek yok aslında. Bunu çok anlatmaya çalıştım. Algılamaları için de götümü yırttım ama demek ki bir eksiklik var. Ya bende ya da etrafta. Anlamamaları için zaten biraz geri zekaya sahip olmaları gerekiyor. Aklı biraz normal çalışan bir insanın okuduğunu anlamaması ya da anlatılanda ki gerçek isteneni görememesi biraz anormal olmalı.

Söyledim, çok basitti. Ne olduğu, ne istediğim özellikle ne istemediğim. Korkulacak bir şey yok. Çok fazla ciddi bir şey de yok. Yani aslında durum vahim değilken bunu vahim hale getirmeye çalışmaları bende insanları uzaya yollama isteği oluşturuyor. Durumu olduğu gibi algılamayıp da kendi istedikleri gibi şekillendirmeleri de aynı şekilde.. Salak olmadığına yüzde yüz emin olduğum bir insanın salak olduğunu kabullenmek de öyle. Korkak olmadığını düşündüğün bir insanın korktuğunu görmek de öyle. Şaşırmıyorum aslında fakat sadece yanıldığım için kendime kızıyorum. Yanılmışım. Çoğu zaman yanılmıyorum diye mi. Çoğu zaman zaten hali hazırda görebildiğim için kendime kızamadığım için mi.. Bilmiyorum ama bu defa çok yanılmışım. Kabul etmem, algılamamla aynı saniyede oldu. Sağlamasını yaptım. Yapmama izin verdi sağ olsun.

Bazen uzaktan bakarken düşündüklerinin öyle kalmasını istersin. Fark edemediğim bir ibnelik olduğunu sezmedim diyemem o da yalan olur. Ama o ibnelik varsayılanın içerisinde olduğundan herhalde çok sallamadım.

Bir insanı hayatından çıkarmak hiçbir şey. Evet bence hiçbir şey. Ölmüyorsun, bi bok olmuyor hatta. Can sıkıntısındansa gitsin daha mantıklı. Ne kadar önemli olabilir. Bir kedi kadar önemli olamaz. Bir insanı kırmak, evet üzücü ama kırılmasının sebebi sen değilsen problem yok. Onun sorunudur. Bunu düşünmek saçmadır. Kırmamaya çalışmak, kırmamak için çeşitli çabalara ve saçmalıklara girişmek karşındakinin biraz aklı çalışıyorsa yine daha kırıcı olabilir. Karşındakine olduğu gibi gerçekleri söylemek evet biliyorum zordur, göt ister. Söyleyemezsin genelde. Söyleyemezsen bile karşındaki yine ortalama sosyal zekaya sahip biriyse zaten anlar. Anlamasını beklemek tabi saçmalık ama anlaşılabilir bir durum. Peki o insana anlayacağını düşünmeyerek yalan söylemek. Bunun nasıl bir açıklaması olabilir. Bu durumda karşıdaki salak oluyor sanırım. Çünkü anlamayacağını düşünmüş. Salak yerine koymak lafı nereden geliyor? İşte bundan. Beni salak yerine koydu dediğin zaman aslında gerçekten salak yerine konmuş oluyor musun? Olmuyorsun. Şöyle ki belki geçmişteki yaşananları yeni anlıyorsan kafana tuğla gibi düşüyorsa falan o evet "salak yerine konmuşsun" demektir. Peki yapmaya çalışırken anlıyorsan. Bu durumda o salak oluyor. Basit mantık.

Cem Yılmaz'ın söylediği gibi yalancı yalan söyleyemeyene deniyor. Neden çünkü yakalanmış. Salak da aynı şekilde salak yerine koymaya çalışana deniyor. Çünkü koyamamış. Çünkü belli olmuş.

Çok komik bir şey var bu durumda ama.. Çok da basitti.. Gerek yok!

Yapılacak milyonlarcası var. Peki neden bu yol seçiliyor. Korkarsın; kırmaktan, gitmesinden, bi sürü laf yemekten. Alışkanlıktır; hep en kolay yolu seçmişsindir, hiç yakalanmamışsındır. Üşengeçlikten; anlatmaya üşenirsin, anlamayacağını düşünürsün. Ama yanlış. Niye yanlış olduğu düşüncesi akla en son gelen hatta hiç gelmeyen düşünce. Bu dürüstlüğe takıklık hatta artık bende obsesifliğe varmış durum neden kimsede en küçüğünden bile var olmuyor. Neden yalan söylemek alışkanlığa dönüşürken bahaneler milyar tane sayılabiliyor da dürüstlükten bahsettiğinde hiçbir gerekçe geçerli gelmiyor kimseye. 

Her şeyi bıraktım. Bazıları yalan söyler. Ve asla yakalanmaz. Sen söyleyemiyorsan sadece yalan söylemiş olduğun gerçeği yok bir kaç gerçek daha var. Bir kaybedersin karşındakini. Önemli değil aslında kaybetmek daha önce söylediğim gibi. Fakat rezil oluyorsun. Şu zamana kadar olduğunu düşündüğün insanın bir yalan olduğu da ortaya çıkıyor. Şu ana kadar söylediklerinin de boş olduğu ortaya çıkıyor. Hepsinin içine girmeye çalıştığın bir kalıp olduğu ortaya çıkıyor. Her şey havada kalıyor. Akıllı olduğunu düşünüyorlarsa tam bir geri zekalıya dönüşüyorsun. Yakalandığın için. Çok basit bir yol varken bunu seçtiğin için dengesiz oluyorsun. Seni sen yapan ne varsa boktan görünüyor. Ben normalden çok daha büyük tepkiler veriyorum yalana.. Normaldir. Hoşlanmam. Gereksiz olduğunu ve eğer yalan söylüyorsan korkak olduğunu düşünürüm o sebeple. Bu tepki dediğim tabi kabul edememekten ibaret. Kabul etmem asla öyle birini. Var olduğunu bile düşünmem. Olamaz çünkü sana yalan söylüyorsa bir sıkıntı vardır aranızda. Çünkü sana söyleyememesinin tek sebebi seni az bile olsa tanımamış olmasıdır. Hiçbir doğruyu kaldıramadığımı görmedim şahsen. Takdir ederim. Her şeklini söyleyebiliyorsa ne olursa olsun kabul ederim. Ama yalanı nasıl kabul edersin ki. 

Bazı şeylerin göründüğü gibi olmadığını görmek alışılagelmiş bir durum artık. İnsanlar sosyal ortam profillerinden ibaretler sanırım. O halleri gerçek, gerçek halleri ise yok olmuş. Bir karakter, profil fotoğraflarından, atılana tweetlerden, durum güncellemelerinden, videolarından, beğenilen filmlerinden ve müziklerinden, arkadaş sayısından oluşuyorsa her şeyi tamam demek sanırım. Onlar için en azından. O kadar demek ki. Daha fazlası yok demek ki. Bu yaratılan karakter gerçekle o kadar çatışıyor ki bir yerde oluşan çatlakları görmemek elde değil. Oluşan çatlakların sinir bozmaması da mümkün değil. Sinir bozan insanı hayatında tutup tutmamak ise senin elinde. O gerçekten hala benim elimde. Bunun için şükredebilirim. Hala ömür boyu yetecek kadar gerçek karaktere sahip insan tanıyorum. Söylediklerini dinlerken aklımın bir köşesinden "ne kadar abartıyor" ya da "ne kadarı doğru" diye düşünceler geçirmediğim. Yaptıklarını gördüğümde "aslında ne yapmaya çalışıyor" diye düşünmediğim. Bir tavsiyesini söylerken "amacı nedir" diye düşünmediğim. 

Ben cidden yalan kotamı doldurduğumu düşünüyorum. Daha önce bir insana şans vermek adı altında çok fazla kandırabildim kendimi. Fakat artık pek yapabileceğimi düşünmüyorum. Yapamıyorum da zaten. İyi de hissediyorum hazır. Bunu bozmak çok akıllıca olmaz.. Düzeltmeye çalışmak da aynı şekilde. Uğraşmak, taviz vermek, affetmek, beklemek, istemek, söylemek, anlatmak, sinirlenmek.. Bir döngü bu bir defa girersen hamster gibi koşar durursun bir yere gittiğini zannedersin sonra baktığında bokun içine düşersin. Ne demiştik. GEREK YOK. :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o insan kişisi iyi bir anne ya da k

sacmaliyorum sanki..

bir sorun var. ve ben bunu yoksayiyorum. yapmam gerekeni biliyorum cok net ama yapmaktan korkuyorum. ve isin garip tarafi bu bana ilk defa oluyor. ne yapmam gerektigini cok iyi bilip de yapmamak.. tam tersine tam dikine gitmek. zorlamak sanki kendimi mi zorluyorum acaba? dayanma gucumu sinirlarimi. cok mu yanlis yapiyorum diye dusunuyorum surekli. bu kadar fazla dusunuyorsam bir sorun var demektir. ama ben sorunu cozemiyorum. cozemedigim icin belki kaliyorum. cozulmez bir durum var hosuma gitmiyor aslinda. ama sanki gidiyormus gibi ayni yerin etrafinda donup donup duruyorum. bazen bir seyi degil de her seyi kokunden degistirebilecegimi dusunuyorum. sonra bakiyorum bir adim bile atamiyorum. cunku kendi kendime yapabilecegim bir sey degil bu. ben yapabilirim saniyorum. ama tek yapabilecegim susmak, gitmek, bitirmek. ben bunlari becerebiliyorum en iyi yaptigim sey su hayatta bir seye son vermek ve arkama bile bakmadan gitmek. hic olmamis hic yasanmamis gibi davranmak. mukemmelim. ama so
ignorance is bliss. ignorance is strenght. demişler. ne kadar doğru söylemişler. ama biraz eksik kalmış bence. if you can ignore.. demeyi unutmuşlar. kimisi yapamazmış. bunu düşünememişler. ignore benim için sanırım sadece facebook'da yapılabilecek bir şey. gerçek hayat diye bir şey var. ve zor aslında. yani götünü de yırtsan ignore diye bir sekme açılmıyor beyninde. notification'lar var mesela. dolu böyle.. taşıyor artık. her gün 10 tanesi çıkıyor. seni bilgilendirmek amaçlı. ignore falan edemiyorsun. orda duruyorlar. birikiyorlar. rahatsızlık veriyorlar. olmaması gereken şeyler ama oluyorlar. sen de bunları yiyorsun bir güzel. yutuyorsun. he sindiremiyorsun. sonra da ben tokum diye gezebiliyorsun. çok ilginç. insan çok enteresan bir varlık. editlemeye çalışıyor beyin. hani yokmuş gibi davranayım, bazı özellikleri sileyim ama bazıları kalsın. ignore etme çabasında yoruluyor. error verdi benim ki bir kaç defa. kendimi yeniden başlattım mesela bu geçen zamanda.. geçen sy