Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

başı sonu yok. o yüzden.

bir kedinin hissettirdikleri. zihin temizliği. geçmiş ve bilinmez bir gelecek. kafamdaki hayaletler. yalan söylediğim insanların gözleri. ellerimden ayaklarıma uzanan ağrı ve titreme. kaşınıyorum. derim dökülüyor sanki. midemi eritiyor içtiklerim. kustukça boğazımdan zehir akıyor. karanlığı severken. peki bütün gece olanlar. geçen gün yaşananlar. yaşanmamış saydıklarım. var olmamasını istediğim insanları geçmişe gömmek. ayaklanmış zombiler üstüme üstüme geliyor gündüzleri. tek kelime etmek istemediğim anlarda milyonlarcasını söylüyorum. her söylediğimden pişman olarak. bana bakmasını istemiyorum. ve gözleri hep üzerimde. yatağımın altındaki canavar gibi. adımı çağırırdı eskiden sadece. şimdi karşımda. yanımda. yatağımda. kimse göremiyor. yetişemiyorum. unutmaya. unutma hızım yaşananlardan çok yavaş kaldı. biraz zaman derdim. birazı yeterdi ya. şimdi zaman yok. çok hızlı her şey. üstüste bindi ve alttan birini çektikçe hepsi birbirine karışıyor. tahammül edemediğim her şey benimle büyüyor. sahilde oturmak denize kuma geçen köpeklere ergen çiftlere bakmak ve bir kez olsun kendimi düşünmemek istiyorum. korku var içimde. dehşet içindeyim. ruhumdan soğudum çünkü. yaptıklarına inanmıyorum. ben yapmıyorum. vicdan hesaplaşmalarımda sabahlıyorum. sadece yoruluyorum haklı olan ben değilim. hiç ben olmadım. acısını çeken peki neden ben değilim. hep başkası oldu. ne kadar kötü biri olduğunu anladığın zaman ne yaparsın? bıçağı sokabilir misin. kedilere bakmak istiyorum. her zaman. onlar kadar olmak istiyorum daha fazlası değil. çok azını isterken hep fazlasını veriyor hayat. ne kadar da cömert. kovduğum hayaletler arkamdan küfrediyor. ondan kulaklarım hep kırmızı. kimseyi sevdiğime inanmıyorum. kimsenin kimseyi sevdiğine inanmıyorum. herkes yalan söylerken birbirine kimin hakkı doğruyu istemek. herkes bekliyor. ben de bekliyorum. o günün gelmesini. bir yerlerde döküntü birikinti çamur ve bokun olduğunu unutacağım zamanın gelmesini. çığlık çığlığa bağıran insanların var olduğunu unutacağım günün gelmesini. yaptıklarımın başa çıkabileceklerimle eş değerde olduğu günü. beynim doluyor. beynim taşıyor. engel olamıyorum. yapmayın desem bile birbirini yiyen insanlar var. parça parça kopartıyorlar. biteceği zaman geldiğinde kendi yaptı diyebilecek kadar kör olmuş insanlar. birbirinden uzak dur. her şey o kadar basit değil. bazı şeyler basit olmalı. belki de basit. kalbim sıkışıyor kolum uyuşuyor. peki tamam diyorum ben de. haydi o zaman. vedaları yapalım. asker vedası gibi olsun. rakı masası. sevdiğim insanların sevdikleri ve kimsenin kimseyi tanımadığı bir masa. en çok ben dağıtabilirim. nasıl olsa artık dağıtma diyemezler. gidiyorum ya. geçmiş film şeridi gibi geçsin. sanki hiç geçmiyormuş gibi. bir daha geçsin. bütün geçmiş gelsin. hepsine söyleyeceklerim var. her zaman ki gibi söylemeyeceğim ve yazacağım. yazdım bile. hepsine teker teker. daha görmediler. hala burdayım. hala benimle hepsi. gittik deseler bile. yalan söylüyorlar. bulanık ekrana yazdığım bulanık yazılar gibiler. net olan ne var ki. netleştirmek kolay mı. soruyorsun cevap vermiyor. soramıyorsun bile çoğu zaman. ben gittim diyor. gittim diyenin yakasından çekilir mi? beni kimse çekmedi. o kadar güvenilirim çünkü. ben böyle iyiyim diyorum. inanıyorlar. ben de inanıyorum. öyle öğretmişim kendime. iyisin sen iyisin. ağlamak yasak. yas tutmak saçma. neler var hayatta afrika'da ki açlar var. dayak yiyen kadınlar. çocuğunu satan babalar. ben yas tutamam. çünkü daha kötüsü var. ağlayamazsın çünkü değmez. gitmek zorundasın çünkü iyi değilsin. öğrendiklerim çok güzel. bir yere kadar işe yaradı. bir yere kadar güzel bir yöntemdi. şimdi bir şey oldu. ve bütün yöntemlerim çöpe gitti. yolu yordamı karıştırdım. ne bulsam boka battı. çiviler bile çürüdü. yani çöktüler. hemdeee kafama kafama. ondan sadece kedi var. onlara sarılmak var. koklamak var. çünkü ses yok. düşünce yok. yanında sessizce oturmak istediğim kim olduysa konuştu. hepsi de birbiriyle konuşmuş gibi. aynı şeyi söylediler. başka bir söz çıkmadı ağızlarından. hepsi aynıydı. bir şey söylemiyorlardı ve ben sanıyordum ki. geçmiş tekrar tekrar yaşanamaz. ya da şöyle. aynı geçmiş tekrar tekrar kaç defa yaşanabilir. sadece hayaletleri ve hayalleri olabilir hayatımda. rüyalarımda. muhteşem bir dünyam var içimde. paylaşamadığım. çünkü öncesinde paylaştıklarım.. haklılar. haklısınız. ben olsam. ben oldum. aynısını yapardım. ve yaptım. şuan yine yalan söylüyorum. aynı i have a smile on my face gibi. doğru ve yalan. aynı anda. kendim hakkında yazıyorum. çünkü dedem hakkında söyleyeceklerim çok fazla değil.








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

then dreams are the same.

saatler çok hızlı geçiyordu, dün ne yaptığımı hatırlamakta zorlanırdım, hangi aydı acabadan çok hızlı bir şekilde "o hangi yazdı ya" ya geldik. şimdi yılların ismini vermeyi bıraktım, zamansızlığa doğru koşuyorum. bir kaç günün ard arda aynı olmasından rahatsız olduğum zamanlar seneler içerisinde yaşanan boktanlıkların çok hızlı geçmesine sevinerek stabil halimi bütün dünyanın yanmasından bağımsız olarak korumaya çalıştığım zamanlara evrildi. hissizlik, gamsızlık, anlamsızlık, heycansızlık adını koyabiliriz farklı farklı. çok arabesk sound edecek ama bizi hayat bu hale getirdi diyebilir miyiz? her yaşananın bir öncekinin aynı olması sorunsalı, ben dışında yaşanan hayatlarında aşırı aynılığı bizleri bir şey yaşamanın herhangi bir manası olmadığına getirmedi mi? içimizdeki ölü ruhlarla küçük zevkler alma çabalarımızla günleri, yılları değil de artık hayatları deviriyoruz. ve en güzel kısmı sikimizde bile değil. diyebilir miyiz? ben diyorum. bunu kötü ve dark bir şey olduğun...
başka sebepler var. başka sebeplerim var biliyorum. ilk akla gelen sebep değil bu katlanışlarım. ve kaçışlarım. ve farkındayım herkes farkında bütün dünya ve o da farkında. olmayacak. olmuyor da zaten. 

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ--- Irvin D. Yalom

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ ÖLÜM: "İnsan büyük bir boşluktan, ciddi bir hastalıktan, yeni doğmuş gibi, derisini dökmüş bir şekilde, daha duyarlı ve kötücül neşe için daha duyarlı bir damak zevkiyle, bütün iyi şeyler için daha duyarlı bir dille, daha büyük bir keyifle, tehlikeli bir masumiyetle, daha çocuksu bir şekilde, ama daha önce hiç olmadığı kadar kurnaz bir şekilde çıkar. " Nietzche "Ölümün sunduğu karanlık arka plan, hayatın yumuşak renklerini bütün saflığıyla öne çıkarır." Santaya Sorumluluğun üstlenilmesi kişinin nihai kurtarıcıya olan inancından vazgeçmesiyle de sonuçlanmaktadır. ANLAMSIZLIK: "Şu anda yaptığım ve yarın yapacağım şeyden ne yarar gelecek? Benim bütün hayatımdan ne yarar gelecek? Başka şekilde ifade edecek olursam - Neden yaşamalıyım? Neden bir şey yapmalıyım. Yine başka bir ifade ile: Beni bekleyen kaçınılmaz ölümle tahrip olmayacak herhangi bir anlam var mı hayatta? Tolstoy Nevroz: Anlamını bulamamış olan ruhun acı çekme...