Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Görmediğim, hissedebildiğim her şey.

Bana ayrılmış olan bu kalbin gibi temiz sayfa için teşekkür eder, benden önce yazılmış tüm sayfaları yırtarım. Ve başlarım.

İçimde taşıdıklarım benim yükselmemi engellerken kendilerini aştılar. Her şeyin, herkesin üzerine çıktılar. Rahatsızlık veremeyeceği uzaklıktalar şimdi. Verdikleri ilhamla yaşadım bu zamana kadar. Teşekkür etmiyorum. Beni bıraktıkları için teşekkür ediyorum. Kullandığım ne varsa kanımda dolaşan onlar yerine mürekkep içtim. Kanım mavi artık.

Başlangıcı hiç olmadı çünkü hiçbir şey bitmemişti daha önce. Bu kadar keskin olmamıştı. Bu kadar geride kalmamışlardı. Bu kadar doğru söylememiştim hiçbir zaman. Gerçekler acıtır diyenlere de kafam girsin. Gerçekler öncesinde söylenmiş yalanların devamıysa acıtır. Gerçekleri kendi kendine öğretirsen,  kendine itiraf edersen, kendin bulursan acıtır. Gerçeklerin çıktığı yer acıtır. Yalanlar. Acıtır. Yalan olmadığına göre artık. Gerçekler doğrulardır. Doğrular da bi skm yapmaz. Hiç de acıtmaz. Gerçekler dinginlik verir. Gerçeklerle yaşanır. Bir ömür boyu yaşanır hem de.

Şimdi bitti işte. Bitiş olmadan başlanamaz diye bir laf vardır en klişesinden. Doğruymuş lan o. Başlangıç güzelmiş. Her şeyin bittiğini anladığın zaman. Veda etmek bile koymazmış. Kendine olsa bile bu veda. Batırdığın kocaman hayat ne küçük görünür. Kendin küçüksündür çünkü. Çukurun dibinde kendi kendine debelenmişsin bunca zaman. Salak. Herkesle kavga etmişsin. Herkesin üzerine kusmuşsun. Herkeste berbat bir imge bırakmışsın. Rüyasına girsen korkutursun.

Savaştığın şeyin hiçbir şey uğruna olduğunu anladığında ki göt oluşunla mutlu olurmuşsun. Nerden bilecektim. Beklentilerinin bir gecede yakılmasıyla yok olurmuşsun. Beklentiler çamur. Çamurdan adam yap bakalım ne kadar dayanır. Dayanmadı işte. Kan görünce bayılan karı gibi. En lazım olduğunda yok olan çamur adamlar: Beklentilerin.

Hep istedim ya. Bir tek isteğim olsun. Tek bir an için yaşayalım. Sadece senin istediğin ve benim istediğim var olsun. Ve ikisi aynı şeyler olsun. Birlikte yaşanacak bir hayat olsun. Bir tek bunun için yaşayalım aynı filmdeki gibi çimentoyu üzerimize döksünler biz de sarıldığımız gibi kalalım betonun içinde. Sonsuza dek. "Acaba sen salak mısın?" demediler ya böyle söylediğimde. Ne acayip.

Hepsinin bir hayalet olmasını hayal  ediyorum şuan. Yok olmalarını istediğin zaman süpürgeyle çekebileceğin. Kendini öldürdüğünde yasını tutmayacak insanlarla birlikteyim şuan. Yeniden yarattığının daha önce planladığın insan olmasa bile onunla daha mutlu olacaklarını bilen insanlarla birlikteyim sadece. Kafanda kapattığın tabutun içindekinin arkasından en mutlu şarkıları dinleyecek. Alkışlarla uğurlayacak insanlar.

Belki bütün yanlışların en büyüğüne yaklaşıyorum şuan. Belki yanlışın en güzelini yapacağım. . Öyle bir şey ki, geri kalan her şeyin değerini kaybetmesini sağlayacak.

Endişeyle bakan, yine neler kuruyorsun kafanda diye soran sevdiklerimi saldım. En acıklı şarkılarımla, en içine sıçtığım gecelerimi gömdüm. Yaşça benden küçük olan gururumu tanımadığım adamın yatağında bıraktım. Bana ait olamamış nerem varsa başkalarına dağıttım. İllaki bir yere aitlerdi ve buldular ait oldukları yerleri, daha iyilermiş. Neden, niye buradayım diye düşündüğüm yerlerden çıkış yaptım. Şimdi kalmak istediğim bulunmak istediğim yerlerdeyim her zaman. Neden yaptığımı bilemediğim şeylerle doldururdum günlerimi. Evim dediğim yerden çıkmazdım ben kaçardım. Her defasında belki dönmem diyerek. Huzurumu sokakta bırakıp döndüğümde tanıyamazdım odamı. Şimdi yanımdan hiç ayrılmıyor huzur. Çünkü içimde taşıyorum. Üzerimde değil. Her yerde bıraktığım eşyalarımı toparladım. Hepsi bir yerde şimdi. Aradığını bulamamanın sebebi dağınıklığım olacak ilk defa. "Nerde bıraktım" değil. Göçebe hayatım yerleşik hayata geçti. Bir kaç an'ın üzerine yerleştik. O anlarda insanlara dublaj yapmıyorum. Aslında söylemek istedikleri neyse onu söylüyorlar. Kimsenin sözlerini kafamda canlandırdığım şekliyle algılamıyorum artık. Kendi sesiyle oynuyor herkes. Ve o ses en güzeli. Hiç sevmezdim dublajı zaten. Evet hala sevmiyorum. Ölmüş olsam bile yeniden doğmuş halimle aynı olanlardan bir tanesi. Diğeri, alışveriş merkezlerinden hala nefret ediyorum. Bir diğeri, valiz hazırlamaktan nefret etmek. Kahvem soğuduysa yine de içerim. Bunun gibi şeyler.. Böyle bir şeyler.

Mutluluğum nasılda her yerimi sarıyor. Biraz daha kaldı yok olmama. Herkesi sevdim ve sevgim her nefes verdiğimde yanınıza gelecek. Çaldığım şarkılarım, yazdığım kayıtlarım, çizdiğim suratlar hepsi gömdüğüm sahilde dalgalar tarafından yutulacak. Başka kıyılara siktirolup gidecekler. Muhtemelen kimsenin yaşamadığı adanın etrafında toplanacaklar.

Ve ben artık insanlara güzel şeyler söylüyorum. Hatta öyle güzel şeyler söylüyorum ki boktanlarını söylediğimde kabul edenler şimdi delirdim sanıyor. Daha fazla küfretmem gerekiyor sanırım. Mnakoyduğumun hayatını ilk defa benimsiyorum. Böyle daha iyi.


Bütün hepsini okudum ve cevap bulamadım. Her şeyi düşündüm. Düşündürmeye çalıştıkları hariç. En sonunda okumayı ve hayal etmeyi ve beklentilerimi ve uydurup inandıklarımı ve değiştirmeye çalıştığım her şeyi bıraktım. Yaşadım. Şimdi aldım cevabımı. Ve iyi oldum. İyi bir insan olmadım. Ama iyi oldum.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

then dreams are the same.

saatler çok hızlı geçiyordu, dün ne yaptığımı hatırlamakta zorlanırdım, hangi aydı acabadan çok hızlı bir şekilde "o hangi yazdı ya" ya geldik. şimdi yılların ismini vermeyi bıraktım, zamansızlığa doğru koşuyorum. bir kaç günün ard arda aynı olmasından rahatsız olduğum zamanlar seneler içerisinde yaşanan boktanlıkların çok hızlı geçmesine sevinerek stabil halimi bütün dünyanın yanmasından bağımsız olarak korumaya çalıştığım zamanlara evrildi. hissizlik, gamsızlık, anlamsızlık, heycansızlık adını koyabiliriz farklı farklı. çok arabesk sound edecek ama bizi hayat bu hale getirdi diyebilir miyiz? her yaşananın bir öncekinin aynı olması sorunsalı, ben dışında yaşanan hayatlarında aşırı aynılığı bizleri bir şey yaşamanın herhangi bir manası olmadığına getirmedi mi? içimizdeki ölü ruhlarla küçük zevkler alma çabalarımızla günleri, yılları değil de artık hayatları deviriyoruz. ve en güzel kısmı sikimizde bile değil. diyebilir miyiz? ben diyorum. bunu kötü ve dark bir şey olduğun...
başka sebepler var. başka sebeplerim var biliyorum. ilk akla gelen sebep değil bu katlanışlarım. ve kaçışlarım. ve farkındayım herkes farkında bütün dünya ve o da farkında. olmayacak. olmuyor da zaten. 

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ--- Irvin D. Yalom

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ ÖLÜM: "İnsan büyük bir boşluktan, ciddi bir hastalıktan, yeni doğmuş gibi, derisini dökmüş bir şekilde, daha duyarlı ve kötücül neşe için daha duyarlı bir damak zevkiyle, bütün iyi şeyler için daha duyarlı bir dille, daha büyük bir keyifle, tehlikeli bir masumiyetle, daha çocuksu bir şekilde, ama daha önce hiç olmadığı kadar kurnaz bir şekilde çıkar. " Nietzche "Ölümün sunduğu karanlık arka plan, hayatın yumuşak renklerini bütün saflığıyla öne çıkarır." Santaya Sorumluluğun üstlenilmesi kişinin nihai kurtarıcıya olan inancından vazgeçmesiyle de sonuçlanmaktadır. ANLAMSIZLIK: "Şu anda yaptığım ve yarın yapacağım şeyden ne yarar gelecek? Benim bütün hayatımdan ne yarar gelecek? Başka şekilde ifade edecek olursam - Neden yaşamalıyım? Neden bir şey yapmalıyım. Yine başka bir ifade ile: Beni bekleyen kaçınılmaz ölümle tahrip olmayacak herhangi bir anlam var mı hayatta? Tolstoy Nevroz: Anlamını bulamamış olan ruhun acı çekme...