Konuşulmasın istiyorum. Hatta paylaşılmasın. O an paylaşılsın orada olanlarla. Sonrası unutulsun. Orada mı eğlendik? Orada kalsın. Delirdik mi bir gecelik. Yorumsuz kalsın. İrdelenmesin ve çözümlenmeye çalışmasın çünkü ben çok yoruldum. Anlam bulmaya çalışmak nedir ya! Ben kafama estiğini yaptığım zaman bunun bir anlamı bir ulvi amacı olabilir mi? Olmamalı. Laaaan. Kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Daha iyi insanlar olmaya belki. Ya da daha donanımlı. Ne demekse o. Daha dolu. Dopdolu. Yapalım bunu. Öğrenelim, eğitelim beyinlerimizi. Daha hızlı daha çabuk çalışsınlar. Sorun çözme odaklı olalım. Sorun çıktığında panikle çıldırmayalım. Evet bence de! Ama yaşarken. An'lar an'ları kovalarken durup düşünmeyelim. Her şey anlamlı olamaz. Biz anlamlı olamayız. Biz çok büyük yaşamlara, hayatı değiştirecek adımlara koşamayız. Biz biziz işte. Öylesine insan. Siz ben değilim sanıyorsunuz biliyorum. En büyük amacın ne desem dut gibi bakarsınız. Benim sarhoş gözlerim gibi. Bütün gün bok gibi telefonda oyun oynarsın, bütün sosyal alemlerde milyar fotoğraf paylaşırsın, yorum, like, follow.. Yap bunları. Banane amk. Ama sonra bana gelip: Senin için endişeleniyorum deme. Deme lan. Sen öyle kafanı sikiyorsun. Ben de böyle sikiyorum. Kendi kafamı. Bırak sikmek istiyorum sadece. Önemi yok. Berisi gerisi yok. Sadece bazen boş anlar istiyorum. Bomboş. Sabah kalktığımda silip attığım anılarım var. Olmamış gibi davrandığım. Yapmadım varsayıyorum bazı şeyleri. Ancak öyle anlamsızlaştırabilirim yaptığım saçmalıkları.
O soruların hepsini sordum ben daha önce. Neden. Nasıl. Sonra, Yapma! dedim bin defa. Sonra düzelmeliyim ben! dedim bir süre. Sonra da siktiret!! dedim. Bunları zaman zaman baştan alıp, sorup cevap verip siktirediyorum. Çok alıştığım için bunu artık çok kısa bir sürede yani gözümü açıp yataktan çıkana kadar bitiriyorum. Çünkü anlıyorum. Çoğu şeyin sebebi yok. İlerisini düşündüğün zaman göremiyorsun. Asla göremiyorsun. Asla plan, hayal bilmem ne giremezsin. Neyin ne olacağı, yarın ne hissedeceğin, kimin aslında kim çıkacağı bilemeyeceğin şeyler. Kabul et. Bilemezsin. E o zaman şimdi ben oturup düşüneyim mi? Ne yaptığımı ya da yapacağımı. Yoksa sadece yaşarken keyfini mi çıkartayım. Hazır yaşayabiliyorken. Hazır kendimi kapana sıkışmış bir şekilde bulmamışken. Hazır ellerim ayaklarım varken ve kafam az da olsa çalışıyorken. Hazır kendi kafamı kendim sikiyorken başkalarının sikmesine izin vermiyorken. O yüzden işte böyle oluyorum. Bana sorularla geldikleri zaman deliriyorum. Bana yapma dedikleri zaman deliriyorum. İrdeledikleri zaman da öyle. Beni benden iyi tanıdığını düşünen insanlar konuştukça kafalarına matkapla delik açıp oraya anlatmak istiyorum. Ya da siktir git demek istiyorum ama ben iyiyim ya diyemiyorum. Yok hayır ben aslında yalnızca kendimi kafama takıyorum bir tek buna yerim var demek istiyorum. Yok diyemiyorum.
Evet boktan anlara düştüğüm oldu. Çok boktan. Sabah gözümü açtığımda hayır hayır gerçek değildi demek istediğim. Ve hiçbir zaman da keşke yapmasaydım demediğim. Yapmasaydım yerine yapacağım şey de çünkü dünyaya katkısı olacak bir şey olmayacaktı. İnsanlığa büyük bir iyilik yapmayacaktım. En azından bunu biliyorum. En azından ama..
Bir gün gelecek benim de kayıp gecelerim olmayacak. Kafamı unutana kadar içmek istemediğim zaman gelecek. Muhtemelen gelecek. Belki gelecek bilmiyorum. Gelene kadar ki ben bundan ibaret. Yani böyle dağınık, karışık. Odam gibi. Dolabım gibi. Saçlarım gibi falan.
O soruların hepsini sordum ben daha önce. Neden. Nasıl. Sonra, Yapma! dedim bin defa. Sonra düzelmeliyim ben! dedim bir süre. Sonra da siktiret!! dedim. Bunları zaman zaman baştan alıp, sorup cevap verip siktirediyorum. Çok alıştığım için bunu artık çok kısa bir sürede yani gözümü açıp yataktan çıkana kadar bitiriyorum. Çünkü anlıyorum. Çoğu şeyin sebebi yok. İlerisini düşündüğün zaman göremiyorsun. Asla göremiyorsun. Asla plan, hayal bilmem ne giremezsin. Neyin ne olacağı, yarın ne hissedeceğin, kimin aslında kim çıkacağı bilemeyeceğin şeyler. Kabul et. Bilemezsin. E o zaman şimdi ben oturup düşüneyim mi? Ne yaptığımı ya da yapacağımı. Yoksa sadece yaşarken keyfini mi çıkartayım. Hazır yaşayabiliyorken. Hazır kendimi kapana sıkışmış bir şekilde bulmamışken. Hazır ellerim ayaklarım varken ve kafam az da olsa çalışıyorken. Hazır kendi kafamı kendim sikiyorken başkalarının sikmesine izin vermiyorken. O yüzden işte böyle oluyorum. Bana sorularla geldikleri zaman deliriyorum. Bana yapma dedikleri zaman deliriyorum. İrdeledikleri zaman da öyle. Beni benden iyi tanıdığını düşünen insanlar konuştukça kafalarına matkapla delik açıp oraya anlatmak istiyorum. Ya da siktir git demek istiyorum ama ben iyiyim ya diyemiyorum. Yok hayır ben aslında yalnızca kendimi kafama takıyorum bir tek buna yerim var demek istiyorum. Yok diyemiyorum.
Evet boktan anlara düştüğüm oldu. Çok boktan. Sabah gözümü açtığımda hayır hayır gerçek değildi demek istediğim. Ve hiçbir zaman da keşke yapmasaydım demediğim. Yapmasaydım yerine yapacağım şey de çünkü dünyaya katkısı olacak bir şey olmayacaktı. İnsanlığa büyük bir iyilik yapmayacaktım. En azından bunu biliyorum. En azından ama..
Bir gün gelecek benim de kayıp gecelerim olmayacak. Kafamı unutana kadar içmek istemediğim zaman gelecek. Muhtemelen gelecek. Belki gelecek bilmiyorum. Gelene kadar ki ben bundan ibaret. Yani böyle dağınık, karışık. Odam gibi. Dolabım gibi. Saçlarım gibi falan.
Yorumlar
Yorum Gönder