İnsanların yavaş yavaş delirdiklerini anlamam bundan uzun bir zaman öncesine dayanır. Mesela herkes "artık hiçbir şeye şaşırmıyorum" demeye başladı. Bunun sebebi ne yazık ki her şeyin stabil, dengeli, kararlı, düz, sağlam olması değil. Çok değişken olması. Şaşırma kısmını kaybettiğimiz an aslında çok şeyi yitirdik.
Artık hepimizde, herkeste bir tahammülsüzlük var. Bu hat safhalarda. Bir bozukluk gördüğümüz ilk anda oradan kaçma, uzaklaşma gerekirse yok olma ya da yok sayma isteğimiz var. Kimsenin durup, düşünüp düzeltmeye takati kalmamış. Her şeyi hemen yapmak istiyoruz. Hemen geçmek istiyoruz. Çabuk çabuk zaman kalmıyor gibi. Sen geç sıradaki. Hayatımızın en önemli günü gelecek, günler geçmek bilmiyor. Geriliyoruz, sinirleniyoruz, lanet insanlar haline geliyoruz etrafımıza verdiğimiz rahatsızlık bile umurumuzda değil. Etrafımız demişken.. Etrafını düşünen pek kalmadı bile artık. Bir durum hakkında bir fikrimiz oluyor peşinden ölümüne gidiyoruz. Koşuyoruz. Atlıyoruz ve arkamıza bile bakmıyoruz. Süreci o kadar hızlı ve o kadar düşüncesiz geçiriyoruz ki bu biraz da olsa düşünen insanlara haksızlık oluyor. Biraz durabiliriz aslında. Biraz sakin olabiliriz. Her hissimizi coşkuyla yaşama isteği belki en doğalı ama doğallıktan çıkacak o uç kısımlara ulaştığımız an durmalıyız. Belki başka bir yolu daha vardır? Başka bir sebebi olabilir tüm bu olanların. Bir çözümü vardır ya da aslında ortada hiç bir şey yokken ciddiye almışızdır olanları. Hiçbir şey yokken sinirlenmişizdir. Beynimizde büyüttüğümüz kocaman olan her şey için bir dakika düşünsek belki onları küçültüp bir nokta haline getirip daha sonra yok edebiliriz. Hayır ama. Karar vermeliyiz. Dayanmamalıyız.
Bir tek hissettiklerimizden oluşan varlıklar değiliz biz. Geçmişi olan, yani doğal olarak yaşananların geçmişe dayanan bazı sebepleri olabilecek insanlarız. Geleceğimiz var, yani yapacaklarımızın, alacağımız kararların bunu etkileyeceğini göze almak zorunda olan insanlarız. Mantığımız da var. Olması gereken fakat çoğu konuda yok saydığımız.. Devreye soksak bazı durumlarda belki çok basit bir şekilde çözebilmemizi sağlayacak. Bilgilerimiz, tecrübelerimiz, gördüklerimiz var. Bazı durumlara dayanak olabilecek.. Hislerimiz genellikle yanlış. Genellikle ama. Sinirlendiğimiz zaman söylediklerimiz yanlış oluyor. Mutlu olduğumuzda hep böyle kalacak sanıp kendimizi bir uçurumun başına götürüyoruz. Geriliyoruz zaman zaman ve bir saniye bile olsa kendimizi sakinleştirebilmek adına bir adımımız olmuyor. Tam aksine gidiyoruz. Bir de nefret var. En karanlık hissimiz. Aşık olduğumuzda bile nefretten daha kolay atlatabiliriz.. Belki daha uzun süreler kendimize terapi uygularız. Belki en başında yakalasak nefreti durdurabiliriz. Hiç böyle kaygılarımız olmadığı için biz ne yapıyoruz? Boş veriyoruz. Çünkü biz biraz delirdik.
Çünkü etrafımızdaki her şey çok hızlı değişiyor. Ayak uydurması çok güç. Farklı fikirler bizi rahatsız ediyor. Her zaman rahatımızı bozmayacak insanların arasında olmaya çalışıyoruz. Çatışmak yorucu oluyor. Düzeltmek yoluna koymak yorucu oluyor. Kaçmak gitmek ise en kolay. Eskiden elimizde olmayan imkanlar şuan akıyor önümüze. Alışıyor, idare ediyor gibiyiz. Bir şeyler gidiyor ve ben bunu görebiliyorum. Akıl sağlığı. Ve huzur. Huzursuzluk, güvenememe, kuşku duyma, inanmama ve hatta paranoyalar içimizde bizi kemiriyor. Yaşadıklarımız, gördüklerimiz bunları destekliyor. Sabit durmaya ve bir yerlerde devreleri attırmamaya olan çabamız yüksek. Fakat bazı zamanlar geliyor ki aklını kaçırmak anlık ise yaşanabiliyor. Bunun için kullandığımız cümleler. "en sonunda patladı" "zaten sinirleri bozuktu" "iki dakkaya düzelir" Aslında o delirdi işte. O an delirdi. Anlıktı ama delirdi. Normal de değil yaptığı, yaptıkları, söyledikleri hele ki o an hissettiği o içinden taşan duygular hiç normal değil.
Duruma bakıyorsun senin baktığın gözle, baktığın tarafta hiç bir anormallik yok. Yaşayana bakıyorsun cinnet geçiriyor. Bu durumla karşılaştığında anlamsız gözlerle bakman gerekirken. Şaşıramıyorsun ve kendince bu cümleleri tekrar ediyorsun.. Şaşırmayı kaybettiğimiz an önemliydi. Artık şaşırmadığımız ve sakin kaldığımız olayları düşündükçe ben korkmaya başladım. Bir anda hayatımızdan insanları silmeye başladığımızda, artık ne kadar az değer verdiğimizi gördüğümüzde ben korkmaya başladım. Özgürlük hissine sahip olma çabasında yaktığımız yıktığımız her şey için korkmaya başladım. Bu kadar önemsiz görmek her şeyi ve herkesi insanları yalnızlığa sürükler biliyorum. Yalnızlık da deliliğe. Güvensizlik de aynı şekilde. Her şeyden ve herkesten vazgeçebilecek gibi yaşamalısın. Evet. Ama vazgeçmek için gereken unsurları tamamlamadığın zaman. Bir hiç uğruna vazgeçmek aptallıktan başka bir şey değil. Mantığın olmadan hislerinin seni ele geçirmesi. Herkes hissettiği gibi yaşasın derler ya.. Yaşasın ama delirmesin. Deli bir insanın hissettiği gibi yaşaması demek, rahatsızlık demek. Ben bu rahatsızlığı bir kez daha yaşadım. Yaşamak istemem.
Tabi bütün bunlar kime göre neye göre. dimi?!
Herkes haklı. Ve kimse üzgün değil.
Artık hepimizde, herkeste bir tahammülsüzlük var. Bu hat safhalarda. Bir bozukluk gördüğümüz ilk anda oradan kaçma, uzaklaşma gerekirse yok olma ya da yok sayma isteğimiz var. Kimsenin durup, düşünüp düzeltmeye takati kalmamış. Her şeyi hemen yapmak istiyoruz. Hemen geçmek istiyoruz. Çabuk çabuk zaman kalmıyor gibi. Sen geç sıradaki. Hayatımızın en önemli günü gelecek, günler geçmek bilmiyor. Geriliyoruz, sinirleniyoruz, lanet insanlar haline geliyoruz etrafımıza verdiğimiz rahatsızlık bile umurumuzda değil. Etrafımız demişken.. Etrafını düşünen pek kalmadı bile artık. Bir durum hakkında bir fikrimiz oluyor peşinden ölümüne gidiyoruz. Koşuyoruz. Atlıyoruz ve arkamıza bile bakmıyoruz. Süreci o kadar hızlı ve o kadar düşüncesiz geçiriyoruz ki bu biraz da olsa düşünen insanlara haksızlık oluyor. Biraz durabiliriz aslında. Biraz sakin olabiliriz. Her hissimizi coşkuyla yaşama isteği belki en doğalı ama doğallıktan çıkacak o uç kısımlara ulaştığımız an durmalıyız. Belki başka bir yolu daha vardır? Başka bir sebebi olabilir tüm bu olanların. Bir çözümü vardır ya da aslında ortada hiç bir şey yokken ciddiye almışızdır olanları. Hiçbir şey yokken sinirlenmişizdir. Beynimizde büyüttüğümüz kocaman olan her şey için bir dakika düşünsek belki onları küçültüp bir nokta haline getirip daha sonra yok edebiliriz. Hayır ama. Karar vermeliyiz. Dayanmamalıyız.
Bir tek hissettiklerimizden oluşan varlıklar değiliz biz. Geçmişi olan, yani doğal olarak yaşananların geçmişe dayanan bazı sebepleri olabilecek insanlarız. Geleceğimiz var, yani yapacaklarımızın, alacağımız kararların bunu etkileyeceğini göze almak zorunda olan insanlarız. Mantığımız da var. Olması gereken fakat çoğu konuda yok saydığımız.. Devreye soksak bazı durumlarda belki çok basit bir şekilde çözebilmemizi sağlayacak. Bilgilerimiz, tecrübelerimiz, gördüklerimiz var. Bazı durumlara dayanak olabilecek.. Hislerimiz genellikle yanlış. Genellikle ama. Sinirlendiğimiz zaman söylediklerimiz yanlış oluyor. Mutlu olduğumuzda hep böyle kalacak sanıp kendimizi bir uçurumun başına götürüyoruz. Geriliyoruz zaman zaman ve bir saniye bile olsa kendimizi sakinleştirebilmek adına bir adımımız olmuyor. Tam aksine gidiyoruz. Bir de nefret var. En karanlık hissimiz. Aşık olduğumuzda bile nefretten daha kolay atlatabiliriz.. Belki daha uzun süreler kendimize terapi uygularız. Belki en başında yakalasak nefreti durdurabiliriz. Hiç böyle kaygılarımız olmadığı için biz ne yapıyoruz? Boş veriyoruz. Çünkü biz biraz delirdik.
Çünkü etrafımızdaki her şey çok hızlı değişiyor. Ayak uydurması çok güç. Farklı fikirler bizi rahatsız ediyor. Her zaman rahatımızı bozmayacak insanların arasında olmaya çalışıyoruz. Çatışmak yorucu oluyor. Düzeltmek yoluna koymak yorucu oluyor. Kaçmak gitmek ise en kolay. Eskiden elimizde olmayan imkanlar şuan akıyor önümüze. Alışıyor, idare ediyor gibiyiz. Bir şeyler gidiyor ve ben bunu görebiliyorum. Akıl sağlığı. Ve huzur. Huzursuzluk, güvenememe, kuşku duyma, inanmama ve hatta paranoyalar içimizde bizi kemiriyor. Yaşadıklarımız, gördüklerimiz bunları destekliyor. Sabit durmaya ve bir yerlerde devreleri attırmamaya olan çabamız yüksek. Fakat bazı zamanlar geliyor ki aklını kaçırmak anlık ise yaşanabiliyor. Bunun için kullandığımız cümleler. "en sonunda patladı" "zaten sinirleri bozuktu" "iki dakkaya düzelir" Aslında o delirdi işte. O an delirdi. Anlıktı ama delirdi. Normal de değil yaptığı, yaptıkları, söyledikleri hele ki o an hissettiği o içinden taşan duygular hiç normal değil.
Duruma bakıyorsun senin baktığın gözle, baktığın tarafta hiç bir anormallik yok. Yaşayana bakıyorsun cinnet geçiriyor. Bu durumla karşılaştığında anlamsız gözlerle bakman gerekirken. Şaşıramıyorsun ve kendince bu cümleleri tekrar ediyorsun.. Şaşırmayı kaybettiğimiz an önemliydi. Artık şaşırmadığımız ve sakin kaldığımız olayları düşündükçe ben korkmaya başladım. Bir anda hayatımızdan insanları silmeye başladığımızda, artık ne kadar az değer verdiğimizi gördüğümüzde ben korkmaya başladım. Özgürlük hissine sahip olma çabasında yaktığımız yıktığımız her şey için korkmaya başladım. Bu kadar önemsiz görmek her şeyi ve herkesi insanları yalnızlığa sürükler biliyorum. Yalnızlık da deliliğe. Güvensizlik de aynı şekilde. Her şeyden ve herkesten vazgeçebilecek gibi yaşamalısın. Evet. Ama vazgeçmek için gereken unsurları tamamlamadığın zaman. Bir hiç uğruna vazgeçmek aptallıktan başka bir şey değil. Mantığın olmadan hislerinin seni ele geçirmesi. Herkes hissettiği gibi yaşasın derler ya.. Yaşasın ama delirmesin. Deli bir insanın hissettiği gibi yaşaması demek, rahatsızlık demek. Ben bu rahatsızlığı bir kez daha yaşadım. Yaşamak istemem.
Tabi bütün bunlar kime göre neye göre. dimi?!
Herkes haklı. Ve kimse üzgün değil.
Yorumlar
Yorum Gönder