Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Lucia/Silence yazdırıyor.

Basit şarkı. Çok bir olayı yok. Aslında benim için var. Şöyle düşündüm şarkı yapsam ben böyle yapabilirdim. Bir de bir kez daha başıma gelmişti bu Aimee Mann/It's Not şarkısı ile. Ben bu şarkıyı beynimin içerisinde yıllardır duyuyorum demiştim. Şarkı o kadar eski değildi. Bu da değil. Ben bu şarkıyı ezbere biliyordum mesela. İnandırıcı değil biliyorum. Bence de değil.

En büyük zevk bu şarkı. En güzel his. Ben yapmadım ama ben buldum. Benim karşıma çıktı ya. Benim oldu şimdi bu şarkı mesela, diğer bir çok şarkımın arasına girdi. Başkalarının bana verdikleri şarkılar gibi değil. Onlar üvey evlat muamelesi görüyorlar bende. Bazı çok nadir insanların verdikleri hariç tabii ki. Onları da yastığımın altında tutarım. Zarar görmesinler, kaybolmasınlar, unutulmasınlar ve değerleri bilinsin diye. Her neyse. Birilerine tavsiye ediyorsam üvey evlatlarımı o birilerini de çok önemsemem mesela. Mesele benim olanları! paylaşmak. Bunları dinletmek. Çünkü biliyorum ya içten içe.. Eğer beğenmezlerse kırılırım. Çünkü benim onlar. Benden bir parça gibi. Sanki saçımı beğenmemiş gibi. Hakaret gibi adeta. Gıcık olurum soğurum bile o insandan.

Bu durum, bir derdini anlatırsın gibi.. Onu da anlatmazsın ya herkese. Herkesle paylaşamazsın içinden "gerçekten" geçenleri. Anlatırken de yüzünü izlersin. Aldığı hale bakarsın. Nasıl dinlediğine bakarsın. Heee, eee, aaa deyişine bakarsın. Şarkıyı da aynen öyle işte. Nasıl dinlediği önemlidir. Anında feed-back istersin. Vermezse, gelmezse kötü. Gelirse, sevdiyse ve de farkını anladıysa o zevk tarif edilemez olur.

Yine de sonuca baktığımızda ben her şeyi buna endekslemiş bir hayatta yaşasam da yanılma payı çok yüksek. Her şey şarkılar diyorum. Sonra öyle bir şey görüyorsun ki hiçbir şey olmuş şarkılar. Anlamını yitirmelerine o kadar üzülüyorum ki. Aynı şarkıyı sevebiliyor olmak çok önemli olmalı. Değil mi? Biliyorum aslında değil. Sadece zor bulunuyor. Nadir görülüyor fakat anlamsız. Tesadüfler gibi. Anlam yüklüyorsun ya bir ton!! Anlamını yitirdiklerinde kendi kendine "ama.. ama.." diyorsun. Sonunu bile getiremediğin açıklamalara dalıyorsun. Bakıyorsun sonuç ortada. Bir şeyi ittirerek yapıyorsan, zorlayarak, çabalayarak sonuç alamadığın zaman doğal olarak ufak çapta bir yıkım yaşıyorsun. Çabuk geçen şeklinden. Benim şarkılara güvenim yine de sonsuz. Durduramıyorum bu alışkanlığı. Artık kullanmadığım bir tanıma yöntemi belki bu. Evet artık kullanmıyorum. Tanıma yöntemlerini kullanmıyorum. Bu yazıdan muhtemelen başka bir yazıya geçeceğim. Çünkü sonuç ortada insanları tanıma yöntemi diye bir şey yok aslında. İnsanın insanı tanımaya çalışması diye bir şey yok. Tanıyorsun aslında. Görüyorsun biliyorsun. Şunu yapıyorsun. Görmedim, duymadım, bilmiyorum. Çünkü canın öyle yapmak istiyor.

Aslında bu şarkıyla alakalı yazmak istediklerim çok fazla. Fakat yeterince kötü hissetmiyorum o sebeple yeterince hissiyatım yazıya dökülemiyor. Belki gecenin ilerleyen saatlerinde kurup kurup kafamda bitişlere, olmayan şeylere, karşındaki insanın susmasına, bırakmış tembel ruh halime odaklanıp geri dönebilirim. Şimdilik bu şarkıyı sadece çarpıntı yaptığı için dinliyorum. Bir de beni anladığı için.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

gaslightingin türkçesi adam sikmektir.

manipülatif insanlar hakkında konuşacağım. tamamen klinik vakalara olan ilgimden yazılmış bir yazıdır. hiç yaşamadım zira manipülasyonu 50 km öteden anlayıp kaçıyorum.  şimdi çok önemli bir bilgi vericem bunu yazın bir yere; manipüle edilmeye çalıştığımı nasıl anlıyorum, şöyle: normalde doğru olduğunu bildiğin ve her zaman yaptığım herhangi bir şey var (33 sene içerisinde herhangi bir zamandayız), görüştüğüm ve görüşmemde sorun olmayan herhangi biri var, gittiğim ve gitmekte sorun görmediğim herhangi bir yer var, bir müzik var dinlediğim, bir giysi var giydiğim, bir inanç var inandığım herhangi bir şey olabilir ve: birisi bana gelip diyor ki  "yapma bunu, çünkü ben istemiyorum"  "çünkü ben üzülüyorum" "çünkü bana göre yanlış ve bu sebepten yapmamalısın" "sadece beni üzdüğü için bu yanlıştır" vb. welcome to the manipülasyonun anası world.  akıl sağlığınızın yerinde olduğuna güveniyorsanız. ne yapıyorduysanız o insandan önce lütfen yapmaya devam ed

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o insan kişisi iyi bir anne ya da k

the only horrible thing in the world is gerçekten ennui.

boredom is a sign of satisfied ignorance, blunted apprehension, crass sympathies, dull understanding, feeble powers of attention, and irreclaimable weakness of character. james bridie boredom is certainly not an evil to be taken lightly: it will ultimately etch lines of true despair onto a face. It makes beings with as little love for each other as humans nonetheless seek each other with such intensity, and in this way becomes the source of sociability.” schopenhauer the only horrible thing in the world is ennui, Dorian. That is the one sin for which there is no forgiveness. oscar wilde - the picture of dorian gray. hepinize katılıyorum, tüm kötülüklerin anası alkol değil can sıkıntısıdır. ben.