Zorla anlam yüklemeye çalışıyoruz. Bir cümleye, bir ama fazla değil. Bir bakışa ya da bir insana. Bir ufacık şey yaşanıyor hayatımızda, ufacık olduğunu göremiyoruz. Etrafta başka bir şey olmamasından dolayı onu her şey sanıyoruz. Aslında bu bende kısa bir süreliğine oluyor hemen sebebini düşünüp düzeltiyorum yanlışlığımı. Yine de kendime kızmadan edemiyorum. Sonra.. İnsanlara bakıyorum sonra büyüttüklerine, sordukları sorulara. Aslında cevaplarını bildikleri soruları inatla sormaya ve cevabı farklı almak için gösterdikleri çabaya. Bakıyorum. işte..
Elinde gerçekler var. Değiştirilemez.. Söylersin "yok ya öyle değildir" derler. Sen bilirsin ama onlar seni inandırmaya çalışır. Genellikle boktan bir durumda karşındakilerin tesellisidir. Zorlarım ben böyle durumlarda. "Gerçeği ben biliyorum ama siz de söyleyin istiyorum" Söylemezler.. Sonra bakarsın gerçekten inanıyorlar. Her şeyin altından bir iyilik bulup, konuyu konuya bağlayıp, ufak tefek şeyleri içerisinden seçip bunları güzel gösterebiliyorlar. Genellikle "kız arkadaş grupları" bunu yapıyor birbirine. Sormadan yapamıyorum, neden gerçekleri sürekli saklıyorsunuz birbirinizden. Bunu da biliyorsun.. Çünkü gerçek kabul etmesi zor oluyor bazen. Yalan daha tatlı. İnanılabilir değil benim için. Hiçbir zaman değil. Bundandır herhalde "akıl almak" gibi bir alışkanlık edinemedim. Kimseye soramıyorum. Çok kötümser görünüyorum her konuda. Aslında kötümser dedikleri "gerçekçi" olmak. Ben kendimi öyle görüyorum. Sonunda da hatta başında da, ortasında da.. her zaman dediklerim oluyor. Ben dediğim için olmuyor. Sadece karışık sandığımız çoğu şey aslında çok basit. Karıştıran biziz. Sizsiniz. İnsanlar birbirlerine dürüst davransın diye yırtınıyorum sonra bakıyorum "iyi niyet" adı altında en yakınların sana yalan söylüyor. Bunun daha iyi bir şey olduğunu düşünüyorlar ve buna tüm kalpleriyle inanıyorlar. Durumu anlatırken ben, o durumu bambaşka bir şey haline getiriyorlar. Sonra bir bakmışım aslında durumu düşünmeyi bırakıp yine karşımdaki insanların tavırlarına kafa yormaya başlamışım. Bazen değil.. çoğu zaman topluca kafayı yemiş olduklarını düşünüyorum. Ve bunu sesli söylüyorum. Dayanamayarak. Tutamayarak kendimi.. Çünkü hiç düşünmediklerini sana düşündürüyorlar. Bu iyi bir şey gibi görünse bile aslında değil. Mantığı kaybettiğin her an yanlış benim için. Mantık basit çünkü. Hisler karmaşık. Davranışlar basit.. Çözülmesi kolay altındaki hisleri ise skeyim bana ne. Tesadüfleri de öyle.. Yarım yamalak, olmamış insanları da öyle. Aslında neden hissettiğini çok iyi bildiğin bir yere varmayacak, sonradan eklenmiş, yok olmak üzere olan yanıltıcı hisleri de.. Ne yapmaya çalıştığını anlayamadığın daha kendine bile dürüst olamayan, korkak insanları da.. Söylediklerine cevap vermediğin zaman, ya da her "tabi, evet, haklısın" dediğin zaman haklı, doğru olduklarını sananları da.. Sürekli kendini anlatırken "lütfen bir dakika susup düşünür müsün?" demek istediğim insanları da..
Nereden nereye. Genel olarak sorun dürüstlükte. Hayır da bana ne. Dürüstlükten bana ne ki. Ben dürüstüm? Kendime en azından. Her zaman. Başkalarını dinleyip, neden böyle diyorlar, neden inanıyorlar aslında var olmayan şeylere, neden yoktan var ediyorlar hiç ortada olmayan bir şeyi, neden ortada hiç bir şey yokken ve yapılması gereken şeyler aslında çok basitken işin içerisine duygusallık, fazladan iyi niyet, ya da fazladan kötü niyet katıyorlar. Neden her şeyi bu kadar karmaşık hale getiriyorlar. Hayat aslında kolay olabilecekken neden zorlaştırmaya çalışıyorlar. İnsan ilişkileri belirli seviyelerde güzelken bunu neden farklı yerlere götürme çabası? Neden iki kişi birbirini anlayamıyorsa zamanla anlayabileceklerine inanıyor? Neden birini sevmiyorsan bunun için verdiğin sebeplerin karşı tarafı tatmin etmesi gerekiyor. Neden ben insanlara dürüst olduğum zaman kötü biri gibi hissetmek zorundayım. Bu hislerin karmaşık olabileceği, bazı şeylerin yüzeyde görünen değil de aslında altında yatan şeyler olabileceği. Benim bunu anlamak için aramak, zorlamak, ittirmek, beklemek, yorulmak zorunda olmam. Değilim.
İnsanlar kamuya açık oynasa mesela. Kötü olduğun bir şey varsa bundan bahsedebilirsin. Biz biliyoruz mükemmel olmadığını.. Senin bundan bahsetmiyor olman en azından beni kandırmıyor. Bazı yargılarını direk olarak söylediğinde kimse sana neden söylüyorsun demeyecek ki.
Ben kritik bir durumla karşılaştığım zaman fikir alabilmek istiyorum. Ama o kadar sıkıldım ki kırmamak, üzmemek için bin bir şekle girip konuşamayanlardan. "ya öyle değildir.. yok canım ya.. yok yok.. sen yanlış düşünüyorsun.." fikir istiyorum bu durumda dürüst olmanı istiyorum. Acımasızca, delice dürüst olmanı istiyorum. Ve inan gerçekten bunu istiyorum. zarf atmıyorum, beni tatmin etmeni istemiyorum, yalan söylemeni kıvırmanı istemiyorum. Gerçekleri istiyorum. Sadece gerçekleri.
Ben bunları alamıyorum hiçbir zaman. Herkes kopmuş gitmiş bir iyi niyet uğruna. Sabit gördükleri değişmez doğrularına baktığımda bile başım dönüyor. Öyle yanlış. Öyle değiştirilmiş. Garip ve saçma. Eksik.. İyi insan oluyorlar bu insanlar. İyilik acaip bir şey bence de.. İyiler mi tartışamam. Fakat bazı yanlışlara yol açıyorlar. İçerisinde mantık bulundurmayan, doğrudan çok uzak fikirler özellikle de durumun öneminin farkında değillerse dünyayı biraz daha yaşanması zor bir hale getirebiliyorlar. En azından benim gibi insanlar için. İletişime geçmeyi zorlaştırıyorlar.
Durum, yaşadığım hayat, başıma gelenler, aşk, üzüntü fln gibi şeylere odaklanmak isterken kendimi bunları sorgularken buluyorum. Sonra düşünüyorum aslında cevabı aradığım yer aynı yer. İnsanlar birbirlerine yalnızca dürüstlükte acımasız olabilseler. Yalnızca ne hissettikleri konusunda, gerçekten! ne düşündükleri, ne istedikleri konusunda acımasızca dürüst olsalar.. Düşünmesi bile çok harika.. Dünya gerçekten yaşanması çok kolay bir yer olurdu. Gerçekten hayalini kurduğum hayatta yalnızca bunları yaşayabileceğim bir hayat var. Biraz nezaketten yoksun olabilir. Biraz kırıcı olabilir. Fakat şöyle olur yaşanan her şey kısalır. Umut denen şey götünden atıp inandığın bir şey olmaktan çıkar. Gerçek olur. İnsan ilişkileri level atlar. Sık boğaz etmek terimi ortadan kalkar. Kimse kimseye "ama sen beni yanlış anladın" ya da "yanlış anlama ama.." demez. Bahaneler olmaz. Ne hayal kurdum. Süper olurdu ama hayal.
O sebeple.. ben beni öldürmeyecek ise ama gerçek manada kalbimin durmasından bahsediyorum, fiziksel olan hani.. Beni öldürmeyecek ise gerçekleri istiyorum. Her hali ile. Yani hadi veremiyorsun gerçekleri. Bari ben söylediğim zaman "hayır yaaa... çok abartıyorsun.." deme. Deme yani. Çünkü ben tutup "ben demiştim" de diyemiyorum. O hazzı yaşayacak kadar ergen olamıyorum ama yine de içimde patlıyor. Yani susmalıyım en güzeli. İstediklerimi vermeyecekleri şöyle bir kenara koymalı. Yolumu ona göre çizmeliyim. Kategorize ederken insanları daha keskin hayali çizgiler kullanmalıyım ki yalan dinlemeyim. Zorlama teselliler! Ki zaten teselli nedir biri açıklasın. Teselli gitsin görmek istemiyorum. Evet hiçbir şeye ihtiyacım yokmuş gibi görünüyor ama aslında var. Çok fazla şeye ihtiyacım var.
Kendi kendime sorup cevap vermekten çok sıkıldım mesela. Ben sorayım alacağım cevabı bilmeyeyim istiyorum. Değişik bir cevap gelsin istiyorum. Konuşalım da muhabbet olsun diye değil de gerçekten merak ettiğim için sormak istiyorum. Gitmek istediğinde "gitmek istiyorum" desinler istiyorum. Zor değil. Neden açmadın dediğimde "canım konuşmak istemedi" desin istiyorum. Basit şeyler. Ve evet ben basit istiyorum. Karmaşıklaştırmaya çalışanlardan zaten kaçıyorum da.. Hani daha çok kaçmak ister hale geldim. Korkuyorum. Zaten yıllarca süren çabalardan sonra biraz sosyal olabildim kaybetmek istemiyorum. Rahatsız olmadan, düşünmeden, fazla sorgulamadan, fazla yargılamadan, canım sıkılmadan, neden neden neden diye çıldırmadan insan içinde durmaya devam etmek istiyorum. Bu ara çok boş vakit sebepli düşünmeye fırsat buldum diye bu darlanmalar. Darlanmak da denemez. İstedim ya geçen gün, gece.. Bu istediklerimin olmasını çok istedim.
Sanırım ben yalnızca her şey çok basit olsun demeye çalıştım. Zaten basit. Benim için basit. Kolay hatta. O zaman ben basit ve kolay olan şeyleri bulandırmayın yok yere demeye çalıştım.
Geç oldu yat artık bence..
Elinde gerçekler var. Değiştirilemez.. Söylersin "yok ya öyle değildir" derler. Sen bilirsin ama onlar seni inandırmaya çalışır. Genellikle boktan bir durumda karşındakilerin tesellisidir. Zorlarım ben böyle durumlarda. "Gerçeği ben biliyorum ama siz de söyleyin istiyorum" Söylemezler.. Sonra bakarsın gerçekten inanıyorlar. Her şeyin altından bir iyilik bulup, konuyu konuya bağlayıp, ufak tefek şeyleri içerisinden seçip bunları güzel gösterebiliyorlar. Genellikle "kız arkadaş grupları" bunu yapıyor birbirine. Sormadan yapamıyorum, neden gerçekleri sürekli saklıyorsunuz birbirinizden. Bunu da biliyorsun.. Çünkü gerçek kabul etmesi zor oluyor bazen. Yalan daha tatlı. İnanılabilir değil benim için. Hiçbir zaman değil. Bundandır herhalde "akıl almak" gibi bir alışkanlık edinemedim. Kimseye soramıyorum. Çok kötümser görünüyorum her konuda. Aslında kötümser dedikleri "gerçekçi" olmak. Ben kendimi öyle görüyorum. Sonunda da hatta başında da, ortasında da.. her zaman dediklerim oluyor. Ben dediğim için olmuyor. Sadece karışık sandığımız çoğu şey aslında çok basit. Karıştıran biziz. Sizsiniz. İnsanlar birbirlerine dürüst davransın diye yırtınıyorum sonra bakıyorum "iyi niyet" adı altında en yakınların sana yalan söylüyor. Bunun daha iyi bir şey olduğunu düşünüyorlar ve buna tüm kalpleriyle inanıyorlar. Durumu anlatırken ben, o durumu bambaşka bir şey haline getiriyorlar. Sonra bir bakmışım aslında durumu düşünmeyi bırakıp yine karşımdaki insanların tavırlarına kafa yormaya başlamışım. Bazen değil.. çoğu zaman topluca kafayı yemiş olduklarını düşünüyorum. Ve bunu sesli söylüyorum. Dayanamayarak. Tutamayarak kendimi.. Çünkü hiç düşünmediklerini sana düşündürüyorlar. Bu iyi bir şey gibi görünse bile aslında değil. Mantığı kaybettiğin her an yanlış benim için. Mantık basit çünkü. Hisler karmaşık. Davranışlar basit.. Çözülmesi kolay altındaki hisleri ise skeyim bana ne. Tesadüfleri de öyle.. Yarım yamalak, olmamış insanları da öyle. Aslında neden hissettiğini çok iyi bildiğin bir yere varmayacak, sonradan eklenmiş, yok olmak üzere olan yanıltıcı hisleri de.. Ne yapmaya çalıştığını anlayamadığın daha kendine bile dürüst olamayan, korkak insanları da.. Söylediklerine cevap vermediğin zaman, ya da her "tabi, evet, haklısın" dediğin zaman haklı, doğru olduklarını sananları da.. Sürekli kendini anlatırken "lütfen bir dakika susup düşünür müsün?" demek istediğim insanları da..
Nereden nereye. Genel olarak sorun dürüstlükte. Hayır da bana ne. Dürüstlükten bana ne ki. Ben dürüstüm? Kendime en azından. Her zaman. Başkalarını dinleyip, neden böyle diyorlar, neden inanıyorlar aslında var olmayan şeylere, neden yoktan var ediyorlar hiç ortada olmayan bir şeyi, neden ortada hiç bir şey yokken ve yapılması gereken şeyler aslında çok basitken işin içerisine duygusallık, fazladan iyi niyet, ya da fazladan kötü niyet katıyorlar. Neden her şeyi bu kadar karmaşık hale getiriyorlar. Hayat aslında kolay olabilecekken neden zorlaştırmaya çalışıyorlar. İnsan ilişkileri belirli seviyelerde güzelken bunu neden farklı yerlere götürme çabası? Neden iki kişi birbirini anlayamıyorsa zamanla anlayabileceklerine inanıyor? Neden birini sevmiyorsan bunun için verdiğin sebeplerin karşı tarafı tatmin etmesi gerekiyor. Neden ben insanlara dürüst olduğum zaman kötü biri gibi hissetmek zorundayım. Bu hislerin karmaşık olabileceği, bazı şeylerin yüzeyde görünen değil de aslında altında yatan şeyler olabileceği. Benim bunu anlamak için aramak, zorlamak, ittirmek, beklemek, yorulmak zorunda olmam. Değilim.
İnsanlar kamuya açık oynasa mesela. Kötü olduğun bir şey varsa bundan bahsedebilirsin. Biz biliyoruz mükemmel olmadığını.. Senin bundan bahsetmiyor olman en azından beni kandırmıyor. Bazı yargılarını direk olarak söylediğinde kimse sana neden söylüyorsun demeyecek ki.
Ben kritik bir durumla karşılaştığım zaman fikir alabilmek istiyorum. Ama o kadar sıkıldım ki kırmamak, üzmemek için bin bir şekle girip konuşamayanlardan. "ya öyle değildir.. yok canım ya.. yok yok.. sen yanlış düşünüyorsun.." fikir istiyorum bu durumda dürüst olmanı istiyorum. Acımasızca, delice dürüst olmanı istiyorum. Ve inan gerçekten bunu istiyorum. zarf atmıyorum, beni tatmin etmeni istemiyorum, yalan söylemeni kıvırmanı istemiyorum. Gerçekleri istiyorum. Sadece gerçekleri.
Ben bunları alamıyorum hiçbir zaman. Herkes kopmuş gitmiş bir iyi niyet uğruna. Sabit gördükleri değişmez doğrularına baktığımda bile başım dönüyor. Öyle yanlış. Öyle değiştirilmiş. Garip ve saçma. Eksik.. İyi insan oluyorlar bu insanlar. İyilik acaip bir şey bence de.. İyiler mi tartışamam. Fakat bazı yanlışlara yol açıyorlar. İçerisinde mantık bulundurmayan, doğrudan çok uzak fikirler özellikle de durumun öneminin farkında değillerse dünyayı biraz daha yaşanması zor bir hale getirebiliyorlar. En azından benim gibi insanlar için. İletişime geçmeyi zorlaştırıyorlar.
Durum, yaşadığım hayat, başıma gelenler, aşk, üzüntü fln gibi şeylere odaklanmak isterken kendimi bunları sorgularken buluyorum. Sonra düşünüyorum aslında cevabı aradığım yer aynı yer. İnsanlar birbirlerine yalnızca dürüstlükte acımasız olabilseler. Yalnızca ne hissettikleri konusunda, gerçekten! ne düşündükleri, ne istedikleri konusunda acımasızca dürüst olsalar.. Düşünmesi bile çok harika.. Dünya gerçekten yaşanması çok kolay bir yer olurdu. Gerçekten hayalini kurduğum hayatta yalnızca bunları yaşayabileceğim bir hayat var. Biraz nezaketten yoksun olabilir. Biraz kırıcı olabilir. Fakat şöyle olur yaşanan her şey kısalır. Umut denen şey götünden atıp inandığın bir şey olmaktan çıkar. Gerçek olur. İnsan ilişkileri level atlar. Sık boğaz etmek terimi ortadan kalkar. Kimse kimseye "ama sen beni yanlış anladın" ya da "yanlış anlama ama.." demez. Bahaneler olmaz. Ne hayal kurdum. Süper olurdu ama hayal.
O sebeple.. ben beni öldürmeyecek ise ama gerçek manada kalbimin durmasından bahsediyorum, fiziksel olan hani.. Beni öldürmeyecek ise gerçekleri istiyorum. Her hali ile. Yani hadi veremiyorsun gerçekleri. Bari ben söylediğim zaman "hayır yaaa... çok abartıyorsun.." deme. Deme yani. Çünkü ben tutup "ben demiştim" de diyemiyorum. O hazzı yaşayacak kadar ergen olamıyorum ama yine de içimde patlıyor. Yani susmalıyım en güzeli. İstediklerimi vermeyecekleri şöyle bir kenara koymalı. Yolumu ona göre çizmeliyim. Kategorize ederken insanları daha keskin hayali çizgiler kullanmalıyım ki yalan dinlemeyim. Zorlama teselliler! Ki zaten teselli nedir biri açıklasın. Teselli gitsin görmek istemiyorum. Evet hiçbir şeye ihtiyacım yokmuş gibi görünüyor ama aslında var. Çok fazla şeye ihtiyacım var.
Kendi kendime sorup cevap vermekten çok sıkıldım mesela. Ben sorayım alacağım cevabı bilmeyeyim istiyorum. Değişik bir cevap gelsin istiyorum. Konuşalım da muhabbet olsun diye değil de gerçekten merak ettiğim için sormak istiyorum. Gitmek istediğinde "gitmek istiyorum" desinler istiyorum. Zor değil. Neden açmadın dediğimde "canım konuşmak istemedi" desin istiyorum. Basit şeyler. Ve evet ben basit istiyorum. Karmaşıklaştırmaya çalışanlardan zaten kaçıyorum da.. Hani daha çok kaçmak ister hale geldim. Korkuyorum. Zaten yıllarca süren çabalardan sonra biraz sosyal olabildim kaybetmek istemiyorum. Rahatsız olmadan, düşünmeden, fazla sorgulamadan, fazla yargılamadan, canım sıkılmadan, neden neden neden diye çıldırmadan insan içinde durmaya devam etmek istiyorum. Bu ara çok boş vakit sebepli düşünmeye fırsat buldum diye bu darlanmalar. Darlanmak da denemez. İstedim ya geçen gün, gece.. Bu istediklerimin olmasını çok istedim.
Sanırım ben yalnızca her şey çok basit olsun demeye çalıştım. Zaten basit. Benim için basit. Kolay hatta. O zaman ben basit ve kolay olan şeyleri bulandırmayın yok yere demeye çalıştım.
Geç oldu yat artık bence..
Yorumlar
Yorum Gönder