Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

öf 3

Aşırıya kaçan istekler. Kalp çarpıntısı yapıyor. Sakince söylendiği zaman anladığım şeyleri, yüksek sesle duymaktan hoşlanmıyorum. Bir şeyin mantıklı ya da doğru olduğunu anlıyor olmam da onu yapacağım anlamına gelmiyor. Bazı yanlışlar doğrulardan çok daha kolay. Kolay olanı seçmek bazen yapabileceğim bir şey. Dürüst olmamak en kötüsü. Bir tek onu yapamıyorum. Çünkü sonra unutuyorum ve eninde sonunda dürüst olmam gerekiyor. O durumda da basit olanı karmaşıklaştırmış oluyorum sadece. Sadece zor oluyor. Neden diye de sorabiliyorlar. Yalanın sebepleri belli aslında neden sorarlar ki. Korku, üşengeçlik, kolay yok. Yalan bu.
Söylemiyorum. Pek kullanmıyorum. Yalan daha zor geliyor, birincisi bulamıyorum, ikincisi unutuyorum, üçüncüsü belli ediyorum. Çok belli ediyorum. Denedim. Şunu kabul edebilirim güzel denemişim. Ama olmamış. Bazı konularda çok beceriksizim. İnsan ilişkileri konusunda onca düşünce, onca yargı, onca eleştiri, onca doğru ve yanlış tanımlarım var. Uzun ve çoğunlukla sıkıcı. Çoğunlukla genelleme yaparım ve olabilecek herkesi içine katarım. Yapıştırırım yanlışları alınlarında yazar, baktığımda görürüm, değiştirmem. Sonra kendime bakıyorum. O kadar mantık ne işe yarıyor diye.
İç huzuruma yarıyor. Yeterli mi. Bilmiyorum. Yeterli aslında. Kafam karışıyor.
Fazla yüklenmiş olabilirim kendime. Bazı doğrular için fazla siyah-beyaz demiş olabilirim. Griye inancım olmadığı için olabilir. Var sanırım gri. Bazı durumlar renksiz. Bazı durumlarda gerçekten kesin yargı diye bir şey yok. Yapamazsın, yanı duyguların ve mantığın ne yazık ki bir noktada birlikte çalışmak zorunda. Zorunda yani. Kendimi bunları ayırmaya programlamışım sanki mekanik gibi. Robot sandım sanırım kendimi. Olmadı. Bazı şeyleri yeniden inşa etmem gerekecek kendimle ilgili.
İlla ki bir kanıya bir yargıya varmam gerekiyor gibi hissediyorum. İlla ki bir çözümleme yapıp, özetleyip kendimi tanımam gerekiyor. Bu mümkün olmayabilir mi acaba.
Böyle bir şey hiç olmayabilir mi. İnsan kendini değiştiremiyor olabilir mi?
Eğitemiyor olabilir mi? Duygularını bastıramıyor olabilir mi? Ya da bunu yapıyorsa bu yanlış olabilir mi. Mesela yas tutmamak yanlış demişti profesör doktorum. Her şeyin arkasından yeterince yas tutmak gerekirmiş. İnsanın kendine zaman vermesi gerekirmiş. Ben hiçbir şeyin arkasından yas tutmadım. Bunun yanlış olduğunu düşündüm. Doktor söyledikten sonra da bunu sadece duydum. Ama hiç kale almadım. Hala almıyorum. Sadece bir süre bu mantığa uygun bazı değişimler yapabilirim.
Kendime biraz gıcık oldum bu sıra. Gıcık da olmadım ama yordum kendimi.
Bazı yanlışlarım çok sıkıcı geldi. Onların yanlış olduğunu düşünmediğim zamanlar çok daha fazla iyiydim. Değiştirmek istiyorum ama yapamıyorum da.. Beceremiyorum ilk defa. İçimde ayrı bir insan var sanki o koymuş bu kuralları ve onun koyduğu kuralları sevmesem bile uyguluyorum. Elimde değil.
Gerçi hep söylerdim, yalnızlık ve boşluk kombinasyonu inanılmaz bir iç çatışma getiriyor hayatıma. Seviyorum da. Kendimi zorlamayı bazı konularda. Yapamayacağımı düşündüğüm bir şeyi sırf meraktan yapıyorum. Şimdi de zorlayasım var, ne bağlıyor beni işte çatıştığım düşünceler.
Eskiden bu kadar kaçmazdım yanlış olanı yapmaktan. Çünkü yanlış olsa bile sonunda baktığımda pişmanlık hissetmezdim. Pişmanlık hissi gelişmemiş bende derdim hatta. Hiç yok geçmişe baktığımda. Yapmadığım şeylerden olan pişmanlığım var, biraz.
Şimdi yaptıklarımdan da var. Oluyor yani. Çok sinirleniyorum. Bozuk çıktım ben sanırım. Bir türlü rayına oturtamadım. İnsanları yargılamaya o kadar kaptırmışım ki belki bu sebepten, kendimi yargılamadım ne zamandır. Çok mantıklı ve stabil olduğumu düşünmüştüm en son. Hatta emin olmuştum. Şimdi kafam karıştı. Biraz karıştı aslında ama yine de çözmem gerekiyor. Boşvereyim desem, hiç yapmadım. Yapabilir miyim?
Ben tatile gitmeliyim bence. Kafayı boşaltmak diye bir şey var. Gerçekse eğer ben bunu yapmalıyım. Kafamı boşaltmalıyım. Zira düşünmem gerekenlerden çok uzak yerlerdeyim. En sonunda baktığımda ben bunları düşünürken kış gelecek. Ve ben pişmanlık hissetmeye başladıysam bunun en güzelini hissedeceğim. Gitmeliyim, bir süre. Uzaklaşıp. Uzaklaşınca kendini de alıyorsun falan diyorlar ama saçmalık. Değişiklik her zaman iyidir. En azından denize girsem mi girmesem mi diye düşünürüm bir süre. Bir süre kaç bira içtiğimi hesaplarım. Bir süre de eğlenip eğlenemediğimi sorgularım. Al sana kafa boşaltması.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

gaslightingin türkçesi adam sikmektir.

manipülatif insanlar hakkında konuşacağım. tamamen klinik vakalara olan ilgimden yazılmış bir yazıdır. hiç yaşamadım zira manipülasyonu 50 km öteden anlayıp kaçıyorum.  şimdi çok önemli bir bilgi vericem bunu yazın bir yere; manipüle edilmeye çalıştığımı nasıl anlıyorum, şöyle: normalde doğru olduğunu bildiğin ve her zaman yaptığım herhangi bir şey var (33 sene içerisinde herhangi bir zamandayız), görüştüğüm ve görüşmemde sorun olmayan herhangi biri var, gittiğim ve gitmekte sorun görmediğim herhangi bir yer var, bir müzik var dinlediğim, bir giysi var giydiğim, bir inanç var inandığım herhangi bir şey olabilir ve: birisi bana gelip diyor ki  "yapma bunu, çünkü ben istemiyorum"  "çünkü ben üzülüyorum" "çünkü bana göre yanlış ve bu sebepten yapmamalısın" "sadece beni üzdüğü için bu yanlıştır" vb. welcome to the manipülasyonun anası world.  akıl sağlığınızın yerinde olduğuna güveniyorsanız. ne yapıyorduysanız o insandan önce lütfen yapmaya devam ed

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o insan kişisi iyi bir anne ya da k

the only horrible thing in the world is gerçekten ennui.

boredom is a sign of satisfied ignorance, blunted apprehension, crass sympathies, dull understanding, feeble powers of attention, and irreclaimable weakness of character. james bridie boredom is certainly not an evil to be taken lightly: it will ultimately etch lines of true despair onto a face. It makes beings with as little love for each other as humans nonetheless seek each other with such intensity, and in this way becomes the source of sociability.” schopenhauer the only horrible thing in the world is ennui, Dorian. That is the one sin for which there is no forgiveness. oscar wilde - the picture of dorian gray. hepinize katılıyorum, tüm kötülüklerin anası alkol değil can sıkıntısıdır. ben.