Aşırıya kaçan istekler. Kalp çarpıntısı yapıyor. Sakince söylendiği zaman anladığım şeyleri, yüksek sesle duymaktan hoşlanmıyorum. Bir şeyin mantıklı ya da doğru olduğunu anlıyor olmam da onu yapacağım anlamına gelmiyor. Bazı yanlışlar doğrulardan çok daha kolay. Kolay olanı seçmek bazen yapabileceğim bir şey. Dürüst olmamak en kötüsü. Bir tek onu yapamıyorum. Çünkü sonra unutuyorum ve eninde sonunda dürüst olmam gerekiyor. O durumda da basit olanı karmaşıklaştırmış oluyorum sadece. Sadece zor oluyor. Neden diye de sorabiliyorlar. Yalanın sebepleri belli aslında neden sorarlar ki. Korku, üşengeçlik, kolay yok. Yalan bu.
Söylemiyorum. Pek kullanmıyorum. Yalan daha zor geliyor, birincisi bulamıyorum, ikincisi unutuyorum, üçüncüsü belli ediyorum. Çok belli ediyorum. Denedim. Şunu kabul edebilirim güzel denemişim. Ama olmamış. Bazı konularda çok beceriksizim. İnsan ilişkileri konusunda onca düşünce, onca yargı, onca eleştiri, onca doğru ve yanlış tanımlarım var. Uzun ve çoğunlukla sıkıcı. Çoğunlukla genelleme yaparım ve olabilecek herkesi içine katarım. Yapıştırırım yanlışları alınlarında yazar, baktığımda görürüm, değiştirmem. Sonra kendime bakıyorum. O kadar mantık ne işe yarıyor diye.
İç huzuruma yarıyor. Yeterli mi. Bilmiyorum. Yeterli aslında. Kafam karışıyor.
Fazla yüklenmiş olabilirim kendime. Bazı doğrular için fazla siyah-beyaz demiş olabilirim. Griye inancım olmadığı için olabilir. Var sanırım gri. Bazı durumlar renksiz. Bazı durumlarda gerçekten kesin yargı diye bir şey yok. Yapamazsın, yanı duyguların ve mantığın ne yazık ki bir noktada birlikte çalışmak zorunda. Zorunda yani. Kendimi bunları ayırmaya programlamışım sanki mekanik gibi. Robot sandım sanırım kendimi. Olmadı. Bazı şeyleri yeniden inşa etmem gerekecek kendimle ilgili.
İlla ki bir kanıya bir yargıya varmam gerekiyor gibi hissediyorum. İlla ki bir çözümleme yapıp, özetleyip kendimi tanımam gerekiyor. Bu mümkün olmayabilir mi acaba.
Böyle bir şey hiç olmayabilir mi. İnsan kendini değiştiremiyor olabilir mi?
Eğitemiyor olabilir mi? Duygularını bastıramıyor olabilir mi? Ya da bunu yapıyorsa bu yanlış olabilir mi. Mesela yas tutmamak yanlış demişti profesör doktorum. Her şeyin arkasından yeterince yas tutmak gerekirmiş. İnsanın kendine zaman vermesi gerekirmiş. Ben hiçbir şeyin arkasından yas tutmadım. Bunun yanlış olduğunu düşündüm. Doktor söyledikten sonra da bunu sadece duydum. Ama hiç kale almadım. Hala almıyorum. Sadece bir süre bu mantığa uygun bazı değişimler yapabilirim.
Kendime biraz gıcık oldum bu sıra. Gıcık da olmadım ama yordum kendimi.
Bazı yanlışlarım çok sıkıcı geldi. Onların yanlış olduğunu düşünmediğim zamanlar çok daha fazla iyiydim. Değiştirmek istiyorum ama yapamıyorum da.. Beceremiyorum ilk defa. İçimde ayrı bir insan var sanki o koymuş bu kuralları ve onun koyduğu kuralları sevmesem bile uyguluyorum. Elimde değil.
Gerçi hep söylerdim, yalnızlık ve boşluk kombinasyonu inanılmaz bir iç çatışma getiriyor hayatıma. Seviyorum da. Kendimi zorlamayı bazı konularda. Yapamayacağımı düşündüğüm bir şeyi sırf meraktan yapıyorum. Şimdi de zorlayasım var, ne bağlıyor beni işte çatıştığım düşünceler.
Eskiden bu kadar kaçmazdım yanlış olanı yapmaktan. Çünkü yanlış olsa bile sonunda baktığımda pişmanlık hissetmezdim. Pişmanlık hissi gelişmemiş bende derdim hatta. Hiç yok geçmişe baktığımda. Yapmadığım şeylerden olan pişmanlığım var, biraz.
Şimdi yaptıklarımdan da var. Oluyor yani. Çok sinirleniyorum. Bozuk çıktım ben sanırım. Bir türlü rayına oturtamadım. İnsanları yargılamaya o kadar kaptırmışım ki belki bu sebepten, kendimi yargılamadım ne zamandır. Çok mantıklı ve stabil olduğumu düşünmüştüm en son. Hatta emin olmuştum. Şimdi kafam karıştı. Biraz karıştı aslında ama yine de çözmem gerekiyor. Boşvereyim desem, hiç yapmadım. Yapabilir miyim?
Ben tatile gitmeliyim bence. Kafayı boşaltmak diye bir şey var. Gerçekse eğer ben bunu yapmalıyım. Kafamı boşaltmalıyım. Zira düşünmem gerekenlerden çok uzak yerlerdeyim. En sonunda baktığımda ben bunları düşünürken kış gelecek. Ve ben pişmanlık hissetmeye başladıysam bunun en güzelini hissedeceğim. Gitmeliyim, bir süre. Uzaklaşıp. Uzaklaşınca kendini de alıyorsun falan diyorlar ama saçmalık. Değişiklik her zaman iyidir. En azından denize girsem mi girmesem mi diye düşünürüm bir süre. Bir süre kaç bira içtiğimi hesaplarım. Bir süre de eğlenip eğlenemediğimi sorgularım. Al sana kafa boşaltması.
Söylemiyorum. Pek kullanmıyorum. Yalan daha zor geliyor, birincisi bulamıyorum, ikincisi unutuyorum, üçüncüsü belli ediyorum. Çok belli ediyorum. Denedim. Şunu kabul edebilirim güzel denemişim. Ama olmamış. Bazı konularda çok beceriksizim. İnsan ilişkileri konusunda onca düşünce, onca yargı, onca eleştiri, onca doğru ve yanlış tanımlarım var. Uzun ve çoğunlukla sıkıcı. Çoğunlukla genelleme yaparım ve olabilecek herkesi içine katarım. Yapıştırırım yanlışları alınlarında yazar, baktığımda görürüm, değiştirmem. Sonra kendime bakıyorum. O kadar mantık ne işe yarıyor diye.
İç huzuruma yarıyor. Yeterli mi. Bilmiyorum. Yeterli aslında. Kafam karışıyor.
Fazla yüklenmiş olabilirim kendime. Bazı doğrular için fazla siyah-beyaz demiş olabilirim. Griye inancım olmadığı için olabilir. Var sanırım gri. Bazı durumlar renksiz. Bazı durumlarda gerçekten kesin yargı diye bir şey yok. Yapamazsın, yanı duyguların ve mantığın ne yazık ki bir noktada birlikte çalışmak zorunda. Zorunda yani. Kendimi bunları ayırmaya programlamışım sanki mekanik gibi. Robot sandım sanırım kendimi. Olmadı. Bazı şeyleri yeniden inşa etmem gerekecek kendimle ilgili.
İlla ki bir kanıya bir yargıya varmam gerekiyor gibi hissediyorum. İlla ki bir çözümleme yapıp, özetleyip kendimi tanımam gerekiyor. Bu mümkün olmayabilir mi acaba.
Böyle bir şey hiç olmayabilir mi. İnsan kendini değiştiremiyor olabilir mi?
Eğitemiyor olabilir mi? Duygularını bastıramıyor olabilir mi? Ya da bunu yapıyorsa bu yanlış olabilir mi. Mesela yas tutmamak yanlış demişti profesör doktorum. Her şeyin arkasından yeterince yas tutmak gerekirmiş. İnsanın kendine zaman vermesi gerekirmiş. Ben hiçbir şeyin arkasından yas tutmadım. Bunun yanlış olduğunu düşündüm. Doktor söyledikten sonra da bunu sadece duydum. Ama hiç kale almadım. Hala almıyorum. Sadece bir süre bu mantığa uygun bazı değişimler yapabilirim.
Kendime biraz gıcık oldum bu sıra. Gıcık da olmadım ama yordum kendimi.
Bazı yanlışlarım çok sıkıcı geldi. Onların yanlış olduğunu düşünmediğim zamanlar çok daha fazla iyiydim. Değiştirmek istiyorum ama yapamıyorum da.. Beceremiyorum ilk defa. İçimde ayrı bir insan var sanki o koymuş bu kuralları ve onun koyduğu kuralları sevmesem bile uyguluyorum. Elimde değil.
Gerçi hep söylerdim, yalnızlık ve boşluk kombinasyonu inanılmaz bir iç çatışma getiriyor hayatıma. Seviyorum da. Kendimi zorlamayı bazı konularda. Yapamayacağımı düşündüğüm bir şeyi sırf meraktan yapıyorum. Şimdi de zorlayasım var, ne bağlıyor beni işte çatıştığım düşünceler.
Eskiden bu kadar kaçmazdım yanlış olanı yapmaktan. Çünkü yanlış olsa bile sonunda baktığımda pişmanlık hissetmezdim. Pişmanlık hissi gelişmemiş bende derdim hatta. Hiç yok geçmişe baktığımda. Yapmadığım şeylerden olan pişmanlığım var, biraz.
Şimdi yaptıklarımdan da var. Oluyor yani. Çok sinirleniyorum. Bozuk çıktım ben sanırım. Bir türlü rayına oturtamadım. İnsanları yargılamaya o kadar kaptırmışım ki belki bu sebepten, kendimi yargılamadım ne zamandır. Çok mantıklı ve stabil olduğumu düşünmüştüm en son. Hatta emin olmuştum. Şimdi kafam karıştı. Biraz karıştı aslında ama yine de çözmem gerekiyor. Boşvereyim desem, hiç yapmadım. Yapabilir miyim?
Ben tatile gitmeliyim bence. Kafayı boşaltmak diye bir şey var. Gerçekse eğer ben bunu yapmalıyım. Kafamı boşaltmalıyım. Zira düşünmem gerekenlerden çok uzak yerlerdeyim. En sonunda baktığımda ben bunları düşünürken kış gelecek. Ve ben pişmanlık hissetmeye başladıysam bunun en güzelini hissedeceğim. Gitmeliyim, bir süre. Uzaklaşıp. Uzaklaşınca kendini de alıyorsun falan diyorlar ama saçmalık. Değişiklik her zaman iyidir. En azından denize girsem mi girmesem mi diye düşünürüm bir süre. Bir süre kaç bira içtiğimi hesaplarım. Bir süre de eğlenip eğlenemediğimi sorgularım. Al sana kafa boşaltması.
Yorumlar
Yorum Gönder