İsmimizi, statümüzü, yaşımızı, ırkımızı tanışmanın ilk 10 dakikası içerisinde sormadığımız zaman, sormasak bile öğrenmek hevesini arkamızda bıraktığımız zaman gerçekten özgür insanlar olabileceğimiz gerçeği baya acı bir gerçek. Bilinmediği zaman ön yargıdan kurtuluyoruz bu bir gerçek. Ufacık bilgiler, kişiliğimizin bilmemkaç milyonda biri kadar ufacık. Fakat çok değerli. Çok garibiz biz insanlar.. Tutup karşındakine, karşındakinin görüşüne saygı duymaktan bahsediyoruz. Bir ufak bilgi ile sarsılacak saygımız ise yokmuş gibi davranıyoruz. Söyleyemediğimiz ve sadece söylemediğimiz için doğru olduğumuzu sandığımız hislerle, ön yargılarla doluyuz, taşıyoruz. Öyle olmadığımıza inandırmaya çalışmamız, öyle olmadığımıza inanmamız, o kadar net özgürlük kavramının ya da saygı çerçevesinin olacağına inanmamız da bir o kadar.. Garip.
sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza... küfürle giriş yaptım. çünkü öle.. büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler. sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar. biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor. anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o...
Yorumlar
Yorum Gönder