Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Başlangıç.1

Durduramıyorum. Düşünmeyi durduramıyorum. O kadar yoruyor ki beni gözümü açtığım andan kapatabilene kadar olana düşünceler. Eğitilebilir beyinler. Düşünceler sakinleştirilebilir. Fakat bazen, bazı şeyler hayatının tam ortasına gök taşı gibi düşüyor. Kocaman bir yarık. Geçmişi, bugüne kadar öğrendiklerini, doğru sandıklarını, yapabilirim sandıklarını hepsini bir saniye içerisinde yok ediyor. 
Öyle oldu. 

Başa aldım, hem de öyle bir başa almak ki bu doğduğum günden itibaren yeniden yazmak zorundayım şimdi. 
Her şeyi silmem gerekti. Çünkü hiçbiri benim değilmiş. Bana ait değillermiş. Düşüncelerim, doğru bellediklerim. Mükemmel sandıklarım ve kötü sandıklarım. 

İçimdeki boşluk tarif edilemez boyutta. Dolduracak bir tane şey bulamıyorum şuan çünkü yok. 

Bir kaza geçirmiş ve hafızamı kaybetmişim gibi hissediyorum.
Aslında olan şey, bir gece çok sinirlendim ve kendime, kişiliğime reset attım. 

Şimdi ise kafamdan yalnızca düşünceler geçiyor. Onları oturtabileceğim bir zemin bile yok. 

İçimdeki duygular var ve bazen isimlerini bile bilmiyorum. Ne olduklarını bile anlayamıyorum. Ne hissettiğini bilmemek, çözememek nedir? 

Kolaydı her şey. Bir süre önceye kadar. Ve onun o haline gelmesi için de yırtınmıştım.. 

Sanırım yeterli olmamış. Sanırım benim yaptıklarımın başlangıç yeri yanlış olduğundan nereye varsam aslında geri dönmek zorundaymışım. Döndüm. 

Her şeyin başındayım. Çözebilmek için düşünmem gerekiyor. Fakat yoruluyorum. Yoruldukça korkuyorum. Korktukça da bunun bu hale gelmesine sebep olan her şeye nefret duyuyorum. Sanırım ne olduğuna en çok emin olduğum his nefret. 

Nefret ediyor olmam ise en yanlışı. En başı her şeyin. Nefreti bıraktığım yerdeyken buraya gelmek. Koydu işte. 

Zemin yok. Zemini yaparsam belki gerisi gelir. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

then dreams are the same.

saatler çok hızlı geçiyordu, dün ne yaptığımı hatırlamakta zorlanırdım, hangi aydı acabadan çok hızlı bir şekilde "o hangi yazdı ya" ya geldik. şimdi yılların ismini vermeyi bıraktım, zamansızlığa doğru koşuyorum. bir kaç günün ard arda aynı olmasından rahatsız olduğum zamanlar seneler içerisinde yaşanan boktanlıkların çok hızlı geçmesine sevinerek stabil halimi bütün dünyanın yanmasından bağımsız olarak korumaya çalıştığım zamanlara evrildi. hissizlik, gamsızlık, anlamsızlık, heycansızlık adını koyabiliriz farklı farklı. çok arabesk sound edecek ama bizi hayat bu hale getirdi diyebilir miyiz? her yaşananın bir öncekinin aynı olması sorunsalı, ben dışında yaşanan hayatlarında aşırı aynılığı bizleri bir şey yaşamanın herhangi bir manası olmadığına getirmedi mi? içimizdeki ölü ruhlarla küçük zevkler alma çabalarımızla günleri, yılları değil de artık hayatları deviriyoruz. ve en güzel kısmı sikimizde bile değil. diyebilir miyiz? ben diyorum. bunu kötü ve dark bir şey olduğun...
başka sebepler var. başka sebeplerim var biliyorum. ilk akla gelen sebep değil bu katlanışlarım. ve kaçışlarım. ve farkındayım herkes farkında bütün dünya ve o da farkında. olmayacak. olmuyor da zaten. 

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ--- Irvin D. Yalom

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ ÖLÜM: "İnsan büyük bir boşluktan, ciddi bir hastalıktan, yeni doğmuş gibi, derisini dökmüş bir şekilde, daha duyarlı ve kötücül neşe için daha duyarlı bir damak zevkiyle, bütün iyi şeyler için daha duyarlı bir dille, daha büyük bir keyifle, tehlikeli bir masumiyetle, daha çocuksu bir şekilde, ama daha önce hiç olmadığı kadar kurnaz bir şekilde çıkar. " Nietzche "Ölümün sunduğu karanlık arka plan, hayatın yumuşak renklerini bütün saflığıyla öne çıkarır." Santaya Sorumluluğun üstlenilmesi kişinin nihai kurtarıcıya olan inancından vazgeçmesiyle de sonuçlanmaktadır. ANLAMSIZLIK: "Şu anda yaptığım ve yarın yapacağım şeyden ne yarar gelecek? Benim bütün hayatımdan ne yarar gelecek? Başka şekilde ifade edecek olursam - Neden yaşamalıyım? Neden bir şey yapmalıyım. Yine başka bir ifade ile: Beni bekleyen kaçınılmaz ölümle tahrip olmayacak herhangi bir anlam var mı hayatta? Tolstoy Nevroz: Anlamını bulamamış olan ruhun acı çekme...