Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Sevgi taşması hastalığı.

Dokunmak, görmek, hissetmek istediğim yegane şey. Bazen sanki yalnızca onu sevebilmek için yaşadığımı hissediyorum. Bana dokunacağı, yanımda olacağı anlar için yaşıyor gibi. Hayatımda yaşadığımı en çok hissedebildiğim anlar onlar çünkü. 

Onun yanımda olduğu, bana dokunduğu, bana baktığı, sıcaklığını hissettiğim anlar! Bütün hisler aynı anda nüfuz ediyor sanki onunlayken. Bütün güzel hisler.. Masumiyeti en güzel haliyle hissedebiliyorum ona baktığım zaman. Ve hep bakmak istiyorum bu yüzden.. Masumiyet dışında her türlü boktan şeyi gördüğüm sokaklardan evime gelip onunla zaman geçirdiğim zaman yüzümden düşmeyen gülümseme bunun yüzünden. Olduğum yere yığılıp kalmam bütün gerginliğimi aynı anda bırakıyor olmamdan. Kötü hisler sanki parmak uçlarımdan sihirli bir şekilde çıkıp gidiyor. Akıp gidiyor.. bütün beynime bırakılmış pislik düşünceler, aldatmalar, egoist ve bencil insanların berbat tavırları, pis ağız kokuları, tripler, ruh sağlığı bozuk kişilerin hiddeti ve nefreti, bütün gün tenimden içeri nüfuz etmesin diye savaştığım bütün iğrençlikler parmak uçlarımdan akıp gidiyor. Böylece hiçbirinin izi bile kalmıyor. Tek bir sevgi bitirebiliyor bunu işte. Başka hiçbir sevgi türü benim içimi bu kadar temiz bırakamadı. 

Sevginin yanında gelen o boktan sinir bozucu, ağır hisler yok. Sevebilmenin ve sevme kapasitemi görmenin verdiği hafiflik var. Her geçen gün daha çok severek bir sevgi patlaması yaşar mıyım diye düşünüyorum? O nasıl olur bilemem ama bazen bayılacak ya da ölecek gibi oluyorum sevgiden. 

Sadece onun gözlerinin içine baktığım zaman hissedebiliyorum hepsini. 
Sadece ona dokunduğum zaman.
O dünyadaki en özel şey. En önemli ve en güzel. En temiz. En masum. O dünyadaki bütün sevgilerin toplanıp beden bulmuş hali benim için..

Ondan sonra bana diyorlar ki "eninde sonunda birini seveceksin" 
E ben seviyorum zaten. Birini. Hem de en güzel birini.
Daha çok da sevebilirim. Daha fazlasını da sevebilirim. 
Benim 1 değil 1000 kediye yetecek sevgim var! 

Ulan ben de şu ailesinin bot aldığı çocuk gibi ağlayabilirim.. Anlayamazsınız diye. O derece bir aşk. O şekilde bir istek benimki de.. Ne yapayım.. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

then dreams are the same.

saatler çok hızlı geçiyordu, dün ne yaptığımı hatırlamakta zorlanırdım, hangi aydı acabadan çok hızlı bir şekilde "o hangi yazdı ya" ya geldik. şimdi yılların ismini vermeyi bıraktım, zamansızlığa doğru koşuyorum. bir kaç günün ard arda aynı olmasından rahatsız olduğum zamanlar seneler içerisinde yaşanan boktanlıkların çok hızlı geçmesine sevinerek stabil halimi bütün dünyanın yanmasından bağımsız olarak korumaya çalıştığım zamanlara evrildi. hissizlik, gamsızlık, anlamsızlık, heycansızlık adını koyabiliriz farklı farklı. çok arabesk sound edecek ama bizi hayat bu hale getirdi diyebilir miyiz? her yaşananın bir öncekinin aynı olması sorunsalı, ben dışında yaşanan hayatlarında aşırı aynılığı bizleri bir şey yaşamanın herhangi bir manası olmadığına getirmedi mi? içimizdeki ölü ruhlarla küçük zevkler alma çabalarımızla günleri, yılları değil de artık hayatları deviriyoruz. ve en güzel kısmı sikimizde bile değil. diyebilir miyiz? ben diyorum. bunu kötü ve dark bir şey olduğun...
başka sebepler var. başka sebeplerim var biliyorum. ilk akla gelen sebep değil bu katlanışlarım. ve kaçışlarım. ve farkındayım herkes farkında bütün dünya ve o da farkında. olmayacak. olmuyor da zaten. 

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ--- Irvin D. Yalom

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ ÖLÜM: "İnsan büyük bir boşluktan, ciddi bir hastalıktan, yeni doğmuş gibi, derisini dökmüş bir şekilde, daha duyarlı ve kötücül neşe için daha duyarlı bir damak zevkiyle, bütün iyi şeyler için daha duyarlı bir dille, daha büyük bir keyifle, tehlikeli bir masumiyetle, daha çocuksu bir şekilde, ama daha önce hiç olmadığı kadar kurnaz bir şekilde çıkar. " Nietzche "Ölümün sunduğu karanlık arka plan, hayatın yumuşak renklerini bütün saflığıyla öne çıkarır." Santaya Sorumluluğun üstlenilmesi kişinin nihai kurtarıcıya olan inancından vazgeçmesiyle de sonuçlanmaktadır. ANLAMSIZLIK: "Şu anda yaptığım ve yarın yapacağım şeyden ne yarar gelecek? Benim bütün hayatımdan ne yarar gelecek? Başka şekilde ifade edecek olursam - Neden yaşamalıyım? Neden bir şey yapmalıyım. Yine başka bir ifade ile: Beni bekleyen kaçınılmaz ölümle tahrip olmayacak herhangi bir anlam var mı hayatta? Tolstoy Nevroz: Anlamını bulamamış olan ruhun acı çekme...