Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Bazen hayat çok ağzına vurulası.

Hoşgeldiniz. Herkesin aldığı evi ödediği, aldığı arabadan bahsettiği, iki dakikada bir aslında densiz fakat duymaya alıştığımızdan hissizleştiğimiz sorular sorduğu, bencilliği ve gamsızlığıyla övündüğü sahte, boş, sıkıcı muhabbetlerin döndüğü dünyaya.

Uçak havalanır ve sorular gelir.. Nerede oturuyorsun? Kendi eviniz mi? Ne kadar? Araban var mı? Ne kadar? Para biriktirdin mi? Ne kadar? Sevgilin bizden mi? Değil mi, oh iyi. O ne kadar? 

Burcun ne? Sık rastlanan ve üzerine yüzde 90 en klişe lafların dönerek kapatıldığı 3 dakikalık bir konu açma sorusudur. Kullanılır fakat o kadardır.

Yarın nereye gidiyorsun? Nereden geldin? Şöyle uçtum, böyle uçtum.. Öf. Öf be. 

Verim alamıyoruz. Muhabbetten verim alamıyoruz. Muhabbet bence olmasa daha iyi. Aynı şeyleri tekrar, tekrar, tekrar duyarak nasıl toplumsal olarak hasta olduğumuzu düşünmekten başka bir şey yapamıyorum. Beynim yanıyor, yanık kokusu gelse de sussalar dedirtecek kadar. Susuyorum ben. Problem yok benden yana.

Tanımadığımız insanlardan bir şeyler öğrenebiliriz. Ben her gün tanımadığım bir insan görüp hali hazırda bildiklerimi pekiştiriyorum o ayrı. Fakat öğrenemezsin. Bizim buralarda öğrenemezsin. Çünkü yok. Komple yok. Hayatı sıkıcılıktan, ölümüne sıkıcılık arasında giden biri konuşmaya başladığında ben ellerimi izliyorum. Bir tane tokat atmamak için zor duran ellerimi. '' abla ne diyosun allasen yaa '' diyesim geliyor bana bütün mali durumunu açıklarken. Banane mnkoyim ya sormadım ki??? Sormadığım binlercesini daha ne diye anlatıyorsun? Sonra diyor ki '' ayyh benim hiç zamanam yoook '' bir sussan aslında baya bir zaman kalacak. Bir nefes alıp, nefes alırken yanlışlıkla beynine oksijen gitse ve düşünme yetini geri kazansan belki zamanın olacak. Susacaksın. Ve zaman sana gelecek.

- Bu ev bitsin ötekini alcam. Sen niye almıyorsun?
- Ne biliyim belki bu dünyada parayla yapılacak başka bir şey daha vardır. 
- Eei 

Ev alcak o. Yerleşecek. Köklerini salacak. Çocuklarını doğuracak, onlar da büyüyecek, okuyup adam olup ev alacaklar. Bu bir döngü. Tamamlamak çok önemli. 

Kaygılanmıyor mesela... Hayat geçip gidiyor ev ödeme ile - araba alma arasında. Çok şaşırıyorum, bütün istekleri bu 2 şey etrafında kurulu. Garipsiyorum, bir tek şey isteyebilmesine. Sınırı nereye koyduğuna bakınca şaşırıyorum. Bir hayatı değil de bin hayatı varmış gibi rahat takıldığında şaşırıyorum. Hiç zevk almayışını görünce şaşırdığım insanla dolu buralar. E ben de şaşırıyorum. Ben garip olmamak adına susuyorum ya, şaşırıyorum. 

Dünya bizdeki insanlarla dolu değil neyse ki... Var aslında. Hayalden, istekten bahseden, neler yapabileceğini gördüğünde heyecanlanan, sıkıcılıktan ve bir şey öğrenmemekten korkan. Konuşurken gerçekten hisleri olan, dinlerken ne konuşacağını düşünmeyen, gözünün içine bakan, bakabilen. Benim her gün tahammül etmek zorunda kaldığım insanımsı, beyinlerinde aynı setup kurulu, boş bakanlar değil bütün dünya. Neyseki değil. 

Şikayet çuvalları bir de. Oturduğu yerde baktığı, gördüğü kadarı hakkında söyleyecek milyon şey bulup ''kötü, kötü, ay nereye gidiyoruz, kötü, bok, bok, ne hale geldik, ayy...'' Diye ifade eder kendini boş bakan. Bir şey diyemezsin. 

Ben çok mu bir bokum? Değilim. Fakat keyfim var, hislerim var, mutsuz da olabiliyorum bazen, acı da çekebiliyorum ama en çok eğleniyorum. İnsanlarla. Sıkıcılıkla. Kötülüklerle. Zor olanla. Hayat süper falan değil biliyorum ben de. Hayat bokun boku. Ben de öyle bok suratlı olursam ne olur. O sevmediklerim gibi olurum. O boşa nefes aldıklarını düşündüklerim gibi, boş bakan, boş kafalar gibi olurum. Olamam. Ciddi olamam, gülerim. Mizah önemli. Gülmek önemli. Gülmeyi paylaşmak çok daha fazla önemli. Birlikte gülebildiğin insan ise en önemli. Kendi kendine de gülsün sorun değil. Gülsün de.. Hissetsin de.. Ruhu çekilmişlerden olmasın da.. Yeter. 

Yine ufak çapta bir beyinmcklaması yaşatıp bana bu yazıyı yazdıran arkadaşa teşekkür eder, sıkıcılığının daim olmasını dilerim. Salak ya. 

Nese bangladeşten selam. Ve bay. 











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

gaslightingin türkçesi adam sikmektir.

manipülatif insanlar hakkında konuşacağım. tamamen klinik vakalara olan ilgimden yazılmış bir yazıdır. hiç yaşamadım zira manipülasyonu 50 km öteden anlayıp kaçıyorum.  şimdi çok önemli bir bilgi vericem bunu yazın bir yere; manipüle edilmeye çalıştığımı nasıl anlıyorum, şöyle: normalde doğru olduğunu bildiğin ve her zaman yaptığım herhangi bir şey var (33 sene içerisinde herhangi bir zamandayız), görüştüğüm ve görüşmemde sorun olmayan herhangi biri var, gittiğim ve gitmekte sorun görmediğim herhangi bir yer var, bir müzik var dinlediğim, bir giysi var giydiğim, bir inanç var inandığım herhangi bir şey olabilir ve: birisi bana gelip diyor ki  "yapma bunu, çünkü ben istemiyorum"  "çünkü ben üzülüyorum" "çünkü bana göre yanlış ve bu sebepten yapmamalısın" "sadece beni üzdüğü için bu yanlıştır" vb. welcome to the manipülasyonun anası world.  akıl sağlığınızın yerinde olduğuna güveniyorsanız. ne yapıyorduysanız o insandan önce lütfen yapmaya devam ed

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o insan kişisi iyi bir anne ya da k

the only horrible thing in the world is gerçekten ennui.

boredom is a sign of satisfied ignorance, blunted apprehension, crass sympathies, dull understanding, feeble powers of attention, and irreclaimable weakness of character. james bridie boredom is certainly not an evil to be taken lightly: it will ultimately etch lines of true despair onto a face. It makes beings with as little love for each other as humans nonetheless seek each other with such intensity, and in this way becomes the source of sociability.” schopenhauer the only horrible thing in the world is ennui, Dorian. That is the one sin for which there is no forgiveness. oscar wilde - the picture of dorian gray. hepinize katılıyorum, tüm kötülüklerin anası alkol değil can sıkıntısıdır. ben.