Aşk yazasım geliyor. Aşk'a inanmıyorum diye de başlayasım var. Fakat o cümleden de tiksiniyorum. Yine de şöyle diyeyim Aşk ne mnyakoyim. Neyine inanmıyorum.. Buna inanmıyorum. Çünkü başka bir şey. Bir "üzüntü" gibi değil. Üzülmek nasıldır? Herkes aynı üzülür. Surat asar, ağlar bilmemne. Söyler üzüldüğünü ya da söylemez ama hissedilen bambaşka cümlelerle ifade edilmez. Aynıdır. Aşk da bir duygu durumu değil midir? Herkes farklı bir şey diyor. Kafam karışıyor. Hiç daha önce aşık mıyım? değil miyim? aşık olmayım. aşk bitti. falan gibi cümleler kullanmadım, sorular soramadım da kendime. Çünkü hiç o kadar irdeleyecek kadar aklım yerinde olmadı, heyecanlı olduğum zamanlara isim koymaya çalışacak kadar da durup düşünemedim. Ben genelde heyecan olmadığı zaman böyle düşüncelere kapılıyorum. Yine kapıldım. Cevaplar aradım bir iki kez. Şimdi yazarak bulasım geldi. Ne değildir aşk?
Mesela, aşığım diyor sonra gidiyor başkasının koynuna giriyor. Aşk varsa mesela bence bu olmasın. Gitsin yani. Bu ne lan. Tek biri değil midir? Heh. Evet. Bir kişiye olunabilsin. Aynı anda bütün dünyanın güzellikleri kalbe sokulmaya çalışılmasın. Sonra görmek istemen lazım o insancığı. Görmek istemek yetmemeli. Gördüğünde de yanından gitmek istememek lazım. İstiyorsan bence bu aşk olmamalı. Köpeğe kediye hissettiğin şey aşk olmamalı. Ben hep aşık olduğumu söylüyorum çünkü tanımı yok aşkın bende. Salak bir şey, söylemesi zevkli bir de çok fazla duyguyu ifade ediyor benim için. En çok da sürekli sarılma hissi. Bu bana bir tek kedimle olduğundan ona aşık olduğumu söylüyorum. Söylerim ne olacak zaten.. Tutku söz konusu olmalı. Tutku nedir? Burada detaylı açıklamayacağım fakat bir takım şeyleri sürekli istemek manasında tutku. Dokunmak, koklamak, sarılmak vb. Bunlarda yoksa aşk olamaz. Olmamalı.
Yoğun hisler deniyor. Yoğun dediği bazen ben güldüğüm zaman kahkaha sanki içeriden bir yerlerden geliyor gibi oluyor. O işte mesela yoğun bir hissediş. Sanki birisi gerçekten iç organlarını gıdıklıyor gibi. Bunun gibi bir hissediş, bunun gibi bir irkilme olmuyorsa da aşk olmamalı.
O zaman bir çok şey değil aşk. Hatta genel olarak böyle bir şey yok. Şöyle var. Geçen arkadaşımla konuştuk. Ve her şey bir anda açıklığa kavuştu. Neler olmadığına emin olduğum aşkın ne olduğunu buldum. Çok salak bir şeymiş. Çok kısa süreli. Çok heyecanlı. Çok fiziksel.
"Aşk" dedim ben, o dedi ki. "Hee o ilk başlarda olan şey"
Doğru lan dedim. Diyebildim. İlk başlarda olan şey aşk işte. Herkes herkese aşık oluyor o zaman. Hemen oluyor. Hemen bitiyor. O yıllarca süren şeyi daha önce açıklamıştım sanırım. Yıllarca süren o sürekli yanımda olsun, evimde olsun, evcil olsun, hep bana baksın, hep benim olsun hep hep hep olsun hissiyatı ne yazık ki "bağımlılık" bunu ben söylemedim. Bunu prof. doktor söyledi. Bağımlılık bir gerçek ne yazık ki. İnsan bağımlılığı. Aşk maşk demeyin kafanızı kırasım geliyor. Aşkla çok ilgim alakam yok. Çok da sallamam. Çok olmasın bile hatta komple gidebilir bence içerisinde az ya da çok acı/işkence barındıran her şey yok olmalı. Ama yine de bir saygınlığı olsun ya, ortak paydada bulaşalım biraz.
Gittiğinde yoksunluğunu hissettiğin şey bağımlılıktır.
Vazgeçemem dediğin insana bağımlısındır. Aşık değil.
Aşk değil.
Aşk sadece ilk başlarda olan şey. O kadar. Çok sevdim bu tanımı. Çok benimsedim. Ergenler ne kadar da haklıymış. Sürkeli aşığım diye dolaşıyorlar ya, her hafta başkasına doğalmış yani. Doğal olan oymuş yani. Doğal olmayan -ki her şekliyle bence insanoğlunun en büyük hatası- yüz yıllarca süren aşklar(!) Yalan olabilir ancak bu. Ya da bir çeşit hastalık.
Neyse işte. İlk başlarda olan şey zevkli. Herkese olmayabilir. Herkes ile olmayabilir. Olduğu zaman keyif verir. Aşk hakkında da yazı yazmış oldum. İçeriğinde olan çok var fakat direk kendisi hakkında konuşmaktan hep çekindim. Çok bilmediğimden ve hep başka şeyler düşündüğümden herhalde.. Şimdi yazdım.
Eminim. Düzeltmem yok.
Publish.
Yorumlar
Yorum Gönder