Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Sen inan.

Kendine inan! Şimdi hep böyle bir laf dönüyor etrafımda. İnan da inan. Kendine. İnan. Ya bence bana başkası inansın çünkü onu yanıltmam. Yüzde yüz dürüst olurum. Sorumluluğunu almak isterse canım. Fakat ben kendime inanmıyorum ya. Ben kendimi çok kandırıyorum. Off hem de nassı. Bir sabah uyanıyorum böyle prensesler gibi. Nasıl net duygular. Tertemiz. İsmi var mesela her şeyin. İçimde bir huzur cart curt.. Sonra başka bir gün kalkıyorum kurduğum hayatı da, hisleri de, hayali de, adamı da ne bok varsa işte elimde atıyorum çöpe. Hiç sanki daha önce onları yaşayan, gözlerinde ışıltı, güven, istek heyecanla yaşayan ben değilmişim gibi. 
Birini çok seviyorum mesela, ta ki sevmeyene kadar. 
Çok üzülücem bu defa diyorum. Tamam diyorum. Yıkılcam falan. Yok. Siliyorum insanları. Sanki bu kadar kolay olması için bir taraflarımı eksiltmişim gibi hissetsem bile, siliyorum. Haklı olduğuma inanıyorum. Kendime inandığım konu bu. Belki. Bilmem onu da bilemem yani.. Bana göre yanlışı görünce düzeltmek değil de bir daha yapmasın diye komple kaldırmak makbul. Dikiş nakış değil ki bu. Hayatım. 
Yalancı hislerle kendimi kandırıyorum. Bazen bir şey çok umrumda sanıyorum. Nası önemsiyorum falan uyuyorum, uyandığım zaman geçiyor. Ciddiye alamıyorum ki kendimi. Hisler yalan. Ne desem yalan. Kendine inan! Nasıl yapayım? Ben bildiğin dengesiz denen şeyin sözlük anlamıyım. Neyse ki sadece bittiği zaman geri dönüşüm yok. En azından ona eminim. 
"Öldü mü Dua?" Diyorum. "Evet" diyorum. "Hadi gidelim." Diyoruz. Elele.. 

Öldü evet. Bu aralarda ölmez sandığım birileri daha öldü. Haklıyım. Yanlış var. Baya yanlışlar var. Bozulmuş. Off nası da kokmuş. Göresim gelmemiş. Ben de napayım ama yalnızlık bana da koyuyor! Görmemeye çalıştığım oluyor. Yine de sağ olsunlar kör göze parmak.. 

Öldü. Biz de gittik. Hisler de gitti. Puf diye yok oldu. Gamsız mıyım? Asla. Not even a little. 
Not now. Not yet. 

Korkuyorum. Yalan söylemekten. Doğruyu söylemekten de. Benim bir günlük doğrularım ağzımdan kaçıp yalan olacak diye. Susalım. Hadi. 

Uyuyalım, hadi. Yarın 300 küsür kişiye iyi günler, afiyet olsun, which one?, iyi akşamlar ve daha bilimum gerzek, gereksiz şey söyleyeceğim. Gülümseyerek. Gülümserim. Hem de gerçekten..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o...

then dreams are the same.

saatler çok hızlı geçiyordu, dün ne yaptığımı hatırlamakta zorlanırdım, hangi aydı acabadan çok hızlı bir şekilde "o hangi yazdı ya" ya geldik. şimdi yılların ismini vermeyi bıraktım, zamansızlığa doğru koşuyorum. bir kaç günün ard arda aynı olmasından rahatsız olduğum zamanlar seneler içerisinde yaşanan boktanlıkların çok hızlı geçmesine sevinerek stabil halimi bütün dünyanın yanmasından bağımsız olarak korumaya çalıştığım zamanlara evrildi. hissizlik, gamsızlık, anlamsızlık, heycansızlık adını koyabiliriz farklı farklı. çok arabesk sound edecek ama bizi hayat bu hale getirdi diyebilir miyiz? her yaşananın bir öncekinin aynı olması sorunsalı, ben dışında yaşanan hayatlarında aşırı aynılığı bizleri bir şey yaşamanın herhangi bir manası olmadığına getirmedi mi? içimizdeki ölü ruhlarla küçük zevkler alma çabalarımızla günleri, yılları değil de artık hayatları deviriyoruz. ve en güzel kısmı sikimizde bile değil. diyebilir miyiz? ben diyorum. bunu kötü ve dark bir şey olduğun...

İçsel Çatışmalarım - Karen Horney

GİRİŞ "Çatışma birbiriyle çelişen bir dizi nevrotik eğilim arasındaydı ve bu çelişki en başta kişinin diğerleriyle ilişkisini etkilese de, zamanla kendisiyle olan ilişkisini de içine alıyor ve onun çelişkili özellikler ve değerler taşımasına neden oluyordu." "Temel işlevi içsel kuşkuları yatıştırmak olan mesnetsiz bir haklılık duygusu, parçalanmış bir insanı saf irade gücüyle bir arada tutan katı bir özdenetim ve tüm değerleri küçümserken ideatkkere ilişkin çatışmaları ortadan kaldıran sinizm" NEVROTİK ÇATIŞMALARIN YAKICILIĞI "Çatışmalar çoğunlukla fikirler, inançlar ve değer yargılarıyla ilişkili olduğundan onların farkına varmak için önce kişinin kendi değer sistemini geliştirmiş olması gerekir. Başkalarından devraldığımız ve özümsemediğimiz fikirler çatışmaya yol açacak ya da seçim yaparken kişiye rehberlik edecek bir güce sahip değildir. Yeni etkilere maruz kalındığında bu tür fikirlerin yerini kolayca diğerleri alacaktır." "Harry Emerso...