Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Sanırım gidiyorum.

Yine halet-i ruhiye'm ayaklandı. Bir oraya, bir buraya gezerken ayaklarını yere vurarak, sesinden kaçıyorum. Bir an bitti sandım hava kararırken. Bu son gidişi sandım düşüncelerimin, beni terk ettikleri an. Bir sürelik terkedişlerden değildir belki bir daha hiç dönmezler, kaybolurlar sandım. 

Sonra kalabalık geldi, gürültü. Karanlık gitti ve rahatsız edici ışığıyla gözüme, beynime tekrar girdiler. Düşüncelerim. 

Sonra okumaya başladım eski bile olsa yazılanlardan, bana huzur veren karanlık anlardan, anlarımızdan. Okudukça sustu kalabalık. Bir zamanlar kurulmuş hayallerin yerini yeller almış. Ben yine de mutluyum, önceden olabildiğim insanı düşündüğüm zaman. Başarabildiğim birliktelikleri, sevebildiklerimi düşündüğüm zaman mutluyum. 

Bu içi sevgisizlikten ve nefretten kavrulan kadından, üstüne öfke katılmış yalnızlıktan sıyrılıp o anları yaşamaya gidebiliyorum. 

Eski fakat ben okuyorum. Görebiliyorum, o kadar canlı ve renkli. 

Tanımadığım sokaklarda dolaşırken hissettiğim özgürlüğü hatırlıyorum. Elimde son damlası kalmış onu da vermemek için çırpındığım özgürlüğün ayaklarımı yerden kesen bitmek bilmez, her şeyi yapabilirim hissini hatırlıyorum. Ruhumun serbest dolaştığı zamanlarımı, ellerimi, tenimi, saçımın kokusuyla bile mutlu olabildiğim günlerimi hatırlıyorum. 

Kaosun ortasında çırpınırken, eskilerde nefes alıyorum. 

Çok sevebiliyorum fakat aynı zamanda nefretimi susturamıyorum. Şiddetle büyüyen öfkeme karşı koyamıyor, sakinliğime tutunuyorum. Sürekli devam eden savaşın içerisinde yoruluyorum. Bir tokatla kendime geliyorum. 

Sistemin içerisindeyim. Çıkamıyorum. Sahiplenemiyorum. Sevemiyorum. Yeterince var olamıyorum. Sorguluyorum ve sonunda ben de her normal insan gibi sanırım aklımı kaçırıyorum... 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o...

then dreams are the same.

saatler çok hızlı geçiyordu, dün ne yaptığımı hatırlamakta zorlanırdım, hangi aydı acabadan çok hızlı bir şekilde "o hangi yazdı ya" ya geldik. şimdi yılların ismini vermeyi bıraktım, zamansızlığa doğru koşuyorum. bir kaç günün ard arda aynı olmasından rahatsız olduğum zamanlar seneler içerisinde yaşanan boktanlıkların çok hızlı geçmesine sevinerek stabil halimi bütün dünyanın yanmasından bağımsız olarak korumaya çalıştığım zamanlara evrildi. hissizlik, gamsızlık, anlamsızlık, heycansızlık adını koyabiliriz farklı farklı. çok arabesk sound edecek ama bizi hayat bu hale getirdi diyebilir miyiz? her yaşananın bir öncekinin aynı olması sorunsalı, ben dışında yaşanan hayatlarında aşırı aynılığı bizleri bir şey yaşamanın herhangi bir manası olmadığına getirmedi mi? içimizdeki ölü ruhlarla küçük zevkler alma çabalarımızla günleri, yılları değil de artık hayatları deviriyoruz. ve en güzel kısmı sikimizde bile değil. diyebilir miyiz? ben diyorum. bunu kötü ve dark bir şey olduğun...

İçsel Çatışmalarım - Karen Horney

GİRİŞ "Çatışma birbiriyle çelişen bir dizi nevrotik eğilim arasındaydı ve bu çelişki en başta kişinin diğerleriyle ilişkisini etkilese de, zamanla kendisiyle olan ilişkisini de içine alıyor ve onun çelişkili özellikler ve değerler taşımasına neden oluyordu." "Temel işlevi içsel kuşkuları yatıştırmak olan mesnetsiz bir haklılık duygusu, parçalanmış bir insanı saf irade gücüyle bir arada tutan katı bir özdenetim ve tüm değerleri küçümserken ideatkkere ilişkin çatışmaları ortadan kaldıran sinizm" NEVROTİK ÇATIŞMALARIN YAKICILIĞI "Çatışmalar çoğunlukla fikirler, inançlar ve değer yargılarıyla ilişkili olduğundan onların farkına varmak için önce kişinin kendi değer sistemini geliştirmiş olması gerekir. Başkalarından devraldığımız ve özümsemediğimiz fikirler çatışmaya yol açacak ya da seçim yaparken kişiye rehberlik edecek bir güce sahip değildir. Yeni etkilere maruz kalındığında bu tür fikirlerin yerini kolayca diğerleri alacaktır." "Harry Emerso...