Hi little kitty.
huzuru bulabilmek önemli olan. nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsa o kodumun huzuru. varlığı yokluğu günde bir milyon kez yer değiştiren hayalet huzur.
bir anda yakaladığımı sanıyorken kendimi arkasında nefes nefese koşarken buluyorum. gel geleceksen. ya da siktir git rüyalarımdan.
zor olan değil hiçbir zaman istediğim. asla olamayacak şeyler istediğimi sanmamın sebebi hiç ben olmadım. anlıyorum artık, şuan geri çeviremezsiniz. istediklerim güzel ve normal.
bir taro ile elde ettiğimi istedim hep. o kadarcık.
bir müzik bir müzik daha. üstüne karanlık. üstüne dürtülmemek. üstüne kaygısızlık.
yalnızlıkta bulabildiğim huzuru kaçırmadan yanımda duranlar. yanında durduklarım. ah ne az.
ne çok konuşuyorsunuz çünkü o yüzden. bazen cümleleri nasıl anladığımı düşünüyorum. çünkü anlıyorum ve anlama çabasında değilken.
bazen kafamın çok dolu olduğunu hissediyorum bazen de bomboş.
bomboş olan haline hasta olduğumu söylememe gerek yok.. adeta bir idiot oluyorum ve o inan ki en güzel kafam. demek ben mutluyum o anda.
geliyor aslında huzur. ayaklandı da görebiliyorum da. oluyor da.
korkular da gitmeli. korkular benim yaşanmaz halim.
bu halimle ben de yaşanmaz oluyorum farkındayım. pek fazla şey gizli çünkü. açıkça söylenecekler söylendi gibi görünse bile. her şey ortada bir halim varsa bile. o içimdekilerin orospu çocukluğundan kaynaklanıyor.
gülüp kaçışıyorlar tam çıkmaları gereken anda.
münasebetsiz çocuklar gibi. en olmadık zamanda çıkmak üzere saklanıyorlar. siktirin gidin bence. hiç de aramayacağım sizi.
belki ölürler beklerken.
mesela bugün kaygılarım var fakat biraz. konuşulacak çünkü. bir dolu insan olacak ve konuşacaklar. hiçbir söylediklerini önemsemediklerim ve tek istediğim ben yokmuşum gibi davranmaları. fakat nefretimi sevimlilikle kapatıyorum görmesinler diye. gördükleri zaman, göründüğüm zaman suratlarındaki ifade üzüyor beni. üzüyor onların gerçeklerle yüzleşmeleri.
önemsemediğimi söylesem bile üzülüyorum ben. bu saçma vicdan gereksiz merhamet öldürecek beni bir gün.
söyleyemediklerimle doluyum.
gülümseyeceğim yine her birinize. çok eğleneceğim yine içimden gelecek. yine ben ben olamayacağım çoğu zaman.
yalanlar havada uçuşacak, hepsi karşılıklı.
odama girip kapımı kapatıncaya kadar olacağım insan kaygısı bu. bir gün düşecek olan maskenin ağırlığı olsa gerek.
bir gün içimden geleni söyleyip insanlıktan kaçarak uzaklaşmak isteğinin baskısı.
fiziksel ve ruhsal maskeler yaratıyorum gitmeden önce. ikisi de ben değil. ikisi de benim içimden gelenler.
ah gidiyorum yine işte... tam olarak olmak istediğim yer var olmadığından pek de acıtmıyor aslında.
bir gün o huzura ulaştığım zaman belki daha zor olacak kopmak.
yorulacağım yine... ve yoran şeyler farklı oluyor bazı bünyeleri.
Sızlayan ayak tabanların değil mesela. Ya da morarmış bacakların değil. Yoran iki üç -olmasa da olur- insanın terslenmesi değil. Bir gün gece 01 ayaklanması bir sonraki gün sabah 04 uyanması değil. Değil işte hiçbiri yoramaz bu bünyeyi. Gerginlikler değil, korku değil, yüzündeki makyajın yapılışı ya da silinişi değil. Üstünü başını çıkartıp fırlatmak isterken düzgünce asmak zorunda olmak değil. Bütün gün aç karnını doyuramamak, çişini bile yapamamak da değil.
yoran şey söylediğin yalanlar. herkese, her zaman.
hey taro! auuhuhhuuu huhhuuu.
huzuru bulabilmek önemli olan. nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsa o kodumun huzuru. varlığı yokluğu günde bir milyon kez yer değiştiren hayalet huzur.
bir anda yakaladığımı sanıyorken kendimi arkasında nefes nefese koşarken buluyorum. gel geleceksen. ya da siktir git rüyalarımdan.
zor olan değil hiçbir zaman istediğim. asla olamayacak şeyler istediğimi sanmamın sebebi hiç ben olmadım. anlıyorum artık, şuan geri çeviremezsiniz. istediklerim güzel ve normal.
bir taro ile elde ettiğimi istedim hep. o kadarcık.
bir müzik bir müzik daha. üstüne karanlık. üstüne dürtülmemek. üstüne kaygısızlık.
yalnızlıkta bulabildiğim huzuru kaçırmadan yanımda duranlar. yanında durduklarım. ah ne az.
ne çok konuşuyorsunuz çünkü o yüzden. bazen cümleleri nasıl anladığımı düşünüyorum. çünkü anlıyorum ve anlama çabasında değilken.
bazen kafamın çok dolu olduğunu hissediyorum bazen de bomboş.
bomboş olan haline hasta olduğumu söylememe gerek yok.. adeta bir idiot oluyorum ve o inan ki en güzel kafam. demek ben mutluyum o anda.
geliyor aslında huzur. ayaklandı da görebiliyorum da. oluyor da.
korkular da gitmeli. korkular benim yaşanmaz halim.
bu halimle ben de yaşanmaz oluyorum farkındayım. pek fazla şey gizli çünkü. açıkça söylenecekler söylendi gibi görünse bile. her şey ortada bir halim varsa bile. o içimdekilerin orospu çocukluğundan kaynaklanıyor.
gülüp kaçışıyorlar tam çıkmaları gereken anda.
münasebetsiz çocuklar gibi. en olmadık zamanda çıkmak üzere saklanıyorlar. siktirin gidin bence. hiç de aramayacağım sizi.
belki ölürler beklerken.
mesela bugün kaygılarım var fakat biraz. konuşulacak çünkü. bir dolu insan olacak ve konuşacaklar. hiçbir söylediklerini önemsemediklerim ve tek istediğim ben yokmuşum gibi davranmaları. fakat nefretimi sevimlilikle kapatıyorum görmesinler diye. gördükleri zaman, göründüğüm zaman suratlarındaki ifade üzüyor beni. üzüyor onların gerçeklerle yüzleşmeleri.
önemsemediğimi söylesem bile üzülüyorum ben. bu saçma vicdan gereksiz merhamet öldürecek beni bir gün.
söyleyemediklerimle doluyum.
gülümseyeceğim yine her birinize. çok eğleneceğim yine içimden gelecek. yine ben ben olamayacağım çoğu zaman.
yalanlar havada uçuşacak, hepsi karşılıklı.
odama girip kapımı kapatıncaya kadar olacağım insan kaygısı bu. bir gün düşecek olan maskenin ağırlığı olsa gerek.
bir gün içimden geleni söyleyip insanlıktan kaçarak uzaklaşmak isteğinin baskısı.
fiziksel ve ruhsal maskeler yaratıyorum gitmeden önce. ikisi de ben değil. ikisi de benim içimden gelenler.
ah gidiyorum yine işte... tam olarak olmak istediğim yer var olmadığından pek de acıtmıyor aslında.
bir gün o huzura ulaştığım zaman belki daha zor olacak kopmak.
yorulacağım yine... ve yoran şeyler farklı oluyor bazı bünyeleri.
Sızlayan ayak tabanların değil mesela. Ya da morarmış bacakların değil. Yoran iki üç -olmasa da olur- insanın terslenmesi değil. Bir gün gece 01 ayaklanması bir sonraki gün sabah 04 uyanması değil. Değil işte hiçbiri yoramaz bu bünyeyi. Gerginlikler değil, korku değil, yüzündeki makyajın yapılışı ya da silinişi değil. Üstünü başını çıkartıp fırlatmak isterken düzgünce asmak zorunda olmak değil. Bütün gün aç karnını doyuramamak, çişini bile yapamamak da değil.
yoran şey söylediğin yalanlar. herkese, her zaman.
hey taro! auuhuhhuuu huhhuuu.
Yorumlar
Yorum Gönder