Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

öf vol.88545





Hayata karşı bir duruşun olsun! Bir amacın olsun lan! Bir istek mesela. Uğruna bir şeyler yapmak, yataktan kalkmak, biraz olsun zora gelmek olsun. Ne bileyim biraz dünyevi şeyler olsun. Kafanda yaşamadığın gerçekten eyleme döktüğün, yapabildiğin bir şeyler olsun. Noterden nüfus cüzdanı fotokopisi onaylatabilmek olmasın mesela tek başarın. Ya da bir yere taşıtla değil de yürüyerek gitmek. Dişçiye randevu almak mesela. Almak ayrı bir başarı, gitmek ise bir zafere dönüşüyor. O kadar kopuğum isteklerden ve başarıdan. 

Başarı nedir lan. Başarmak istemek. Fakat neyi? Neyi cidden.. Nedir bu. Hissedemiyorum yok galiba bende. Neden yok.

Ben mesela bir günde bir milyon adet istek ile uyanıyorum ertesi güne kadar hepsine üşeniyorum. 

Bir milyon hayalle yola çıkıyorum, yola çıkmıyorum sonra. Oturuyorum bildiğin. Böyle bakıyorum yani. 

İsteklerim var. Hem de çok var. 

Mesela uyumak istediğimde uyuyabilmek. Yataktan kalkmak istemediğim zaman kendimi suçlu hissetmemek. Bir sürü kediye evimi açmak, her gün başka bir bebek kedi ile tanışmak kaynaşmak. Ya da kimse benden bir şey istemesin istiyorum. Birileri sussun istiyorum bazen de. Konuşmasının tam ortasında sussun. O kadar işte. 

İstek arıyorum kendime mütemadiyen.. Bir istek bulayım da peşinden koşayım. İsteği istiyorum fakat yeterince isteyemediğim için de böyle boşlukta kalıyor, sürekli kendimle uğraşıyor, insanlardan tiksiniyor, bunun için haklı sebepler buluyor ve sağlama yapıyorum. 

Bütün gün ne kadar çok hiçbir şey yapasım olmadığını düşünüyorum. O kadar çok istemiyorum ve günün sonunda gerçekten bir kaç parça müzikten keyif almak, film izlemek, kitap okuyabilmek dışında bir adım atmamış olmaktan dolayı kendimi suçlarken ve sonrasında "yok ya iyisin iyi" diyerek teselli olurken buluyorum. 

Çünkü ne zaman bir şeyler yapmaya kalksam sonunda kendimi mutsuz hissediyorum. Çünkü benim canım aslında hiçbir şey yapmak istemiyor. 

Maniğim geri geldi lan hayatımda yaptığım ve başardığım tek şey olan işe bir süredir gitmediğim için. 

İyiyim günlerdir. Fakat başladı yine kafama hücum eden düşünceler. Başladı yine mide krampları, berbat hisler, uyumak istememek (çünkü yarın olacak) hayattan nefret etmek. 


Çünkü bitiyor işte. Gerçek hayata dönüyoruz. Kölelik ile oyunculuk arası hayatımız. Her gün, her şey aynı ve her gün, her şey daha katlanılmaz. 

Ben hiçbir şey/hiçbir kimse olmak istiyorum çoğu zaman. Kimse benim için iyi ya da kötü bir şeyler söylemesin. Ben öylece olayım yani. 

Amaçsızlığı sorgulamasınlar, yaptığım işi bir bok sanmasınlar, boş boş oturduğum zaman neden öyle demesinler. Yani kısaca bana dokunmasınlar. Ben yokmuşum gibi davranabilirler bile. Bilemiyorum. 

Kendimi yine bir kum tanesi kadar bile değerli hissetmiyorum. Ve ben bu hissi çok seviyorum. Beni çok rahatlatıyor. Sanki sorumluluklar ve ensemde sürekli bastıran el yok oluyor gibi o düşünce ile. 

Amacım yok yine de amaçsızca aranıyorum. İsteğim yok, umurumda olması için uğraşıyorum. Bir yandan dünya skime değil hissediyorum diğer yandan bu yaşam tarzım ile bazı insanları üzüyorum, belki bazılarını da sıkıyorum, bazıları tarafından da "deli lan bu" ya da "gerizekalı heralde" diye algılanıyorum. Belki de ondan bu çabalamaya olan çabam. Başkaları için yani. Onu da bilmiyorum. 

Fakat benim uzun zamandır en büyük başarım dişçiye randevu alabilmiş olmak. Yarın 2'de gideceğim çok heyecanlıyım. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

then dreams are the same.

saatler çok hızlı geçiyordu, dün ne yaptığımı hatırlamakta zorlanırdım, hangi aydı acabadan çok hızlı bir şekilde "o hangi yazdı ya" ya geldik. şimdi yılların ismini vermeyi bıraktım, zamansızlığa doğru koşuyorum. bir kaç günün ard arda aynı olmasından rahatsız olduğum zamanlar seneler içerisinde yaşanan boktanlıkların çok hızlı geçmesine sevinerek stabil halimi bütün dünyanın yanmasından bağımsız olarak korumaya çalıştığım zamanlara evrildi. hissizlik, gamsızlık, anlamsızlık, heycansızlık adını koyabiliriz farklı farklı. çok arabesk sound edecek ama bizi hayat bu hale getirdi diyebilir miyiz? her yaşananın bir öncekinin aynı olması sorunsalı, ben dışında yaşanan hayatlarında aşırı aynılığı bizleri bir şey yaşamanın herhangi bir manası olmadığına getirmedi mi? içimizdeki ölü ruhlarla küçük zevkler alma çabalarımızla günleri, yılları değil de artık hayatları deviriyoruz. ve en güzel kısmı sikimizde bile değil. diyebilir miyiz? ben diyorum. bunu kötü ve dark bir şey olduğun...

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ--- Irvin D. Yalom

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ ÖLÜM: "İnsan büyük bir boşluktan, ciddi bir hastalıktan, yeni doğmuş gibi, derisini dökmüş bir şekilde, daha duyarlı ve kötücül neşe için daha duyarlı bir damak zevkiyle, bütün iyi şeyler için daha duyarlı bir dille, daha büyük bir keyifle, tehlikeli bir masumiyetle, daha çocuksu bir şekilde, ama daha önce hiç olmadığı kadar kurnaz bir şekilde çıkar. " Nietzche "Ölümün sunduğu karanlık arka plan, hayatın yumuşak renklerini bütün saflığıyla öne çıkarır." Santaya Sorumluluğun üstlenilmesi kişinin nihai kurtarıcıya olan inancından vazgeçmesiyle de sonuçlanmaktadır. ANLAMSIZLIK: "Şu anda yaptığım ve yarın yapacağım şeyden ne yarar gelecek? Benim bütün hayatımdan ne yarar gelecek? Başka şekilde ifade edecek olursam - Neden yaşamalıyım? Neden bir şey yapmalıyım. Yine başka bir ifade ile: Beni bekleyen kaçınılmaz ölümle tahrip olmayacak herhangi bir anlam var mı hayatta? Tolstoy Nevroz: Anlamını bulamamış olan ruhun acı çekme...
başka sebepler var. başka sebeplerim var biliyorum. ilk akla gelen sebep değil bu katlanışlarım. ve kaçışlarım. ve farkındayım herkes farkında bütün dünya ve o da farkında. olmayacak. olmuyor da zaten.