Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

"The only horrible thing in the world is ennui, Dorian"

organ bağışı yapsam her şeyi bağışlarım fakat beynimi asla. bana çektirdi başkasına çektirmesin. bir bozukluk var, her gün araştırıyorum neresi bozuktur diye. beynin nasıl çalıştığını çözdükleri gün kendisini alıp gideceğim. "lan şuna bir bakın" diyeceğim. aday olacağım, kobay olacağım, deneylere köle olacağım. düzelsin diye sadece.

benden bağımsız takılıyor orası kesin. aslında ben oyum, o da ben. beynin lan sonuçta. ama yok öyle değil. mesela bana diyor ki sen onu gördün diyor. sen onu biliyorsun diyor. sen diyor, kesin eminsin diyor. ama bakıyorum, düşünüyorum bir veri yok elimde sadece düşünce var ve o düşünceler beyne sorsan kesin doğru!. eyleme koyabilir misin sağlamasını yapmadan? asla. maksat bokluk olsun. "sen bil de.. ben karışmam" diyor sanki göt beyin.

ve bu ne bok olduğu belirsiz kıvrımlı pislik her zaman haklı çıkıyor. her zaman biliyor, benim bilmediğimi. aslında her şeyin farkında fakat bana söylemiyor gibi. sanki içeride pis pis sırıtıyor benimle t..ak geçiyor gibi.

ömrüm boyunca yediğim, içtiğim, kustuğum, tanıdığım, zarar gördüğüm, sustuğum, kaçtığım, koştuğum ne bok varsa bütün hepsinin posasını saklıyor içeride. sonra bütün bunların hepsini bir anda kullanıyor, o an yaşadığın ne varsa onu veri olarak alıyor sana bir değerlendirme sonucu çıkarıyor. ve işin komik kısmı bunu bir milisaniyede yapıyor. sonra sen bu piçe güvenmeyeceksin? nasıl olabilir.

güveniyorsun. fakat bazen gerçek manada sinirlendiriyor.

mesela sana uyarılar veriyor. haydaaaa diyorsun. ne alaka mnakoym. bir kaç gün veriyor bunları. bızzt bızzt ötüyor. "sana bir şey anlatmaya çalışıyorum" diyor. sen anlamıyorsun tabi, çünkü net değil. sana sadece buz dağının görünen kısmını gösteriyor. başına alıyorsun belayı. düşün ondan sonra. günlerce düşün. anlamaya çalış. neyi anlamaya çalışıyorsun? kendi beynini. var mı lan böyle bir dünya. kendi beynini anlamaya çalışmak nedir? anlıyorsun da aslında, anlıyorsun. duyuyorsun, farkındasın. fakat farkında olmak istemiyorsun. o dinlemez.

söz geçiremezsin.

bazı anlarda da güvenemezsin. mesela ben her zaman bana yaptırmaya çalıştıklarını yapsaydım, şuan 27 yaşıma gelememiştim. 15 sene falandı belki ömrüm.

ya da bazen bazı oyunlarına dur demeseydim, balıklı rumda 5. senemi kutluyordum.

işte diyorum bazı kafaların içinde benimkinden var. huzursuz kafalar. huzursuz hayatlar. nasıl huzur bulsun, huzurdan yapılmış bir eve girse ev kaçar gider. o derece harika bir ortam yaratabiliyor. hiç yoktan var edebiliyor yani. çok becerikli ve süper güçleri olan bir beyin.

bir de aşırı derecede iyi ve sağlıklı çalışabiliyor kimi zaman. ne olması gerekiyorsa o oluyor. neyse o, odaklanıyor. yaşayabiliyor, normal bir birey gibi hayatını sürdürmene izin veriyor. bunaltmıyor, konuşmuyor, işini yapıyor yani. fakat bu öyle bir beyin ki, bunu yaparken bile içten içe korkutuyor. "lan sen noluyor ya?" derken.. neyse sustum.

mesela bir kaç switch açık kalmıştı bende bir süredir. kapatamıyordum. en son artık uğraşmayı bırakmıştım. fakat yormuştu da beni.. onlar kapandı geçen. yani 76 kişilik bir konuşma kadrosuna sahip beynimde şuan o kadro 74-72 falan oldu. iyi geldi. sessizlik oldu.


insan yine de merak ediyor işte, nedir bu diye. bu sesler nereden geliyor, sınırı nedir diye. çözümü var mıdır diye, daha iyisi yapılabilir mi, tahammül edilebilir hale gelir mi.. her gün düşünüyorum, her gün araştırıyorum.

işte bunlar hep sıkıntıdan oluyor, insan dediğin sıkılmayacak. zorlanacak. bütün eforunu karnını doyurmaya harcayacak. dimi?beynine harcanacak enerji bırakmayacak. bak afrikada açlar nasıl.. öf. yatağa girdiğinde direk bayılacak bir beyin lazım. ne izleyerek uyusam da saçma sapan düşüncelere girişmesem. diye debelenmeyen.. her sabah başka bir mana sorusuyla uyanmayan. ve rüyalarıyla mnakoymayan bir beyin. lazım. şart. kimyasal yok ama.. o olmaz. doğal yöntemlerle yapalım, gerekirse aldıralım o bozuk dokuları. devam..

yani ona da hak veriyorum, çok sıkılıyor herhalde..
napsın.


Dorian Gray'in Portresi'ni hatırladım bugün. 











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

gaslightingin türkçesi adam sikmektir.

manipülatif insanlar hakkında konuşacağım. tamamen klinik vakalara olan ilgimden yazılmış bir yazıdır. hiç yaşamadım zira manipülasyonu 50 km öteden anlayıp kaçıyorum.  şimdi çok önemli bir bilgi vericem bunu yazın bir yere; manipüle edilmeye çalıştığımı nasıl anlıyorum, şöyle: normalde doğru olduğunu bildiğin ve her zaman yaptığım herhangi bir şey var (33 sene içerisinde herhangi bir zamandayız), görüştüğüm ve görüşmemde sorun olmayan herhangi biri var, gittiğim ve gitmekte sorun görmediğim herhangi bir yer var, bir müzik var dinlediğim, bir giysi var giydiğim, bir inanç var inandığım herhangi bir şey olabilir ve: birisi bana gelip diyor ki  "yapma bunu, çünkü ben istemiyorum"  "çünkü ben üzülüyorum" "çünkü bana göre yanlış ve bu sebepten yapmamalısın" "sadece beni üzdüğü için bu yanlıştır" vb. welcome to the manipülasyonun anası world.  akıl sağlığınızın yerinde olduğuna güveniyorsanız. ne yapıyorduysanız o insandan önce lütfen yapmaya devam ed

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o insan kişisi iyi bir anne ya da k

the only horrible thing in the world is gerçekten ennui.

boredom is a sign of satisfied ignorance, blunted apprehension, crass sympathies, dull understanding, feeble powers of attention, and irreclaimable weakness of character. james bridie boredom is certainly not an evil to be taken lightly: it will ultimately etch lines of true despair onto a face. It makes beings with as little love for each other as humans nonetheless seek each other with such intensity, and in this way becomes the source of sociability.” schopenhauer the only horrible thing in the world is ennui, Dorian. That is the one sin for which there is no forgiveness. oscar wilde - the picture of dorian gray. hepinize katılıyorum, tüm kötülüklerin anası alkol değil can sıkıntısıdır. ben.