Ben istemez miydim lan.. Dinleyebilmeyi, katılabilmeyi, her tipten insanla konuşurken bir şeyler öğreniyorum ben diye içimden geçirmeyi, hikayelere tahammül edebilmeyi, yeni insanlara şans verebilmeyi. Ben de isterdim ya rahatsız olmamayı. Boğuluyor gibi hissetmemeyi. Geçen bir saat sonrasında kalan saatleri saymamayı ben de isterdim.
Büyümüş olmak sanıyorum o. Her ortama ayak uydurmak. Sıkılmamak, tahammül etmek ve hatta zevk alabilmek; yetişkin, gereksiz, small chatlerinden. Herkesin benzer anılarını anlatarak saatlerce sürdürdüğü loopa alınmış zamanlardan keyif alabilmek sanıyorum büyümüş olmak. Yetişkin olmak.
Ben bildiğin çişi gelmiş çocuk gibiyim. Oturduğum yerde sallanıyorum, hadi gidelim hadi hadi diyorum sürekli. Evime dönüp oyuncaklarımla oynayasım geliyor. Ya da sandalyeleri birleştirip uyuyasım.
Keyif almayı bırakmıştım önceleri. Bir zaman sonrasında kaybetmiştim, yeni insan tanıma ve observ etmekten aldığım zevki. Bir yerlerde bir devreyi yakan bir ortam olmuş olmalı. Daha sonra işler pisleşmeye başladı. Denemeye devam ettim. Bu sefer olur lan dedim, ortamlara girdim, muhabbetlere katıldım, gülmeye yönelttim biraz insanları ki ortam biraz katlanılabilir olsun, geyik olsun, goygoy olsun. Çünkü ciddi halleri bence hiç ciddi değil fakat gülemiyorsun. Ayıp oluyor. Buna çaba gösterdim bir süre. Sonra o saatler azaldı hep. Çaba bitti sonra. Sustum, dinledim, dinleyebiliyordum. Dinler gibi yapıyordum. Dinlemediğimi belli ediyordum. O tahammül saatleri yavaş yavaş azaldı. Şuan fark ediyorum dakikalarla sınırlı. Tahammül edememe boyutlarımın tarifsizliğiyle buraya koştum, yazmaya.
Hastalık derecesinde sıkılıyorum. Hastalık derecesinde kuramıyorum bağları. İletişime geçemiyorum. İletişime geçilmek istemiyorum. Korkuyorum yahu. Onlar konuşurken mesela, yok olsalar şuan dünyada ne gibi bir kayıp olur gibi düşüncelere dalıyorum. Dinlemeden durabilirken şimdi susun artık demek isteğiyle yanıp tutuşuyorum. Soru soruyorum, cevap alamıyorum. Soru soruyorum, bin adet cümle duyuyorum fakat içerisinde cevap yok. Susarsam da yine aynı cevapları alıyorum. Anlatmak istiyorum fakat yüzde doksan vaz geçiyorum. Çünkü bir şey anlatırsan üstüne konuşulmuyor. Asla. Benzer binsekizyüzseksendokuz adet hikaye dinliyorsun. Bir konu açıyorsun sonra sesin bilinmezliğin içinde kayboluyor. Nefesinin ciğerlerinden çıkıp gidişini izliyorsun. Boşuna yaktık enerjiyi diyerek..
Çok basit ve sade ortamlarda bile rahatsızım.
Hastalık derecesinde kaçasım geliyor. Tansiyonum oynuyor, fiziksel tepkiler çoğalıyor. Bir gün tahammülsüzlükten bir anda bin parçaya bölünüp yok olacağım. Yok olup, yokluğumla mutlu ve huzurlu olacağım gibi hissediyorum. Yok olmak istiyorum ortamlardan ve bazen de tamamen.
Zor oluyor. İmkansıza yakınım.. Kabul etmek istemiyorum fakat sanırım mecburum. Ben tahammülü de kaybettim. Üzgünüm.
Yorumlar
Yorum Gönder