Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Kafa içi yalıtım.

Kafamdan kitaplar geçiyor. Cümlelerin yeri değiştirilmiş, bir kaç tanesi çıkartılmış, yaşanmış olaylardan esinlenmiş hikayeler. Anlamsızlaştırma çabaları bu gece nijeryada başarısız oldu. Kafa bitik, bitkin. 

Dünyadaki bütün gerçekler kafamdan geçiyor. Gerçekler acıdır derler fakat gerçeğin tümünü bildikten sonra acı kalmaz. Gerçek bin yüzü olan orospu. Herkese başka görünür. Ve herkes istediğini seçer. İş böyle olmasaydı inan hayat pamuk gibi olurdu.  

Yaşanmışların tümü oturuyor kafamda bir yerlere ve her yüzünü gördüğüm gerçekle yüzleşiyorum.. Tekrar tekrar, her kafamı açtığımda. Güzelleşiyor, vücut buldukça güzelleşiyor. Temizleniyor. Korkunun yerini yine izolasyon çalışması alıyor. 

Bir kez yaşıyorsun her saniyeyi. Bir kez duyuyorsun bir cümleyi, bir ağızdan, bir ses ile. 

Binlerce cümle var her anda. Duyabilirsen eğer, binlerce gerçeği var herkesin. Açarsan kafayı, içeri alırsan. 

Bütün duvarları kırarsan ancak, hayatını her anında gerçekliği yaşayabileceğin hale getirebilirsin. Açarsan bütün algılarını, gitmesine izin verirsen bütün yanlışların, doğru olan yaşam şeklini bulabilirsin. Yorulmadan, uyumadan dinlersen sesleri, ayırt edebilirsin iç ses ile dış sesi. 

İç sesinle konuştuğunda alcağın cevap karşı iç ses haline gelebilirse, ruhunun var oluşunu hissedebilirsin. Ancak o zaman sen var olabilirsin. 

Geri kalanı için, kitaplar yazar kafan. Dolup taşan yanlışların hepsini kategorize eden bir yapıya ulaşır. Cilt cilt ayırabilirsin. Hepsi birbirinin aynısı pis ruhların cümleleridir. Aynaya baktığında yansımasını gören insanların hayatlarıdır. Gerçekten uzak beyinlerdir, ciltlersin. Sorun yok. 

Fakat bazen karışır sinyaller. Kopartır seni gerçekten. En sahte hayatın bile sahtesini yaşayanlar arasında uzun zaman geçirdiğinde görürsün bunu. İkinci el hatta üçüncü el ruhlar bunlar. Kemirirler beynini. 

Gerçek dışı olan her şey, bazen, birden bire ağır gelir. Alev alır beynin bir kısa devre yüzünden. Söndüremezsin bazen. Bazen yürür gider işte. Beyin bu, tutamazsın ucunu. Orman yangını gibi gelir sonra hayretler. Basit cevabı kaybedersin. Bazen. 

Ah hep diyorum. Bu kafa neden bu kafa? Neden bu kafanın içinde başka kafalar var. Neden başka başka hayatların kitabı benim kafamda aynı sıkıcılıkla yazılıyor. Başı kıçı tahmin ediliyor, hak veriliyor, yeriliyor, sövülüyor, yeri geliyor anlamsızlaşıyor. Sebepler uzak kalıyor. Neyse uzun sürmüyor. 

Ancak oyalandığı zaman bana bunu yapıyor. Oyalanmaya gelemiyor, uzak kalınca trip atıyor beynim. Geri planda kalmamalı her daim kurcalamalı sanıyorum ki, ancak o zaman huzurlu. 

Soru, cevap, soru, cevap şeklinde yaşadığım hayatımda bir cevap bulamadığı zaman ortalığı yakıp yıkan obsesif siyah ya da beyaz kafam. 


Yalıtım lazım. Kafaya, ses yalıtımı. 









Görüş, etki ve temas alanımız ne kadar darsa, o kadar mutluyuzdur. Bunlar ne kadar genişlerse, o kadar ıstırap çeker, ürkeriz. Çünkü bu alanla birlikte kaygılar,arzular ve korkular da çoğalır ve büyür. Bu yüzden körler bile bize ilk başta göründüğü kadar mutsuz değildir.

Schopenhauer

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

gaslightingin türkçesi adam sikmektir.

manipülatif insanlar hakkında konuşacağım. tamamen klinik vakalara olan ilgimden yazılmış bir yazıdır. hiç yaşamadım zira manipülasyonu 50 km öteden anlayıp kaçıyorum.  şimdi çok önemli bir bilgi vericem bunu yazın bir yere; manipüle edilmeye çalıştığımı nasıl anlıyorum, şöyle: normalde doğru olduğunu bildiğin ve her zaman yaptığım herhangi bir şey var (33 sene içerisinde herhangi bir zamandayız), görüştüğüm ve görüşmemde sorun olmayan herhangi biri var, gittiğim ve gitmekte sorun görmediğim herhangi bir yer var, bir müzik var dinlediğim, bir giysi var giydiğim, bir inanç var inandığım herhangi bir şey olabilir ve: birisi bana gelip diyor ki  "yapma bunu, çünkü ben istemiyorum"  "çünkü ben üzülüyorum" "çünkü bana göre yanlış ve bu sebepten yapmamalısın" "sadece beni üzdüğü için bu yanlıştır" vb. welcome to the manipülasyonun anası world.  akıl sağlığınızın yerinde olduğuna güveniyorsanız. ne yapıyorduysanız o insandan önce lütfen yapmaya devam ed

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o insan kişisi iyi bir anne ya da k

the only horrible thing in the world is gerçekten ennui.

boredom is a sign of satisfied ignorance, blunted apprehension, crass sympathies, dull understanding, feeble powers of attention, and irreclaimable weakness of character. james bridie boredom is certainly not an evil to be taken lightly: it will ultimately etch lines of true despair onto a face. It makes beings with as little love for each other as humans nonetheless seek each other with such intensity, and in this way becomes the source of sociability.” schopenhauer the only horrible thing in the world is ennui, Dorian. That is the one sin for which there is no forgiveness. oscar wilde - the picture of dorian gray. hepinize katılıyorum, tüm kötülüklerin anası alkol değil can sıkıntısıdır. ben.