Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Sigaranı tersten yaktın, sorun yok.

Keyifler azalıyor. Keyifler sınırlı. Boşlukları yoktan var olan, başı sonu olmayan sesler doldurmaya başlıyor. 

Müziğe yedir, yazıya yedir, ruha yüklen, fiziksel çıksın. 

Yalnızken konuştuğunu, kalabalığa sus. En güzel sesler yalnızken çıkar zaten. 

Kimseye veremezsin ki karışıklığı, maniği severler, manikle güzeller. 

İnsanız ya, üstün varlık, uçabiliyoruz fakat hala sessiz iletişim kuramıyoruz. 

Konuşmak istemiyorum. Konuşursam ben çok kötü şeyler olcak.. Değil tabi lan. Bir bok olmayacak. Sadece hoşnut halinizi yoracağım, bu sebepten susmayı tercih ediyorum. Tokatlar yedim, her gün, hala da sıkıldıkça atarım bir kaç tokat kendime, gerçeklerden yaptığım bir demet içerisinden özenle seçtiklerimle kendi ağzımı yüzümü dağıtırım. Sonra toplaması zevkli.. Ama biliyorum siz sevmezsiniz tokatları, gerçekleri de sevmezsiniz. Size stabil vermek lazım, dümdüz gitmek lazım, küfretmemek lazım, yamulmamak lazım, herkesin her zaman mükemmel olmaya ihtiyacı var. Onu bozan ben olmayayım. Ok. 

Susarak anlatamıyoruz diye bütün bu bulantı. Çünkü bulantı sözlerle anlatılamaz. Çünkü herkes mutluyu anlatabilir sözle. Dersin ki; çok mutluyum mnakoyim. Dersin. Herkes anlar. Mutsuzu da anlatırsın, mnakoyim dedin mi cümlenin sonuna hislerin şiddeti direk karşıya geçer. Hem de abartısız. 

Bulantıyı nasıl anlatırsın. Karışıklığı mesela. Gereksiz hareketlerin, gereksiz hayatların, gereksiz olan fakat yapmak zorunda olduğun bir milyar adet zorunluluğun ruhunu sakatladığını nasıl anlatırsın. 

Rahatsız edeni nasıl dillendirirsin. Duymak istemezlerse. Susmayı nasıl anlatırsın. Sessizliği nasıl?

Düşüncelerin hep aynı yerlerde dolanıyor. Çözmek adına uğraşıyorsun biliyorum. Çözmek ama neyi? Çözmek ama nereye kadar? Neden her şeyi düzeltme çabası. Neden yanlış olmamak yetmiyor, bütün doğruları istemek neden? Kaç doğru olabilir şu hayatta?! Belki 5. 

Bir yerde susarım sanıyordum. Keyife doğru giderim sanıyordum. Sanıyorum benim keyfimin sınırı tarafımdan çizilmiş. Çok yakınıma, bütün doğru olmayanların yanına. Ufak bir aralığa. Kısa bir döneme. Gelip gidiyor sürekli. Gidiyorsa da ben gitmiyorum peşinden. Yoruldum ben. Hayat bazen gerçekten asidi kaçmış kola gibi hissettiriyor. 

Olsun. Sessiz adımlar geri geldi. Sessiz adımlar dehşeti alıp götürdü. Sessiz adımlar yolu açar. İnanıyorum. 



Ben gördüm. Sigaranı tersten yaktın, gördüm. Ve anladım. Sorun değil. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

then dreams are the same.

saatler çok hızlı geçiyordu, dün ne yaptığımı hatırlamakta zorlanırdım, hangi aydı acabadan çok hızlı bir şekilde "o hangi yazdı ya" ya geldik. şimdi yılların ismini vermeyi bıraktım, zamansızlığa doğru koşuyorum. bir kaç günün ard arda aynı olmasından rahatsız olduğum zamanlar seneler içerisinde yaşanan boktanlıkların çok hızlı geçmesine sevinerek stabil halimi bütün dünyanın yanmasından bağımsız olarak korumaya çalıştığım zamanlara evrildi. hissizlik, gamsızlık, anlamsızlık, heycansızlık adını koyabiliriz farklı farklı. çok arabesk sound edecek ama bizi hayat bu hale getirdi diyebilir miyiz? her yaşananın bir öncekinin aynı olması sorunsalı, ben dışında yaşanan hayatlarında aşırı aynılığı bizleri bir şey yaşamanın herhangi bir manası olmadığına getirmedi mi? içimizdeki ölü ruhlarla küçük zevkler alma çabalarımızla günleri, yılları değil de artık hayatları deviriyoruz. ve en güzel kısmı sikimizde bile değil. diyebilir miyiz? ben diyorum. bunu kötü ve dark bir şey olduğun...

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ--- Irvin D. Yalom

VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ ÖLÜM: "İnsan büyük bir boşluktan, ciddi bir hastalıktan, yeni doğmuş gibi, derisini dökmüş bir şekilde, daha duyarlı ve kötücül neşe için daha duyarlı bir damak zevkiyle, bütün iyi şeyler için daha duyarlı bir dille, daha büyük bir keyifle, tehlikeli bir masumiyetle, daha çocuksu bir şekilde, ama daha önce hiç olmadığı kadar kurnaz bir şekilde çıkar. " Nietzche "Ölümün sunduğu karanlık arka plan, hayatın yumuşak renklerini bütün saflığıyla öne çıkarır." Santaya Sorumluluğun üstlenilmesi kişinin nihai kurtarıcıya olan inancından vazgeçmesiyle de sonuçlanmaktadır. ANLAMSIZLIK: "Şu anda yaptığım ve yarın yapacağım şeyden ne yarar gelecek? Benim bütün hayatımdan ne yarar gelecek? Başka şekilde ifade edecek olursam - Neden yaşamalıyım? Neden bir şey yapmalıyım. Yine başka bir ifade ile: Beni bekleyen kaçınılmaz ölümle tahrip olmayacak herhangi bir anlam var mı hayatta? Tolstoy Nevroz: Anlamını bulamamış olan ruhun acı çekme...
başka sebepler var. başka sebeplerim var biliyorum. ilk akla gelen sebep değil bu katlanışlarım. ve kaçışlarım. ve farkındayım herkes farkında bütün dünya ve o da farkında. olmayacak. olmuyor da zaten.