kafamda geçiyor yazılar, yazmasam bile oradalar. yazılıyorlar. sanki her an gidebilirmişim gibi bir korku doluyor içime sonra, sanki yeterince anlatamamışım ve anlaşılmamışım dolayısı ile varlığımı tamamlayamamışım gibi. sanki her gün daha fazla susuyormuşum gibi.
çabalarım hep anlaşılmak yönündeydi.
hayatıma anlam katabildiğim tüm zamanlarım anlaşılmak ve düşüncelerimi paylaşabilmiş olmak üzerine. ne yazıktır ki bu zamanların sonu çabuk gelmiştir. ne garip ki anlaşıldığımı sandığım anlar çoktur. ne kadar yazık, hep anlamaktan korkmuşlardır. anlamaktan kaçmışlardır. ve neticesinde anlamaya yönelik ilgilerini kaybetmişlerdir, birer birer tüm sevdiklerim. oysa ki ben hep onları anlamak istedim. çünkü insan var olduğunu en çok o anlarda hisseder.
birileri seni tercüme ettiği zaman bilirsin ki anlam vardır.
yoksa ne yazık ki boğulursun koca düşünlerin altında. sitemler büyür.
sonra konuşursun kendinle, kendine konuşursun. söylersin hep. bu yalnızlıkla barışık olmalısın. paylaşmak gerçek değildir. paylaşmak ihtiyaç olmamalı. bu yazılar yetiyor olmalı, kafandan taşanları buraya geçirebiliyorsan, beynin akıyorsa parmak uçlarından, yetmeli.
ölüm geldiği zaman aklına, paylaşamadıkların da vuruyor hızlıca.
vurdu yine.
daha da vuracak zaman zaman. çocukluğumdan beri vurur bana bu kendini bilmez düşünceler. çocukluğumdan beri beni benden alır bu yalnızlık.
hep sustuğum zamanlar gelir aklıma. ne kadar çok sustuğum gelir hep aklıma. ve gülüşlerim, kahkahalarım, en mutlu hallerim gelir. bütün bu düşüncelerin sustuğu anlarda ki huzurum gelir aklıma. bilmeyenlerin bakışlarında gördüğüm kendim. ne kadar da uzaklar benden. hep uzak oldular. ne kadar da iç içe gibi ruhlarımız. hep öyle sandılar. herkes her zaman öyle sandı. gülüşlerim içimden gelir, ben olmadığım zamanlarda. ben bende değilsem gelir kahkahalar. ben benden uzaksam. onlar benden uzak olduğu zaman hissederim bunu. yalnızca gülebiliriz birlikte. ben yalnızca iyi olabilirim yanınızda. ben yalnızca sıradan olabilirim. nerelerden nerelere koştuğumu anlatamam beynimde. anlatamadım. bozmak istemedim, kırmak istemedim, boş bakışlara maruz kalmak istemedim, düşürmek istemedim harika modunuzu. kaçırmak istemedim. bu aptalca gülüşlerden ibaret olan paylaşımdan vazgeçmek istemedim.
ve sustum tabi.
yazmak zorundaydım. zira ölüm gelince akla, paylaşamadıklarım da geliyor hızlıca.
çabalarım hep anlaşılmak yönündeydi.
hayatıma anlam katabildiğim tüm zamanlarım anlaşılmak ve düşüncelerimi paylaşabilmiş olmak üzerine. ne yazıktır ki bu zamanların sonu çabuk gelmiştir. ne garip ki anlaşıldığımı sandığım anlar çoktur. ne kadar yazık, hep anlamaktan korkmuşlardır. anlamaktan kaçmışlardır. ve neticesinde anlamaya yönelik ilgilerini kaybetmişlerdir, birer birer tüm sevdiklerim. oysa ki ben hep onları anlamak istedim. çünkü insan var olduğunu en çok o anlarda hisseder.
birileri seni tercüme ettiği zaman bilirsin ki anlam vardır.
yoksa ne yazık ki boğulursun koca düşünlerin altında. sitemler büyür.
sonra konuşursun kendinle, kendine konuşursun. söylersin hep. bu yalnızlıkla barışık olmalısın. paylaşmak gerçek değildir. paylaşmak ihtiyaç olmamalı. bu yazılar yetiyor olmalı, kafandan taşanları buraya geçirebiliyorsan, beynin akıyorsa parmak uçlarından, yetmeli.
ölüm geldiği zaman aklına, paylaşamadıkların da vuruyor hızlıca.
vurdu yine.
daha da vuracak zaman zaman. çocukluğumdan beri vurur bana bu kendini bilmez düşünceler. çocukluğumdan beri beni benden alır bu yalnızlık.
hep sustuğum zamanlar gelir aklıma. ne kadar çok sustuğum gelir hep aklıma. ve gülüşlerim, kahkahalarım, en mutlu hallerim gelir. bütün bu düşüncelerin sustuğu anlarda ki huzurum gelir aklıma. bilmeyenlerin bakışlarında gördüğüm kendim. ne kadar da uzaklar benden. hep uzak oldular. ne kadar da iç içe gibi ruhlarımız. hep öyle sandılar. herkes her zaman öyle sandı. gülüşlerim içimden gelir, ben olmadığım zamanlarda. ben bende değilsem gelir kahkahalar. ben benden uzaksam. onlar benden uzak olduğu zaman hissederim bunu. yalnızca gülebiliriz birlikte. ben yalnızca iyi olabilirim yanınızda. ben yalnızca sıradan olabilirim. nerelerden nerelere koştuğumu anlatamam beynimde. anlatamadım. bozmak istemedim, kırmak istemedim, boş bakışlara maruz kalmak istemedim, düşürmek istemedim harika modunuzu. kaçırmak istemedim. bu aptalca gülüşlerden ibaret olan paylaşımdan vazgeçmek istemedim.
ve sustum tabi.
yazmak zorundaydım. zira ölüm gelince akla, paylaşamadıklarım da geliyor hızlıca.
Yorumlar
Yorum Gönder