Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

ben yaptım.

bütün gün neleri kotarıyoruz, sinir harplerini yatıştırıyoruz, insan idare ediyoruz, kahkaha atıyoruz hemen akabinde tekrar dibe vuruyoruz fakat günü bitiriyoruz. başarılı günler yaşıyoruz genellikle... gün bitiyor fakat biz bitemiyoruz. kapatamıyoruz kendimizi. çünkü en sonunda kendimizi yine aynı yenilgin duygularla buluyoruz.

yine o kırılgan, olmamış, beceriksiz duygular sarıyor benliği. yine oturduğumuz yerde bir şeyleri kazanmış olmanın hissini arıyoruz. fakat hissedilen hep yarım kalanlar. fakat hissedilen hep kaybetmiş biri gibi. bu eziklik nereden geliyor hiç çözemedim.. deniyorum çözmeyi bu sabah. benim gecem olan sabahta.

sanki her gün bir şeyler var etsem bile günün sonunda elimden kayıp gitmişler gibi. insanların etrafında olabildiğim insan nereye gidiyor? insanların etrafındayken hissettiğim o net duygular nereye gidiyor. oynadığım o insan o kadar sahte ki, hemen yok oluyor işte. olan bu.

yalnızken eziksin.

yalnızken yalnızsın işte. duvara gerek yok, yanılsamaya gerek yok. tamamen sensin ve olmamışsın.

benimsediğim budur belki de. böyle güvendeyim, savunmasız hissettiğin zaman özgür oluyorsun belki. bir yerden gelecek yumruğu suratının ortasına yesen gücenmezsin kendine. nasıl olsa öylece bekliyorsun. hazırlıksız halin, doğan halin. bırakmışsın bütün gün omuzları dik tutan ruhu özgür... ruhun dolaşıyor, anlatıyor sana yazdırıyor. siktiret diyor; kime ne hissettirdin, kime yardım ettin, köstek oldun, neler başardın, nelerle sınadın, siktiret. şimdi bak nasılsın.

özgürsün. ve yeniksin duygulara karşı.

keşke bırakabilsem seni öylece olduğun gibi. keşke hep bu duygu savaşına sokmasam seni, sahte tavırlarla yormasam, hep doğru söylesem, sonsuz bir doğallıkla taşısam seni. kahrolsun hayatın şartları, sosyal ortamdaki zorunluluklar beni yalana itiyor. gerçek olmayan benliğimi ben yarattım yalnızca daha kolay yaşayabilmek için. yalnızca daha kolay olsun diye. bütün günüm daha kolay geçsin diye.

fakat eve gelince yaşadığım çelişkiler, doğama dönüşüm, yenilgiyi hissedişim her geçen zamanda daha fazla rahatsızlık yaratıyor. ve zorlaşıyor bu hislerle başa çıkışım.

ah keşke her yaşanan yalan olmasa. ah keşke! her iletişimin altında kendini iyi hissetmek yatmasa. her konuşmanın alt metni "ben iyiyim" olmasa. keşke karmaşık, pis, kötü, dürüst benliklerimizle var olsak.

ancak o zaman varlığımızı ispatlamış olacak ve günü bitirdiğimiz zaman yenilgiye uğramayacağız.

ancak o zaman çelişkilerden arınmış bir beyne sahip olup, doğal yollardan uykuya dalabileceğiz.

ancak o zaman kimsenin bize iyi olduğumuzu söylemesine ihtiyaç duymadan yaşayabileceğiz.

varlığımızı gerçekleştirebileceğiz.

bu şekilde ancak sahte hayatlarda birer yalan benlik olarak insanların kafalarında var olabileceğiz. aslında hiç var olmayan o insanı yaratacağız kafalarda. ve gerçekleştirdiğimiz tüm doğrular aslında yok olacak günün sonunda..

çünkü biz biliyoruz. ben biliyorum. ben o değilim. ben bugün değildim. hiçbir gün olmadım.

bir gün olacağım, olmadan önce ölmezsem olacağım. bir gün çırılçıplak olacağım. o gün geldiğinde yok edeceğim sosyalliği, yok edeceğim ilişkileri, paylaşımları yalnızca var olacağım. yalnızca bütünleşeceğim ve yok edeceğim bütün sahtelikleri. o gün geldiği zaman gerçekleşecek her şey. varlığımı hissedeceğim, adımlarımın sesini duyacağım, aynalardan kaçmayacağım. ve o kadar.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o...

then dreams are the same.

saatler çok hızlı geçiyordu, dün ne yaptığımı hatırlamakta zorlanırdım, hangi aydı acabadan çok hızlı bir şekilde "o hangi yazdı ya" ya geldik. şimdi yılların ismini vermeyi bıraktım, zamansızlığa doğru koşuyorum. bir kaç günün ard arda aynı olmasından rahatsız olduğum zamanlar seneler içerisinde yaşanan boktanlıkların çok hızlı geçmesine sevinerek stabil halimi bütün dünyanın yanmasından bağımsız olarak korumaya çalıştığım zamanlara evrildi. hissizlik, gamsızlık, anlamsızlık, heycansızlık adını koyabiliriz farklı farklı. çok arabesk sound edecek ama bizi hayat bu hale getirdi diyebilir miyiz? her yaşananın bir öncekinin aynı olması sorunsalı, ben dışında yaşanan hayatlarında aşırı aynılığı bizleri bir şey yaşamanın herhangi bir manası olmadığına getirmedi mi? içimizdeki ölü ruhlarla küçük zevkler alma çabalarımızla günleri, yılları değil de artık hayatları deviriyoruz. ve en güzel kısmı sikimizde bile değil. diyebilir miyiz? ben diyorum. bunu kötü ve dark bir şey olduğun...

İçsel Çatışmalarım - Karen Horney

GİRİŞ "Çatışma birbiriyle çelişen bir dizi nevrotik eğilim arasındaydı ve bu çelişki en başta kişinin diğerleriyle ilişkisini etkilese de, zamanla kendisiyle olan ilişkisini de içine alıyor ve onun çelişkili özellikler ve değerler taşımasına neden oluyordu." "Temel işlevi içsel kuşkuları yatıştırmak olan mesnetsiz bir haklılık duygusu, parçalanmış bir insanı saf irade gücüyle bir arada tutan katı bir özdenetim ve tüm değerleri küçümserken ideatkkere ilişkin çatışmaları ortadan kaldıran sinizm" NEVROTİK ÇATIŞMALARIN YAKICILIĞI "Çatışmalar çoğunlukla fikirler, inançlar ve değer yargılarıyla ilişkili olduğundan onların farkına varmak için önce kişinin kendi değer sistemini geliştirmiş olması gerekir. Başkalarından devraldığımız ve özümsemediğimiz fikirler çatışmaya yol açacak ya da seçim yaparken kişiye rehberlik edecek bir güce sahip değildir. Yeni etkilere maruz kalındığında bu tür fikirlerin yerini kolayca diğerleri alacaktır." "Harry Emerso...