Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.
aynı olma isteği? nereden geliyor. kabul edilme isteği? hepimizde var. kabul edilmek. bütün bu koyduğumuz kurallar, yazılı olmayanlar, yazılı olanlar da, içimizden geçenleri söyleyememek, hissettiğimizi yaşayamamak. kabul edilme isteği. dışlanmama isteği. neden böyle? yalnız kalma korkusu. yalnız ve parasız kalırız gerçekleri söylersek. aklımızdan geçeni söyleyemeyeceğimiz bir sosyal toplum kurmuşuz. ve sonra her geçen gün diyoruz ki daha da gelişiyoruz. allah allah. acaba? gelişiyor muyuz?

kendimizden uzaklaşıyoruz. sonra biri kafayı kırıp 20-30 tane insanı tarıyor. sonra birileri intihar ediyor. sıklıkla insanlar hayatından vazgeçiyor. hayatından vazgeçmek sadece kafana sıkmak da değil ki, insanlar zaten hayatlarını yaşayamıyor. vazgeçiyor. gelişine yaşıyor.

biz yalan söylüyoruz. söylediklerimiz yalan ve fakat insanlar bile bile bunu tercih ediyor. her gün kaç tane yalan söylediğinize baktınız mı hiç? yalan söylemek size göre olmayan bir şeyi olmuş gibi anlatmak olabilir. fakat öyle olmuyor. kalp kırmamak adına, ortamı bok etmemek adına, işinizden olmamak adına, annenizi babanızı sinirlendirmemek adına, sevgiliniz, kocanız, karınız sizi terk etmesin diye kaç tane yalan söylüyorsunuz. sadece sevilebilmek adına aklınızdan geçenleri kendinize saklamadınız mı? hadi dürüst davranın bakalım. yer mi? sanmıyorum.

sonra durup durup diyoruz ki. aman allaaam ne güzel sistem kurulmuş. insanlar üstün ırkmış. insanlar düşünüyormuş. insanlar düşünüyor. insanlar, insanların hayatının içine sıçmış. öyle bir hayat kurmuşuz ki düşünsene, bir milyar spermden bir tanesi işe yaramış da sen olmuşsun. sonra senin gibi milyarlarcası olmuş ve sonra sen gibi milyarlarcası aynı hayatı yaşamaya ant içmiş.

biri diyor ki, evlen. tamam çünkü yaşıtlarım evlendi. biri diyor ki; çocuk yap. HEMEN. olrayt. yaptın. çocuk büyüt. sonra diğer insanları yadırga. tabi ki. çünkü herkes aynısını yapmalı. çünkü biz milyarlarca insan aynısını yapmalıyız. düşünsene, sen düşünen ırk. üstün ırk. aynı hayatı yaşamaya ant içmişsin. çoğal anasını satayım. dünyanın imkanlarını sömür sömürebildiğin kadar. hayvanları falan ye, iç, kullan, at. hiç hayvan konusuna girmiyorum bile.

sonra bitmek bilmez bir tüketim yarat, onun peşinde köle ol. bir ayakkabı çıksın bin lira olsun, herkes almalı. sen de almalısın. almazsan dışlanırsın. temizlik ayrı, 5 gün aynı kıyafeti giy bakalım. sen iğrenç bir insansın. moda? moda ne amınakoyim. nerenizden çıkardınız. bir durun düşünün lütfen ya. ne giydiğimiz, ne satın aldığımız, kaç para verdiğimiz neden önemli arkadaşım? neden ya. neden eskimeden başka kıyafet alıyoruz. neden dünyada insanlar üşürken! bak diyorum üşüyorken (çünkü giyecek kıyafeti yok) biz hiç ihtiyacımız olmayan bir kıyafet alıyoruz sırf moda diye. nasıl bu kadar kontrolsüz çoğaldık. nasıl bu kadar birbirimizden haberimiz yok? nasıl bu kadar umursamaz olduk. ırka bak mnakoyim.

bizler bozuk bir ırkız. bizler olmadık. daha önce de söyledim, tekrar söylüyorum sanırım çok umursadım bu ara. kendim de dahil olarak iğrenç bir ırkız. kabul edelim.

ben bunları mesela söyleyemiyorum. anlatıyorlar bazen, burnunu yaptırmış bilmem kaç para vermiş, bir telefon almış ne boka yaradığını bile bilmediği bilmem kaç para vermiş, bir klübe gitmiş o klübe gitmek önemliymiş gibi anlatıyor sus diyemiyorsun ya anlatıyor. sus diyemiyorsun çünkü kabul edilmek zorundasın. çünkü insanlar seni sevmeli. çünkü insanların ne düşündüğü çok önemli. çünkü senin ne düşündüğün herkesle aynı olmalı. çünkü sen bunları takdir etmelisin.

ama sen başkasın mesela. başka düşünüyorsun. dile getiremiyorsun? peki ne zamana kadar dayanırsın? ne zamana kadar he he dersin. kabul edilememek ve yalnız kalmaktan korkmuyorsan. ne zamana kadar bu mükemmel sosyal toplumun taşlarından biri olabilirsin? farkındaysan ve buna devam ediyorsan zararın ne kadardır? kendine.

aynılaşmak çok tehlikeli. herkesi çeker içine, farkında bile olmazsın, sana doğal gelir. farkında bile olmazsın onlardan biri olursun. aynı burunlar silsilesi gibi. nereye baksan aynı burun. aynı insana yaptırılmış bile olabilir. bilemiyorum. aynı burunlar. korkuyorum, bir gün bir bakmışım selfiler, modalar, tanınmaz hala gelmeler, estetikler, aşırı mutlu olmalar falan. hastalık gibi. aşırı mutlu olmak hastalık, aşırı özgüven hastalık. kabul edelim, herkesten iyisi var. aynı burunlar sizden güzeli de var.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

gaslightingin türkçesi adam sikmektir.

manipülatif insanlar hakkında konuşacağım. tamamen klinik vakalara olan ilgimden yazılmış bir yazıdır. hiç yaşamadım zira manipülasyonu 50 km öteden anlayıp kaçıyorum.  şimdi çok önemli bir bilgi vericem bunu yazın bir yere; manipüle edilmeye çalıştığımı nasıl anlıyorum, şöyle: normalde doğru olduğunu bildiğin ve her zaman yaptığım herhangi bir şey var (33 sene içerisinde herhangi bir zamandayız), görüştüğüm ve görüşmemde sorun olmayan herhangi biri var, gittiğim ve gitmekte sorun görmediğim herhangi bir yer var, bir müzik var dinlediğim, bir giysi var giydiğim, bir inanç var inandığım herhangi bir şey olabilir ve: birisi bana gelip diyor ki  "yapma bunu, çünkü ben istemiyorum"  "çünkü ben üzülüyorum" "çünkü bana göre yanlış ve bu sebepten yapmamalısın" "sadece beni üzdüğü için bu yanlıştır" vb. welcome to the manipülasyonun anası world.  akıl sağlığınızın yerinde olduğuna güveniyorsanız. ne yapıyorduysanız o insandan önce lütfen yapmaya devam ed

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o insan kişisi iyi bir anne ya da k

the only horrible thing in the world is gerçekten ennui.

boredom is a sign of satisfied ignorance, blunted apprehension, crass sympathies, dull understanding, feeble powers of attention, and irreclaimable weakness of character. james bridie boredom is certainly not an evil to be taken lightly: it will ultimately etch lines of true despair onto a face. It makes beings with as little love for each other as humans nonetheless seek each other with such intensity, and in this way becomes the source of sociability.” schopenhauer the only horrible thing in the world is ennui, Dorian. That is the one sin for which there is no forgiveness. oscar wilde - the picture of dorian gray. hepinize katılıyorum, tüm kötülüklerin anası alkol değil can sıkıntısıdır. ben.