Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.
Farkında değiller mi acaba?

Hepimiz öyle ya da böyle bir hayat yaşıyoruz. Ve sanırım her gün kalktığımızda kendimiz için yapmamız gereken şeyler var. En basitleri yemek içmek ve sıçmak. Diğerleri korunmak, paylaşmak, sevilmek, sevmek. Diğeri bir şeyler öğrenmek çünkü gelişmemiz için gerekli olanı budur falan. Dinlenmek, keyif alacağın şeyler yapmak... Falan falan işte.

Peki bu hayatımızın içerisindeki sadece "muhteşem olan" ve sadece içerisinde "kendi fiziksel güzelliğimizi sergilemek" amaçlı olan an'ları paylaşmak ne zaman hayatımızın bu kadar içerisinde oldu. Ne zaman hayatların belki yüzde 99'unu hayatımızı pek de gerçek olmayan haliyle paylaşarak geçirmeye başladık.

Ne zaman herkes aynı şeyleri yapmaya ve paylaşmaya başladı.

Bir bebek doğum günü görüyorum. Fotoğraf. Bir uzun masa, üzerinde envaiçeşit pasta, börek, çörek neyse. Arkada eşşek kadar bir balon ile çocuğun/bebeğin girdiği yaş 3-4-1 her her neyse. Bir renk teması var... Erkekse yeşil mavi, kızsa pembeli membeli. Masanın arkasında bebek annenin kucağında bütün aile poz vermiş. Bebeğin bu olanlardan hiçbir çıkarı yok onu bir geçelim. O kadar fazla yapıldı ki artık gerçekten kim kimin çocuğuydu, kim kaç yaşına bastı falan şaşırdım.

Sonra yaz tatili fotoğraflarına gelelim. Elde mohitolu fotoğraf, arkası dönük çekilmiş deniz kıyısında otururken fotoğraf, sahilde zıplarken fotoğraf, akşam olduğunda da full makyaj süper mini etek kocaman şapka fotoğraf. Bir de şimdi omuzu açık üst moda oldu sanırım, bir de o tarz bir şeyle fotoğraf.

"EVET dedi" temalı tek taş yüzük.

Kahve-kitap.

Sporda aynada çekilmiş fotoğraf. Spor bitmiş göğsü terli fotoğraf.

Elde rakılı fotoğraf.

Sevgili elleri... Sevgili ile kahvaltı, sevgili ile restoranda, aşkitomla bilmemne keyfi.

Bunlar ve binlercesi. Fakat tema aynı anlatabiliyor muyum? Herkeste var aynı fotoğraf. Tıpatıp aynısı yani. Biri fotoğraf çektirmiş daha önce görmüş beğenmiş ve diyor ki "ben de aynısını çektirmeliyim" evet diyor bunu gerçekten. Onda da olmalı. Geri kalmamalı. Neyden geri kalmamalı?! Bir başkasının yaptığının aynısını yapmaktan.

Peki, tamam. Çektirdin. Hayatının, koca hayatının bütün muhteşem anlarını çektin. Ve bence yanılmıyorsam bu kadar fazla fotoğraf paylaşabilmek için o anları es geçiyor olman lazım. Bu da büyük bir çaba. Hiç beceremediğim hep unuttuğum bir şeydi benim için eskiden beri, güzel anları kaydetmek. Çünkü o anı yaşamakla meşguldüm, hep şaşırırdım kimin aklına geldi fotoğraf çekmek diye. Fakat şuan kimse öyle değil. Tam tersi. Ve abartıyorsam söyleyin, sanıyorum artık öyle bir hale geldik ki insanlar hayatlarını paylaşabilmek ve beğeni alabilmek adına yaşıyorlar. Yaşamak ve keyif almak öncelik değil.

Bunu nereden anlıyorum ve bundan niçin bu kadar rahatsız oluyorum.

Birincisi, abartı var ve çoğu gerçek değil. Çok mutlu ve keyif alınıyor gibi çekilen pozların arkasında veya yanında oldum çoğu zaman. O anların gerçeğinde vardım. Hiç de o kadar mutlu değiller. Tekrar belirteyim insanlar gerçekten mutlu ve keyif alıyorlarsa ve sıkılmıyorlarsa akıllarına "kusursuz çıkacağım bir fotoğraf çekeyim de hayatımda gerçekten var olmayan insanlarla paylaşayım" fikri gelmez. Yani gerçek olmayan şey, mutlu olmaları. Keyif almıyorlar. Gerçek olmayan tek kısmı o değil. Güzel görünmek çabası var ve inanıyorum artık çok da çabaya gerek yok. Harika boya cila yapıyorsun. Her yerini değiştirebiliyorsun yani fiziksel olarak. Onun üstüne bir de minik fotoşop programları var ki... Mükemmel görünebilirsin. Ama mükemmel değilsin? Olsun. Önemli olan öyle görünmek. Paylaş gitsin.

İkincisi, o kadar insanı görüyorum sosyal medyada, bakıyorum da profillere, hiç tanımadığım insanlara bile bakıyorum. Fakat beğenerek değil, imrenerek de değil, inanamayarak ve dehşete düşerek bakıyorum. Çünkü aynı insanları tanıyorum ve mutlu değiller. Hayatlarını biliyorum ve mutlu değiller. Uzaktan bakan herkes onları harika hayatlar yaşıyor, eğleniyor ama sürekli eğleniyor, günün 10 saati zaten spor yapıyor müthiş sağlıklı besleniyor falan sanıyor. Fakat değil... Hiçbiri doğru değil. Konuştuğunda sana sevgilisiyle ilgili bir milyon tane problemi anlatıyor sonra aşkitomla bilmemne keyfi diye paylaşıyor. İnanmıyorum ben. Ve nasıl bu kadar düpedüz yalan söyleyebildiklerine olan dehşetimi tutamıyorum içimde.

Peki neden bu kadar diğer insanlar gibi olma ve onlardan takdir görme isteği. Nasıl bir bağımlılık bu ve nasıl bir can sıkıntısı. Neden yapacak başka şeyler bulamıyor bütün bu insanlık?

Yorumlar

  1. 20. Yy başlarında bir tercüman çıkageldi.Herkesin anladığı bir dili en mantıklı kelimelerle çeviren..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

gaslightingin türkçesi adam sikmektir.

manipülatif insanlar hakkında konuşacağım. tamamen klinik vakalara olan ilgimden yazılmış bir yazıdır. hiç yaşamadım zira manipülasyonu 50 km öteden anlayıp kaçıyorum.  şimdi çok önemli bir bilgi vericem bunu yazın bir yere; manipüle edilmeye çalıştığımı nasıl anlıyorum, şöyle: normalde doğru olduğunu bildiğin ve her zaman yaptığım herhangi bir şey var (33 sene içerisinde herhangi bir zamandayız), görüştüğüm ve görüşmemde sorun olmayan herhangi biri var, gittiğim ve gitmekte sorun görmediğim herhangi bir yer var, bir müzik var dinlediğim, bir giysi var giydiğim, bir inanç var inandığım herhangi bir şey olabilir ve: birisi bana gelip diyor ki  "yapma bunu, çünkü ben istemiyorum"  "çünkü ben üzülüyorum" "çünkü bana göre yanlış ve bu sebepten yapmamalısın" "sadece beni üzdüğü için bu yanlıştır" vb. welcome to the manipülasyonun anası world.  akıl sağlığınızın yerinde olduğuna güveniyorsanız. ne yapıyorduysanız o insandan önce lütfen yapmaya devam ed

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o insan kişisi iyi bir anne ya da k

the only horrible thing in the world is gerçekten ennui.

boredom is a sign of satisfied ignorance, blunted apprehension, crass sympathies, dull understanding, feeble powers of attention, and irreclaimable weakness of character. james bridie boredom is certainly not an evil to be taken lightly: it will ultimately etch lines of true despair onto a face. It makes beings with as little love for each other as humans nonetheless seek each other with such intensity, and in this way becomes the source of sociability.” schopenhauer the only horrible thing in the world is ennui, Dorian. That is the one sin for which there is no forgiveness. oscar wilde - the picture of dorian gray. hepinize katılıyorum, tüm kötülüklerin anası alkol değil can sıkıntısıdır. ben.