Ana içeriğe atla

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

o öyle olmaz.

Kahve, yorgunluk ve evinden kilometrelerce uzakta bir otel odasının kafası. Dünyanın her bir yanında oturduğum birbirinden farklı, soğuk ama rahat berjerlerden birindeyim yine. Kucağımda kafamda tepişmiş binlerce insanın ruhunun beynimi sikişini yazdığım beyaz sayfa. Sahip olduğu 86 milyar nöronu tam olarak nereye kullandığı konusundaki düşüncelerimi susturamadığım insanlar sürüsü. Belki de yeterince beslenemiyor, yeterince enerji gitmiyor beyne, bilemiyorum. Nerede kaybettin düşünce süzgecini? Neden senin yok. Neden ne verirlerse aldın, ne söylerlerse inandın? Nerede kaybettin tam olarak sen dışında da beyin/fikir olduğu düşüncesini, farklı fikirlerin var olabileceğini? Kaç yaşında karar verdin vazgeçilmez kurallarına. Nasıl ölesiye inandın kendi fikrinin dünyadaki her insan tarafından kabul edilmesi gerektiğine? Nasıl boyadın inanmadığın her şeyi siyaha. Duymaz olmuşsun farklı bir öngörüyü farkında mısın? Değilsin.

Bilmiyorum çünkü derinlemesine düşünmedim. Çünkü doğruluğunu ya da yanlışlığını ispatlayacak yeterli veriye kendi ellerimle, araştırarak ulaşmadım. Diyen var mı mnakoyim? Ne yaptınız lan. Ne ara ve nasıl her şeyi çözdünüz ve her şeyden değiştirilemez şekilde emin oldunuz. Hastasıyım çelişkilerinin farkında olmayan insanların. Gerçekten şaşkınlıkla bakıyorum 60 sene şu gezegende var olmuşsun, 60 sene bir şeylere inanmışsın, hayatını bir şekilde yaşamışsın ve 60 sene boyunca hiç aksatmadan sen dışındakileri reddetmişsin. Hala "öyle şey mi olur lan" boyutunda hayatını idame ettiriyorsun. Ömrü boyunca 350 nüfuslu bir kasabada yaşamış insanlardan bahsetmiyorum. Baya dünyada görmediği memleket, ırk, kültür, fikir, aşırılık, bayağılık neredeyse kalmamış. Hepsini gördün düşünsene biraz. Azıcık bunun için kullan nöronları, evet. Yok etmek için değil. Bütün hayat mücadeleni kendin gibi olmayanları "öyle şey mi olur lan" cümle kalıbı ile savuşturmaya mı harcadın? Bütün kullandığın doğal kaynakları böyle mi harcadın? Bazı varlıklar ki sen duysan kesin "öyle şey olmaz" derdin, bebek bezine bakarken insan beynini daha farklı nasıl incelerim düşüncesine kapılıyor, primatların gelişimini yemekleri pişirerek yememize bağlayacak 3-4 senelik araştırmalar yapıyor, uçan ve yüzen robotlar icat ediyor, 30 senesini kanada ormanlarında ağaçları araştırarak geçiriyor ve yine de başka birine çıkıp da "öyle şey mi olur lan" diyerek kendi düşüncesini suratına kusmuyor. Hala kendinden emin olamıyor. Her düşünceyi, fikri, keşfi bir başlangıç olarak görüyor. En azından hayattaki en büyük zevki her şeyi reddetmek olmayan insanlar bunlar. Peki ya sen? 

Ben de çok zaman kendimi nefes israfı olarak görüyorum, yalan değil. Bunun için tek yapabildiğim de başka insanların hayatlarında kötü bir iz bırakmamaya çalışmak. Kendi hayatımdan vazgeçmek gibi bir planım yok. Kendi çapımda, minik dünyamda, zaman zaman dünyanın bir ucundaki otelin berjerinde oturup böyle yazarak düşünerek geçirdiğim bir hayatla ilgili çok fazla derdim yok artık. Yaşıyoruz işte, güzel anları toplayıp ruhumuzu besleyerek, kendimize zorlama bir hayat çıkartarak.

İnsanların duygularına tecavüz edip daha sonra bunlar neden böyle diye ortalıkta dolanan bence "keşke var olmasalar topluluğu" benim gibi ne yazık ki hala böyle şeylerden etkilenen insanları yoruyor.

Keşke sahip olsalar, biraz sevgi, azıcık saygı ve biraz banane mnagoyiiim kafasına.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

gaslightingin türkçesi adam sikmektir.

manipülatif insanlar hakkında konuşacağım. tamamen klinik vakalara olan ilgimden yazılmış bir yazıdır. hiç yaşamadım zira manipülasyonu 50 km öteden anlayıp kaçıyorum.  şimdi çok önemli bir bilgi vericem bunu yazın bir yere; manipüle edilmeye çalıştığımı nasıl anlıyorum, şöyle: normalde doğru olduğunu bildiğin ve her zaman yaptığım herhangi bir şey var (33 sene içerisinde herhangi bir zamandayız), görüştüğüm ve görüşmemde sorun olmayan herhangi biri var, gittiğim ve gitmekte sorun görmediğim herhangi bir yer var, bir müzik var dinlediğim, bir giysi var giydiğim, bir inanç var inandığım herhangi bir şey olabilir ve: birisi bana gelip diyor ki  "yapma bunu, çünkü ben istemiyorum"  "çünkü ben üzülüyorum" "çünkü bana göre yanlış ve bu sebepten yapmamalısın" "sadece beni üzdüğü için bu yanlıştır" vb. welcome to the manipülasyonun anası world.  akıl sağlığınızın yerinde olduğuna güveniyorsanız. ne yapıyorduysanız o insandan önce lütfen yapmaya devam ed

insanlık için küçük benim için büyük bir farkediş, farketmemek.

        sevginin ne sikim olduğunu hiç bilmeden yetiştirilen ruhları hastalanmış insanlarımıza...  küfürle giriş yaptım. çünkü öle..  büyüme çağında sevgi dilenen ve dilendiği için utanan ve sonunda da bu konuyu bir daha düşünmemek ve kötü hissetmemek (hissettirilmemek) adına çok derinlere gömerek yetişkinliğe ulaşan kişiler sevginin öncelikle sağlam bir temelinin atılması ve tuğlaları üst üste koyarak inşa edilmesi gereken bir şey olduğundan bir haberler.  sevgiyi ailelerinden "bana baktı, büyüttü, aç bırakmadı, terk etmedi vb." gibi bir takım kan bağından dolayı oluşan zorunluluklar ve asgari düzeydeki ilgi alakadan ibaret olarak gördüler. seni doğuran kişi ya da bakan büyüten kişi her kimse onunla bile duygusal, iletişime dayalı bir sevgi inşa edilmesi gerekiyor aslında. bu konsepte çok uzak bir millet olduğumuz aşikar.  biraz daha girelim çünkü bu konu canımı çok sıkıyor.  anne kutsaldır dediler. hayır hiçkimse kutsal değildir. yalnızca o insan kişisi iyi bir anne ya da k

the only horrible thing in the world is gerçekten ennui.

boredom is a sign of satisfied ignorance, blunted apprehension, crass sympathies, dull understanding, feeble powers of attention, and irreclaimable weakness of character. james bridie boredom is certainly not an evil to be taken lightly: it will ultimately etch lines of true despair onto a face. It makes beings with as little love for each other as humans nonetheless seek each other with such intensity, and in this way becomes the source of sociability.” schopenhauer the only horrible thing in the world is ennui, Dorian. That is the one sin for which there is no forgiveness. oscar wilde - the picture of dorian gray. hepinize katılıyorum, tüm kötülüklerin anası alkol değil can sıkıntısıdır. ben.