peki şöyle bir şey var, hayat boktan, evet zor, istediğimiz çoğu şey olmuyor, hadi oldu yetmiyor, tatmin olamıyoruz, tahammül edemiyoruz, motivasyon sıfır, ya uykumuz var uyuyamıyoruz ya da uykumuz yok uyumamız gerekiyor, sıçamıyoruz, açız ama canımız yemek istemiyor falan falan ya... rahat bıraksak diyorum. uğraşmasak. kimse kimseye karışmasa en azından lafta yani.
azcık siktir etsek mesela birbirimizi. ne yaptığımızı, ne düşündüğümüzü, ne istediğimizi falan bıraksak. sormasak en azından, sorarsak da yargılamasak en azından, çok aşırı söylemek istiyorsan söyle de cevap bekleme falan ne biliyim ya. azcık daha düşünerek konuşabiliriz belki. gelişigüzel değil de, zoraki sessizlik doldurmak amaçlı değil de. small talk değil yani sikeyim small talku kim çıkardıysa şunu herkes kendini zorunlu hissediyor sanırım yine dış güçlerin oyunu bu. onlarda daha çok var. gözgöze geldiği an soru sorma ihtiyacı doğuyor. yüzüne gülümsedin sıçtın bittin. hayat hikayeni anlatırsın. anlattırır. dinler bi de ve şaşırır. sen de sorma ihtiyacı hissedersin ve işte gereksiz bir smalltalktan koskoca bir kanvırzeyşına doğru gidişin başı bu. kaçın derim ben. ben kaçıyorum. güzel kaçarım alıştım çünkü. çünkü tahammülüm hiç kalmadı. çünkü...
zaten hayat baya zor yani kabul edelim aşırı derecede boş işlerle uğraşıyoruz sadece mecburuz diye. bir de salak salak laflar etmesek? boş sorular sormasak. sürekli, her gün, her dakika ve saniye aynı şeyleri konuşmasak mesela. ben demiyorum felsefe yapalım, beyin fırtınaları falan yoo yoo...
sadece susabiliriz. benim için problem değil. hiç üstüme de alınmam, ben de susarım ve hatta mutlu bile olabilirim. bütün gün camdan bakarım, elime ayağıma bakarım, mümkünse kitap okurum ama susabilirim.
laf çok boşlaştı zira.
herşey aynı arkadaşlar. herkes aynı. olduğumuz ortamlarda herkes aynı. çünkü senin olabildiğin ortam bu.. ne altını görüyorsun ne üstünü. standart statüler, standart hayat şartları, kültürel seviye, okul, yaşadığı yer, maaş vb. aynı yani. hemen hemen herkes aynı. bu aynılık içerisinde bir de aynı cümleler. ama her an! HER GÜN.
ya lütfen ama cidden.
NE OLURSUNUZ SUSALIM.
kafam şişti.
azcık siktir etsek mesela birbirimizi. ne yaptığımızı, ne düşündüğümüzü, ne istediğimizi falan bıraksak. sormasak en azından, sorarsak da yargılamasak en azından, çok aşırı söylemek istiyorsan söyle de cevap bekleme falan ne biliyim ya. azcık daha düşünerek konuşabiliriz belki. gelişigüzel değil de, zoraki sessizlik doldurmak amaçlı değil de. small talk değil yani sikeyim small talku kim çıkardıysa şunu herkes kendini zorunlu hissediyor sanırım yine dış güçlerin oyunu bu. onlarda daha çok var. gözgöze geldiği an soru sorma ihtiyacı doğuyor. yüzüne gülümsedin sıçtın bittin. hayat hikayeni anlatırsın. anlattırır. dinler bi de ve şaşırır. sen de sorma ihtiyacı hissedersin ve işte gereksiz bir smalltalktan koskoca bir kanvırzeyşına doğru gidişin başı bu. kaçın derim ben. ben kaçıyorum. güzel kaçarım alıştım çünkü. çünkü tahammülüm hiç kalmadı. çünkü...
zaten hayat baya zor yani kabul edelim aşırı derecede boş işlerle uğraşıyoruz sadece mecburuz diye. bir de salak salak laflar etmesek? boş sorular sormasak. sürekli, her gün, her dakika ve saniye aynı şeyleri konuşmasak mesela. ben demiyorum felsefe yapalım, beyin fırtınaları falan yoo yoo...
sadece susabiliriz. benim için problem değil. hiç üstüme de alınmam, ben de susarım ve hatta mutlu bile olabilirim. bütün gün camdan bakarım, elime ayağıma bakarım, mümkünse kitap okurum ama susabilirim.
laf çok boşlaştı zira.
herşey aynı arkadaşlar. herkes aynı. olduğumuz ortamlarda herkes aynı. çünkü senin olabildiğin ortam bu.. ne altını görüyorsun ne üstünü. standart statüler, standart hayat şartları, kültürel seviye, okul, yaşadığı yer, maaş vb. aynı yani. hemen hemen herkes aynı. bu aynılık içerisinde bir de aynı cümleler. ama her an! HER GÜN.
ya lütfen ama cidden.
NE OLURSUNUZ SUSALIM.
kafam şişti.
Yorumlar
Yorum Gönder