öldürdüğün herkesin bir anda mezardan çıktığı ve sana koştuğu bir gece. sanki aynı anda çocukluğunsun ve aynı anda ölüm döşeğindesin. en iyi hissettiğin gün ve dibe vurduğun an aynı anda canlanıyor içinde. müthiş bir heyecan ve kahrolmak gibi aynı anda. panik atak anında rüya görüyor gibi. bu tek başıma benim anılarım olamaz gibi, hissedebiliyorum ne varsa ortalıkta boktan olan yaşıyorum gibi. başkalarının boktanlıklarını taşıyorum gibi.
üstüne hayvan gibi bina dikmişim temeli sağlamlaştırmadan gibi. bina sağlam da işte arada içimden geçiyor -ta ki uyuşturana kadar- çökecek kafama hissi. kafama ve hayatıma ve içime ve dışıma. mahvolucam biliyorum.
bir noktaya kadar kafamdakileri üzerine yıkabildiğim insanlar var. bir noktadan sonra o insanları ne kadar sevdiğimi farkedip konuşacak son insana gidişim var. o da ben. benle de konuşulmuyor ki. aşırı dark bi kafa. pis dibe çekerim. bilirler öldürürüm. bir anda ne olduğunu şaşırırsın. aşırı realistim çünkü. bunun adı herkese göre pesimistlik/kötümserlik. içimizden yavaş yavaş çıkıp giden ve bitecek olan hayattan bahsedebilirim, bir anda. her şeyin ama her şeyin biteceğini hepimiz biliyoruz. bundan bahsederim kesin. ve bu olana kadar yaşadıklarımız, hissettiklerimiz, hayallerimiz, istediklerimiz, o an olduğumuzu sandığımız insan, olacağımızı sandığımız insan ve durum ne kadar da boş ve geçici bundan bahsederim. sonra biteriz. hep birlikte. ya hayvan gibi susup dibe vururuz ve ölümcül bunaltı gelir. ya da gözümüzden yaş boşalır, nefes alamayız gülmekten.
genelde de hayvan gibi güleriz. dark sense of humour da ilişkilerimizin temeli olduğundan. bu böyle gider.
şuan hali hazırda yeni kaybettiğim, uğruna üzüldüğüm, istediğim, istemediğim, sevdiğim, özlediğim hiçbir şey yok.
hayal kuruyorum. kurmaya başladığım ilk saniyelerde falanım. o anlar bunlar işte. o anlarda duruyorum. kalıyorum. sabotajın dibine vuruyorum. tekme tokat girişiyor bitirici kafam hayallerime. bu kadar yokedici bir kafayla da bir sikim yapılmıyor işte.
işin en bok tarafı da aşırı haklı. aşırı derecede haklı.
hiç kendimi öldürmeye yakın değilim. en azından aşırı merak ettiğim için hayatımın sonuna kadar devam edeceğime inanıyorum. ama şunu çok iyi biliyorum ki şuan yok olsam pek de bir şey değişmeyecek. bunu kendim ve gördüğüm bildiğim bir çok insan için düşünüyorum. var edecekleri insanlar için de umarım olmazlar diye düşünüyorum. hayatımızın şuan durduğunu ve hiçbir şey değiştirmediğini düşünürsek gerçekten bunu anlayabiliriz. lan 30 gündür yaklaşık hiçbir şeye yakın bir şey yapıyoruz. ve ne oluyor? hiçbir şey. which means. biz gerçekten hiçbir şeyiz.
kaloriferin altında ki örümcek belki daha işlevseldir.
bu kendimizi öldürmemizi gerektirir mi? asla.
hangi birimiz öldürsün? ve ne için? yine kalan şey çok boktan.
siktiredip yaşıcaz da bunlar işte insanın aklından geçen şeyler olmalı mı? bence olmamalı.
insan yataktan kalkarken "kalkmasam da olur" "hiç varolmasam da olur" diye düşünmemeli.
bu hayata karşı iyi bir yaklaşım değil eğer cidden yaşamak istiyorsan.
gerçekten mutlu olmak da şu bence, kendin gibi düşünen insanlar görmek. bulmak. ve sonunda paylaşmak. peki bu ne kadar zor olabilir?
- dümdüz söylicem - hiçbir şeyin farkında olmadığı için mutlu olabilen insanlar var ya onlar buluyor paylaşıcak birileri. onlar paylaşır. istediği ayakkabıyı paylaşır, onu giyer ayağını paylaşır, tanımadığı insanların hayatını izler onu paylaşır, peşine düşeceği ve çılgınca nefret edeceği durumlar yaratır, aşırı aşık olur, tüketir, tüketmek ister, çok fazla şey hisseder, bunu normalleştireceği insanlar vardır onlarla paylaşır ve onlarda onun hiddetini hisseder, o da paylaşır, paylaşırlar her bir hücrelerini paylaşırlar, karşısına çıkan herbir şeyin atomuna nüfus etmek isterler, içlerine almak, bütünleşmek isterler, paylaşa paylaşa bir olmak isterler. olurlar da. sonunda paylaşır ve hep haklıdır. haklı olmak çok iyidir. o hep çok haklıdır. aşırı derecede hak görür kendinde. dopdoğrudur falan. harika bir his olmalı lan bu. çok isterdim... peki...
ben kiminle neyi paylaşayım?
bir noktadan sonra sevgim, saygım, empatim bana paylaşma lan ayı diyor.
hadi sen geberdin bırak insanlar sağlam kalsın diyor.
şuan mesela.
yazma sebebim. burda yazıyorum zira okumaktan vazgeçebilirsin.
17 defterim var. bu sebepten.
anlamazlar da değil artık. anlamasınlar. yazık lan.
bu bir anda gelen kısır döngü halindeki müthiş sorguları kim duymak ister?
sorular, cevapları da var. istemiyorsun cevapları. soruları seviyorsun çok belli. neden bir diğer insan daha sorsun bunları. neden bir diğer insan daha seninle gelsin diplere. magmaya.
neyse ki nadir geliyor. çok nadir. çok çok az ataklar. çok fazla aşırı taşak geçmek hayatımla, hayatınızla iyi geliyor. çok çok uzak durmak aşırı iyi geliyor.
en azından çok temiz duygularım var, çok kendi halinde, çok benim içimde, çok kendime ait. kimseyi katmadan, suçlamayı, parmakla göstermeyi bırakarak devam ediyorum. bir canlı içermeyen duygular yeşertiyorum. iyi ya da boktan tamamen bana ait.
her şey tamamen bana ait. sıyrıldığımı hissediyorum tüm fiziksel durumlardan. her hissettiğim, yaşadığım, başı, sonu, sorumlusu, başlatanı, bitireni, yazanı, çizeni, oynayanı, benim. tamamen benim. yüzde yüz hissediyorum.
paylaşamıyorum.
bazı anlarda yüzde bin oluyor, uyuşturmak istiyorum, başarıyorum.
en azından ben cümle kuruyorum, baya sonuna geldiğin zaman başını hatırladığın cümleler kurabiliyorum. ve ben başarıyorum.
bay.
Çok yazım oldu aynı bu şekilde, kalktığımda hiç iyi hissetmedim aksine bir sinirle uyanamıyorum ölmemiş olmamın verdiği mutsuzluk her gün başa sarıyor 11 şarkılık liste gibi sevemediğim insanlar arasında geçen her gün kimseye anlatamadıklarımı anlattığım karanlık sonra gözlerini aç sabah olmuş yine kızgınlık yine boka saran gün ...
YanıtlaSilKendin gibi birini bulmak çok zor gördüklerin kendileri değil kabullenmiş yalnız kalma korkusundan
Tek bir gün heyecanımı hatırlıyorum dün gibi ortakulda uyuyamazdım noldu işte birşey oldu o zamanlar gitti hevesim hayata dair kendimide ifade etmekte zorlanırım ben zaten olmadım olamadım ben tam o gün bugündür.
Umarım senin gibi birini bulursun