Var olduğum anları toparlamaya çalışırken buldum kendimi. Var olmanın gölgesinde değil gerçek hissiyle karşılaştım mı? Gerçekten hissettim mi kendimi, iç savaşımın durduğu bir an oldu mu? Ben hiç acaba sustum mu. Buldum, o anı yaşıyorum bulduğumdan beri. Bir akşam üstü, bir gece ve ben var oldum. Yaşadığım küçücük mağaradan çıkmamı sağlamış bir zaman dilimi. Evet! Dağları ve tepeleri geçtim bir akşam üstü ve asla olamam dediğim bir motosiklet üzerinde. Bir şarkı açıp sonsuza dek dinledim. Rüzgarı, gökyüzünün mor-mavi rengini, hiç silemeyeceğim bir kokuyu, yüzüme yapışmış şaşkınlığı ve maviyi ve de yeşili hissettim ben. Coşku hissettim ve aynı zamanda müthiş bir dinginlik vardı içimde. Bir ses duyuyordum yalnızca ve evet bu ses kafamın içerisinden gelmiyordu. Bu ses gerçekten duyuluyordu. Bana anlatıyordu, iletişimde değildik, fakat sesini duyuyordum bir adamın. Sonra yaylılar.. Sonra piyano. Durdurmak istemediğim hislere sahiptim ve hücum ediyorlardı ellerime, ayaklarım...