Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Bir observer.

Görünmez olmak istiyorum çoğu zaman. İzlediklerimi görmesinler istiyorum. Yüzünün aldığı şekli, kasılmasını, utanmasını, yalanlarını izlediğim zaman görünmemek istiyorum. Daha doğal olanı görebilmek istiyorum. Ben her zaman görünmez olmak istedim. Olmak istediğim bir sürü yer var yalnızca görebilmek, tecrübe edebilmek, doyasıya inceleyebilmek için. Bütün hayatlar enteresan olabiliyor yalnızca izlerken. İçine girdiğinde ilginçliğini yitiren hayatlarız biz. Hepimiz sonsuz ve hepimiz boktanız.  Yan masa izlemek en büyük zevkim. Konuşulanları dinlemek. Düşünüleni ve yapılanın farkını görebilmek. Sihir gibi insanlık. Gösterdikleri ve aslında olan bambaşka. İnanılan ve gerçek olmayanlar ne kadar çok. Bir şeyleri öyle değilmiş gibi yapmaya çalışıyor. Sürekli saklıyor, sürekli aldatmaya çabalıyor, sürekli yalan söylüyor ve sürekli öyle olmayan şeyleri öyleymiş gibi anlatıyor. Birileri anlatıyor ve daha garibi o yalan söylerken, yalan söylenen bunun farkında. Farkında olsa bile devam ediy...

Basınçtan.

Hayat ne kadar küçük. Sürekli kendinle karşılaşıp duruyorsun. Kendine tosluyor, kendinle muhabbet ediyor, kendinden kaçıyorsun ve yine yollar kendinde kesişiyor.  Dönüp dolaşıp geldiğim yer yine aynı. Bu döngüyü kırmak adına yaptıklarım başarısız.  Konuştuklarımı farklı cümlelerle söyleyerek yutturuyorum. Aslında tema aynı. Aslında her şey ve herkes aynı. Belki de her şey ve herkes yok. Bir tek ben varım. Kimseyi umursayamadığım gibi her şeyi görebiliyorum.  Bu söylediklerimi binlerce kez söyledim. Hiç kimseye söylememiş olmam çelişkisi.  Herkes gibi ben de bulmak istiyorum. Bugün baskı yaptı bir şey, beynimden doğru başlayarak, kulaklarımı ağrıttı. Bağırıyordu içimdeki saçmalık. "Bulmak istiyorum" diye. Bırakasım gelmedi bugün, o sesi susturasım gelmedi. Yine kendimdeyim. Yine geldim. Vardım. Yollardan, arazilerden, manzaralardan, binlerce insan, yüzbinlerce düşünceden geçtim ve yine kendime vardım.  Kafasını okşayıp susturduğum çocuk büyümek...

Sen hiç becerebildin mi?

Özlediğin oldu mu hiç? Daha önce hissedebildin mi, boşluğu, içinin çökmesini? İzleyebildin mi? Sadece bir fotoğrafı karşına koyup, izledin mi? Ezberledin mi daha önce birinin dudağının kıvrımını, gözbebeğinin çapını. Kokusunu içine çekebildin mi mesela? Yanında değilken... Sesini dinledin mi? Saatlerce, yatmadan önce, mutlaka. Kesin özledin mi? Daha yanından ayrılmadan başlayan hüznü tattın mı?  Yok, ben yaşamadım da. Sen diyorum yaşadın mı?  Saçına dokunacağın anı düşünüp durdun mu mesela... En güzel tenin onda olduğuna inanıp, bunun uzun bir süre muhakemesini yapıp, emin olduktan sonra gülümsedin mi? Gülümsemesini bekledin mi? Gülümsesin diye bekledin mi? O gülüşü slow motionda geçirdin mi kafandan, anılara ekledin mi? Sonsuza dek kaydettin mi? Ah o gülüşe geberdin mi?  Yok, ben bunları hiç yaşamadım. Sen yaşadıysan bir bak bakalım, bi şey merak ettim de. Azına sıçtığımın zamanına küfrettin mi? Hem bir türlü tutmayışına, hem istediği zaman yavaş, istediği zaman hızlı ge...

Ayak var.

                Yazıyorum ve hiç zaman geçmeden unutuyorum. Bu benim doğa üstü güçlerimden bir tanesi. Çok daha eğlenceli ve daha enteresan olanlar var. Bu da çok işlevsel bir güç. Ne bok geldiyse başıma yazdım, ne hissettiysem ya da ne hissettiğimi sandıysam yazdım. Olayları kafama ya da götüme göre yorumladığım zamanlarda, acı, korku, bunalım, ergenlik, adam, kişi, salaklar ve gerizekalılar hakkında hiç durmadan yazdım. Ve hiçbirini hatırlamıyorum. Ekranda buluşan düşüncelerimin yazıları nasıl ters algılanıyorsa, hemen siliniyor. Hisleriyle, isimleriyle, acıları, duyguları ile, hemen gidiyorlar. Sonra hep söylediğimi söylüyorum; kim lan bunu yazan?! Hafif şizofreniyi andıran bu doğa üstü gücüm sayesinde bir çok badireyi hasarsız atlatabildim. İstemeden mektup gönderdim, tasarladığım hayatları bir gecede sildim. Anılarımı yok saydım ve boşalttım.  Fiziksel olarak sindirme ve boşatma sistemimiz işlemediğinde nasıl sıkıntılarda boğuluyorsak, d...

Benim zamanım da gelecek.

Her şeyin zamanı var. Kitabın bile. Bazen eline geçiyor, atıyorsun. 'Bu ne lan' falan diyorsun, biliyorum. Onun zamanı gelecek. Müziğin... Zamanı gelecek. Dinginliğin, zamanı gelecek. Kararların var, alıyorsun. Çok kararlısın ama acaip! Kimse döndüremez. Dönüyorsun o karardan. Noluyor? Zamanı gelmemiş. Bulunduğumuz lokal saatten bahsetmiyorum. Senin lokal saatin bu. Senin olan hani. Sana zamanı gelmemiş. Şöyle bi şey var söyleyeceğim fakat korkma. Belki hiç gelmeyecek. Belki ölürsün falan değil bu. Belki, sadece, hiç zamanı gelmeyecek.  Beklemeyebilirsin. İstemeyebilirsin. Gelebilir. İstemezsin içten içe 'siktir lan' dersin. Gelmeyecek sanırsın gelir. Güzel küfrettim burada ama yazmadım. Kibarlığım üstümde.  Zaman dediğimiz salak bir şey. Yok hızlı geçti yok geçmiyor falan. Hissettiklerin olabilir mi zaman? Olabilir. Paralel evren var mı? Kesin var. Başka türlü açıklayamayacağım düzeltmeler görüyorum. 'Zaman dümdüz bir çizgidir abi' diyen varsa da yine küfrediyo...

Bir soru.

Kafalarımız karışık. Aslında netleştirmeye bayılıyoruz. Netleştiresimiz yok. Kısa cümleler kuruyormuş ya adı lazım değil rokçu... Ne alaka. Ben uzun da kursam, kısa da anlatamadım derdimi. Derdimi anlatmak gibi bir çabaya girmediğim için olsa gerek.  Gözümün içine bak şimdi. De ki: " Tutku yok "  De bakalım: " Sevmiyorsun sen! "  " Hık mık " dedim. Bir bok anlamadın değil mi? Yanlış yolda değilsin. Benim yolumdasın. Anlamıyoruz artık her şeyi. Hiçbir şeyi anlamaya çalışırken kaybettik anlayışımızı.  Şimdi dur bakalım orada ve de ki " Dinlemiyorsun " Ben aslında dinlemesem bile duyuyorum. İstemesem bile duyuyorum kaldı ki sen bana dur, bak, dinle diyorsun. Olamaz öyle bir şey. Yok bende. Yüklü değil.  Bak, dinle, hisset var. Konumuzla alakası yok.  Şimdi benim gidesim geliyor. Bu defa farklı ama. Düşüncelerimle aklımı birden toplu gönderdim. Arkasından gideceğim. Aslında bu yazan ellerin sahibi burada değil. Ondandır belki uzakl...