Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Herkes başkaları değildir.

" Kişi kendinde ne kadar çok şeye sahipse, başkalarında o kadar az şey bulabilir " Schopenhauer.  Bu lafı ile bana hala oturmamış olan taşlarımdan bir kaçını daha yerine oturtan adam Schopen'e teşekkür ediyorum. Kendime sorduğum 80.000 sorumdan belki 20.000 ini cevaplamış bulunuyorum ve daha güzeli sorun olduğu ve düzeltmem gerektiğini düşündüğüm bazı şeyleri öylece olduğu gibi bırakmamı sağlamıştır. Sana yetecek şeyler var aslında. Hem de başkalarında değil. Bir dolu düşüncem var "cehennem başkalarıdır" konulu. Başkaları sana cehennemi yaşatır, seni üzer, incitir değil aslında. Başkaları senin kendinde olan zenginliğini unutturur. Başkalarına odaklanıp kalırsan, kendini unutursun. O yüzden insanlar ilişkiden çıktıktan sonra genelde "kendimi buldum" der. Kendini özlersin. Başkaları kafanı sen olmayan bir dolu şeyle doldurur. Gereksizdir. Oyalamadır. Oyalama tehlikelidir. Kendini oyalamak, kendinden uzak kalmaktır.  Konuşmalara, ilişkilere,...

Paylaş-a-ma-mak.

Acı kopyalamak. Acıyı çoğaltmak. Acıdan kaçamamak. Acının seni bulması. İstemesen bile oluşan problemler. Gözünü kapatıp açtığında gitsin istediğin her şeyin hala orada olması.  Bazen diyorum ki bazıları sadece şanssız mı? O kadar mı yani?  Bir defa başıma gelmişti bundan yıllar yıllar önce birisinin acısını paylaşarak küçültmeye çalışmıştım. Çünkü çok fazlaydı. Ve elinde olan bir şey değildi.. Tamamen kendi dışında gelişen şeylerin kurbanı olmuştu. İstese bile kendini düzeltmeyeceği bir durumdaydı. Gerçekten hatırlıyorum kendimi onun acısını küçültmeye adadığımı. Fakat unutturarak değil. Unutturamazsın.. Acıyı oyalayamazsın, oyalamaya çalışmak da saçmadır. Kimse de istemez. Ben paylaşmıştım fakat kendime çekerek. Artık sanırım bu işler için fazla bencil olduğumdan yapamıyorum. Acıyı kopyalayamıyorum bile. Yeterince hissedemiyorum bile. Görebiliyorum, konuşabiliyorum fakat paylaşamıyorum.  Bunu yapmak istediğim bir başka an geldi yine hayatıma. Uzun zamandır ilk def...

Söylesem tesiri yok.

Bir yazasım var, bir de fena susasım var. Konuşup arkasından günlerce kaçasım da var. Söylemek istediklerim ve ağzımdan çıkanlar bazen beni dehşete düşürüyor. Yalancı oluyorum ben de, bazen. Sadece kırmamak amaçlı ve nefret ediyorum bu durumdan. Hani bir laf vardır "bi şey söylicem ama ben kötü olcam" diye 2 gün içerisinde bu lafı sanırım 99 defa geçirdim kafamdan ama onu bile söyleyemedim. Yalnızca bir defa "öf" dedim. Bir kez de çok güzel sustum. Belki anlatabilmişimdir diye düşünürken.. Fakat düşündüğümü söyleyemememin sebebi nasıl ki "anlamayacaklar" ise aynı şekilde öflerken de biliyorum. Susarken de. Neyse problem değil bitti gitti. Sadece sıkıldım. Çok sıkıldım. Söyleyememekten, soramamaktan, sorgulayamamaktan. Baya baya çok şeyden.  Kendi kendime boku yemişsin sen diye düşündüm. Bunu da baya düşündüm. Çünkü artık gerçekten hiç sevgi beslemiyorum. İçimde gram sevgi kalmadı. Kedim Cookie hariç. Sanırım onun suçu var bu durumda o kadar çok sevdirdi...

Hatırlatayım dedim.

Saçın ıslak uyumak, terli terli soğuk su içmek, klimayı açıp altına oturmak, ayakları üşütmek, güneşin altında kafayı açıkta bırakmak. Ne olur bunları yaparsak? Hasta oluruz. Hayvan gibi içersek, sarhoş oluruz. İçkileri karıştırırsak, kusarız. 1 saatte 2 litre su içersek, çişimiz gelir. Kesin gelir. Çok kahve iç, uyuyamazsın. Ayran içersin, uykun gelir. Apranax'a aban miden çöksün. 4 hafta yemek yemezsek, 1 hafta su içmezsek ne olur? Ölürüz. Basit bazı şeyler, direk sonuca götürüyor. Bazı şeyler de çok kesin başka alternatif yok. Olacaklar fiziksel olduğunda ne kadar harika aslında. Biliyorsun. Hızlı giden bir arabanın önüne atmazsın kendini, köprüden atlamazsın çünkü en iyi ihtimali bile çok aşırı kötü. Bunları öğrendiğimiz zamanı, öğretildiğini bile hatırlamıyoruz. Neden hatırlayalım ki? Bunlar bizim yaşamımızı sürdürebilmemiz için ve kolay sürdürebilmemiz için gerekli bilgiler. Ve gerçekler. Altında belki, bazen olanlar vardır. Biraz azı biraz çoğu vardır. Her türlü kaçarız.. Ki...

Aklıma geldi öyle.

İsmimizi, statümüzü, yaşımızı, ırkımızı tanışmanın ilk 10 dakikası içerisinde sormadığımız zaman, sormasak bile öğrenmek hevesini arkamızda bıraktığımız zaman gerçekten özgür insanlar olabileceğimiz gerçeği baya acı bir gerçek. Bilinmediği zaman ön yargıdan kurtuluyoruz bu bir gerçek. Ufacık bilgiler, kişiliğimizin bilmemkaç milyonda biri kadar ufacık. Fakat çok değerli. Çok garibiz biz insanlar.. Tutup karşındakine, karşındakinin görüşüne saygı duymaktan bahsediyoruz. Bir ufak bilgi ile sarsılacak saygımız ise yokmuş gibi davranıyoruz. Söyleyemediğimiz ve sadece söylemediğimiz için doğru olduğumuzu sandığımız hislerle, ön yargılarla doluyuz, taşıyoruz. Öyle olmadığımıza inandırmaya çalışmamız, öyle olmadığımıza inanmamız, o kadar net özgürlük kavramının ya da saygı çerçevesinin olacağına inanmamız da bir o kadar.. Garip. 

Sorun korku.

Az önce yalnız olduğumu itiraf ettim kendime. Yalnızlık seçimle olduğu zaman ok'dir falan gibi de bir dolu kendimi rahatlatıcı saçmalıklar sıraladım. Seçimle dediğin evet olur olmaz, salak, ya da sana zarar verecek insanlardan uzak durmak mantıklı bir seçim. Ama artık denemeyecek kadar, daha işin ilk başından seçimini bildiğin birine ültimatom verecek kadar uzakta durmak. Korkmaktan başka bir şey değil. Mükemmel arayışında olduğumda bir gerçek. Ama hangi mükemmelden bahsediyorum ben kendim bu kadar kusurlu bir insanken. Tahammül edilebilir biri değilken. Milyar tane soru varken kafamda ve bunları cevaplamalarını isterken insanların. Bütün bulutları kafamdan kaldırmasını istersem bunu yapabilir mi ki hiç kimse, bir anda. Ben söyleyeyim yapamaz. Ben kendime cevap veremiyorum, başkası nasıl verebilir. Manyakça bir insan. Obsesifim. İnanılmaz gıcıklıkta takıntılarım var. Her şeyi bir anda istiyorum. Her şey net olsun istiyorum. Bulanık yaşadım bir süre ondan olabilir. Fakat herkesin n...

İhtiyacım olan/olmayan tür. Ve sebebi Murphy.

Anlatmak zorunda mıyım. Zorunda mıyız? Bence pek değiliz. Yani her şeyi değil. Her sorana değil. Bazı şeylerin gerçekten içimizde kalması, içimizde patlaması gerekiyor bence. Dışarı çıkınca dürüstlüğümüzü seviyoruz evet. Ben seviyorum fakat sırf sen bir defa söyledin, bir kez tanımladın diye o tanım kafalarda öyle kalıyor. Belki sonra değişiyor. Takibini yapman gerek. Ben mesela bir zamanlar deliydim. Yani manyakça şeyler düşünür ve yapardım. Benim yalnızca o anlarımı bilen insanlar var. Sonra değiştim/düzeldim neyse, beni öyle bilenler var hala. Geri dönüp düzeltemem ki. Sormasalardı, bilmezlerdi. Ben hiç anlatmamış hiç kafa karıştırmamış olurdum. Yani her şeyi, herkes, her zaman bilmek istedi diye anlatmayı gereksiz buluyorum. Bazen yapıyorum, bazen de gerçek bir domuz oluyorum ve susuyorum. Oyalıyorum, geçiştiriyorum.  Ben takipte kötüyüm. "She is very good at keeping in touch with people" demişti biri, benim arkadaşım için. Benim için de "and you are quite the opp...