Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Blog yazarları

Fotoğrafım
ihaveasmileonmyface
kedilerle ciddi düşünüyorum. a cynical misanthrope.

Otelden bildirdim.

-3 dereceye mi gidicen? 30 dereceye mi? Bilmeden valiz hazırla. Gece 2 de hazırlan, taksiye bin, otele git. Mesleğe gel... Sonra ''ayy ne güzel siz her yeri görüosunuz''  He görüyoz.  Otel odası en çok gördüğüm yer mesela. Barcelona'daki otel minimal dizayn edilmişti. Harikaydı cidden. Dakka'da hamamböcekleriyle süslemişlerdi odayı. Çok heyecanlı, her yerden çıkabilir. Münih'te popart tablo vardı çok tatlı. Ona bakarak uyuyakalmıştım... İstanbul'da ilk kez kalıyorum. Odayı değil de neden 5 dakika uzaklıktaki evimde kalamadığımı düşünebiliyorum ancak. Oda standart.  Fragmanlarını izlediğim ülkeler oldu. Yalan değil. 8saat içerisinde Paris'te koşarak eyfel'e gidip fotoğraf çektirip döndüm. Chicago'da bayılma riskini göze alarak uçuş sonrası şehire indiğim oldu. 50 saat boyunca bangladeş'te camdan dışarıyı izlediğim de oldu. 1 tam gün kaldığımda da yeterince bilgi edinmeye çalışmak, turistik hareketler ile dinlenmeceli hareketleri birleştirm...

Bazen hayat çok ağzına vurulası.

Hoşgeldiniz. Herkesin aldığı evi ödediği, aldığı arabadan bahsettiği, iki dakikada bir aslında densiz fakat duymaya alıştığımızdan hissizleştiğimiz sorular sorduğu, bencilliği ve gamsızlığıyla övündüğü sahte, boş, sıkıcı muhabbetlerin döndüğü dünyaya. Uçak havalanır ve sorular gelir.. Nerede oturuyorsun? Kendi eviniz mi? Ne kadar? Araban var mı? Ne kadar? Para biriktirdin mi? Ne kadar? Sevgilin bizden mi? Değil mi, oh iyi. O ne kadar?  Burcun ne? Sık rastlanan ve üzerine yüzde 90 en klişe lafların dönerek kapatıldığı 3 dakikalık bir konu açma sorusudur. Kullanılır fakat o kadardır. Yarın nereye gidiyorsun? Nereden geldin? Şöyle uçtum, böyle uçtum.. Öf. Öf be.  Verim alamıyoruz. Muhabbetten verim alamıyoruz. Muhabbet bence olmasa daha iyi. Aynı şeyleri tekrar, tekrar, tekrar duyarak nasıl toplumsal olarak hasta olduğumuzu düşünmekten başka bir şey yapamıyorum. Beynim yanıyor, yanık kokusu gelse de sussalar dedirtecek kadar. Susuyorum ben. Problem yok benden yana. Tanımadığımız ...

Sen inan.

Kendine inan! Şimdi hep böyle bir laf dönüyor etrafımda. İnan da inan. Kendine. İnan. Ya bence bana başkası inansın çünkü onu yanıltmam. Yüzde yüz dürüst olurum. Sorumluluğunu almak isterse canım. Fakat ben kendime inanmıyorum ya. Ben kendimi çok kandırıyorum. Off hem de nassı. Bir sabah uyanıyorum böyle prensesler gibi. Nasıl net duygular. Tertemiz. İsmi var mesela her şeyin. İçimde bir huzur cart curt.. Sonra başka bir gün kalkıyorum kurduğum hayatı da, hisleri de, hayali de, adamı da ne bok varsa işte elimde atıyorum çöpe. Hiç sanki daha önce onları yaşayan, gözlerinde ışıltı, güven, istek heyecanla yaşayan ben değilmişim gibi.  Birini çok seviyorum mesela, ta ki sevmeyene kadar.  Çok üzülücem bu defa diyorum. Tamam diyorum. Yıkılcam falan. Yok. Siliyorum insanları. Sanki bu kadar kolay olması için bir taraflarımı eksiltmişim gibi hissetsem bile, siliyorum. Haklı olduğuma inanıyorum. Kendime inandığım konu bu. Belki. Bilmem onu da bilemem yani.. Bana göre yanlışı görünce dü...

Ben..

Ne kadar mutlu bir çocuğum ben. Sürekli herkese gülüyorum. Günler geçtikçe fark ediyorum ki.. Daha da çoklaşıyor. Çoklaşıyor neyse artık. Gülmekten artık sallamamaya, sinirleri aldırmaktan belki de hep istediğim gamsızlığa doğru yol alıyorum. Üzülebileceğim her şey kediler üzerine kurulu. İnsan üzüntüsüne pek sahip değilim artık. Birbirinizi yaptınız abi.. Suç sizde. Ben gülerim. 

Proje kafanıza..

İnsanlıktan hiç umudu kalmamış bir insan, insanlığın soyunun tükenmesini ister. Daha fazla uzatmadan yok olalım arkadaşlar. Şu çoğalma arzunuzu durup bir düşünün derim. Bir bakın bakalım siz olsanız dünyaya gelmek ister miydiniz? Kim size huzur verebiliyor ki siz doğacak can'a huzur vaad ediyorsunuz? Bana diyor ki '' zamanın gelecek..'' Ne lan bu?! Yemek mi? Canın çekecek. Ne bu? Biyolojik saat bilmemne.. Sokarım lan. ''Çocuğum geldi'' diyor millet. Ben mesela bunu diyenin çocuğu olsam tiksinirim kendisinden. Hoşlanmam yani. Beni yapma sebebine sıçayım derim. Nitekim sebepsiz çocuk dolu etrafta. Neden'i yok. Nedensiz dünyaya gelince ne oluyor? Benim gibi oluyorsun. Her gün sorgula. Her gün kendine yaşama sebebi bul. Her gün başka şekilde sev ve sonunda nefretle kapa gözünü. Dünyadan ve insanlıktan tiksinirken aralarda bir rahatlama amacıyla sok hayatına kişileri. Kişileri sorgula. Seni sorgula. Onu bunu herkesi. Nedensiz yapmayın şu çocukları. Ba...

İlk başlarda olan şey.

Aşk yazasım geliyor.  Aşk'a inanmıyorum diye de başlayasım var. Fakat o cümleden de tiksiniyorum. Yine de şöyle diyeyim Aşk ne mnyakoyim. Neyine inanmıyorum.. Buna inanmıyorum. Çünkü başka bir şey. Bir "üzüntü" gibi değil. Üzülmek nasıldır? Herkes aynı üzülür. Surat asar, ağlar bilmemne. Söyler üzüldüğünü ya da söylemez ama hissedilen bambaşka cümlelerle ifade edilmez. Aynıdır. Aşk da bir duygu durumu değil midir? Herkes farklı bir şey diyor. Kafam karışıyor. Hiç daha önce aşık mıyım? değil miyim? aşık olmayım. aşk bitti. falan gibi cümleler kullanmadım, sorular soramadım da kendime. Çünkü hiç o kadar irdeleyecek kadar aklım yerinde olmadı, heyecanlı olduğum zamanlara isim koymaya çalışacak kadar da durup düşünemedim. Ben genelde heyecan olmadığı zaman böyle düşüncelere kapılıyorum. Yine kapıldım. Cevaplar aradım bir iki kez. Şimdi yazarak bulasım geldi. Ne değildir aşk?  Mesela, aşığım diyor sonra gidiyor başkasının koynuna giriyor. Aşk varsa mesela bence bu olmasın....

Gerek yok ya. Cidden.

Sinirlenmek saçma oluyor. Vazgeçmek, kaçmak, arkanı dönüp  gitmek, gülmek, susmak, hissetmemek, düşünmemek, unutmak bile  daha iyi. Sağlık açısından tabi. Ben hep sağlığı ve sağlıklı olmayı  düşündüğüm için bunu yazıyorum, sinirlenmek iyi olamaz. Manasız. Bir yere varamazsın. O anı biliyorum! Kalbine doluyor önce, sonra taşıp bin kilometre  hızla girebildiği bütün hücreye varıyor, yukarı doğru sıcaklık ellere  doğru da buz gibi. Sinir! Of ben nasıl kızarım. Hep gözlerimde  sönüyor kızgınlık. O yüzden iğrenç bir insanım. Tercih etmem  gerektiği zaman gülmeyi seçip ukala ve gamsız oluyorum.  Ağlarsam duygularına yenik düşen ergen oluyorum. Tercih meselesi. Ben sinirlenmiyorum. Çoğu his ne kadar fazlalık. Ve çoğu his ne kadar aynı  sinirlenmekle. Sonu hep aynı bok. Zararlı. Sağlık önemli,  ben önemli, sinirlenmek boktan konusu bu. Garip mi? Evet. Sağlığım önemli. Sıkıcı olana dek.. Sıkıldığım zaman pek önemi yok.  Bozabili...